SİNEMA 13 Kasım 2025
3,2b OKUNMA     32 PAYLAŞIM

Kuru Otlar Üstüne, Tam Olarak Ne Üstüne Bir Film?

Tabii ki sanatı formülize edemeyiz ancak kişisel yorumlarla analiz etmekte de bir sakınca yok. Nuri Bilge Ceylan'ın son filmini de bu şekilde analiz eden bir yazı, buyrun.

nuri bilge ceylan'ın filmleri türkiye'de anlaşılmıyor, avrupa'da da yanlış anlaşılıyor...

bu ukalalığımı havada bırakmamak için kendimce doğrusunu da yazayım.

kuru otlar üstüne filmi kuru otlar üzerine/hakkında bir film değildir. kuru otlar üstüne yığılan şeyler üzerine bir filmdir. yeşerme ihtimali olanın yeşeremeden kurumasını anlatır. ama bize bunu filmin sonunda sesli okuduğu şiirsel söylemiyle samet öğretmen söylese de o söylerken biz onun kuru otların üzerinde yürüyüşünü takip ederiz. o kendisini kuru otlara benzetir ama o aslında o otları ezenin de bir parçasıdır. evet gerçekten aynı zamanda da yeşerememiş bir ottur. yeşeremeyişinin nedeni diğer yeşeremeyen otlar gibi değersizlik hissidir. zayıflığıdır. nuri bilge'nin diğer karakterleri gibi zayıflığıyla başedemez ve baş edebilmek için kendince bir şiddet uygular. kendi seviyesindekilere pasif agresif, kendinden güçsüzlere aktif agresif şiddet uygular. narsistçe bir tepki verir. filmin sonundaki şiirsel söylevi de narsistçedir.

nuri bilge karakterlerini eleştirmez, onlara terapi uygulamaz, onların sadece kendilerini göstermelerine, yani zayıflıklarıyla nasıl baş ettiklerini göstermelerine yardımcı olur. buradan onları ezen şeyin ne olduğunu sorgulamamızı ister belki de bilmiyorum. ama sorumluluğu da üstümüzden atmadan. hem ezen hem ezileniz her an.

kadınlar, erkeklerin erkeklik krizlerini, yani bir nevi zayıflıklarını aşmaları için kullanmaya çalıştıkları araçlardır. aslında tek bir araç olarak kullanırlar: ayna. erkekler, kadınların gözünde görülmek isterler. samet'in sevim'e ayna hediye etmesi manidardır. bu filmdeki nuray öğretmen ve öğrenci sevim de samet için samet tarafından araçsallaştırılırlar, ayna olarak kullanılırlar. samet sevim'den aslında onu sevdiğini söylemesini bekler. ama sevim samet'e onun istediği hiçbir şeyi söylemez. kadınlar erkeklere göre daha güçlüdür. fakat kadınların da kendi zayıflıklarıyla baş etme yöntemleri vardır. filmde kadınların da zor durumlarla nasıl baş ettiklerini görürüz. nuray hoca'nın bizimkilerin evini ziyaret ettiği akşam söyledikleriyle empati kurmak yeterli.

kuru otlar nuri bilge'nin en sert filmi olabilir. çünkü ilk defa ezen şeyin ne olduğuna dair çok daha açık doneler verdi. bir korku öğesi olarak gösterdi.

kuru otlar nuri bilge'nin en sert filmi olabilir. çünkü kasaba filminden beri ilk defa "gerçekle" bizi yüz yüze bıraktığı anlar oldu. öğrencilere okul yardımı olarak bazı kışlık kıyafetlerin ve ayakkabıların dağıtıldığı sahne. orada halime'nin kutudan seçtiği kırmızı botları elinde tutarken bize bakışı, sonradan o kırmızı botları kardeşine vermek için aldığını öğrenmemiz. işte yeşerme ihtimali olup da yeşeremeyen, kuruyup giden gerçeği görürüz o anda. o dört yapraklı bir yonca değildir, nadir bulunan bir şey değildir, sıradan bir ottur, yeşeremeyecek olan.

ekleme

muhtemel tepkilere kendi cevabımı da hemen kısacık vereyim. sen bilirkişi misin, sen uzman mısın, sen kimsin lan şeklindeki tepkilerinizi baştan göze alarak, hemen aşağıda:

nbc... çok basitçe söylüyorum, sinemayı bir anlama çabası olarak görüyor, anlayacağımız şey de film değil aslında kendimiz. yani izlerken kendi sorgulamanızı yapmadan izliyor ve nuri bilge'yi seviyorsanız aslında gerçekten anlasanız onu sevmezsiniz. çünkü muhtemelen kendinizi sorgulamanız sizi rahatsız edecek, karanlık taraflarınıza girmek, suçlandığınız yerleri hatırlamak zorunda kalacaksınız. zayıf hissedeceksiniz. zayıf olmayı sevmiyorsanız nuri bilge'yi sevmezsiniz.

baş karakterleri anadolu'da dolaşan doktor, öğretmen, savcı, akademisyen, imam, yazar, yazar olmak isteyen genç, yönetmen. çünkü izleyicisi de o mesleklerden insanlar. siz kendinizi daha rahat bulun diye o karakterleri anlatıyor.