SAĞLIK 15 Haziran 2022
10,1b OKUNMA     313 PAYLAŞIM

Korktuğumuzda Yüzümüz Neden Soluklaşır?

Korkunca vücudumuzda ne gibi değişimler olur? Neden betimiz benzimiz atar, ağzımız kurur? İşin biraz bilimsel tarafına eğilelim.

tehlikeli durumlarda yüzünüz solgunlaşır çünkü bir savaş ya da uçuş durumuyla karşı karşıya kaldığınızda, vücudumuz kritik olmayan bölgelerden en çok ihtiyaç duyulan yerlere kan göndermeye başlar. bu nedenle, bizi kovalayan bir köpek gördüğümüzde yüzümüz solgunlaşır. çünkü vücudumuz; kanı, tehditle başa çıkmak için gerekli olan vücudun bölümlerine  (bacaklar ve kollar gibi) anında gönderir.

herhangi bir tehlike altında olduğumuzu bildiğimiz bir durumda bulunduğumuz
zamanlar olmuştur mutlaka. herkes hayatında bir kez değil, onlarca kez yaşamıştır bu durumu. 

peki ama bu tam olarak neden oluyor?

insan vücudunda iki tür otonom sinir sistemi vardır: sempatik ve parasempatik sinir sistemi

sempatik sinir sistemi, insanlar da dahil olmak üzere canlı organizmalarda birçok homeostatik mekanizmanın düzenlenmesinden sorumludur. bununla birlikte, en yaygın olarak “savaş ya da kaç” yanıtı olarak bilinen hormonal ve nöronal stres tepkilerini ele almasıyla bilinir. sempatik sinir sistemi, homeostaziyi (sabit ve istikrarlı iç vücut koşullarının durumu) sürdürmek için temel düzeyde sürekli olarak aktifken, birincil süreci vücuttaki “dövüş ya da uçuş” tepkisini uyarmaktır.

bunu bir perspektife oturtmamıza yardımcı olmak için şunu düşünelim:

insan vücudu temel olarak iki modda çalışır: sakin mod ve heyecanlı mod. otururken, uzanırken veya okuma, yemek yeme vb. gibi tamamen normal, efor gerektirmeyen, öngörülebilir aktiviteler yaparken sakin moddadır. ancak, kendimizi fiziksel olarak bir şeyler uygularken heyecanlı moda geçeriz. örneğin ağırlık kaldırma, sprint koşusu vb. egzersiz yaptığımızda da vücudunuz “heyecanlı” modundadır. vücuttaki kan dağılım mekanizması, bu iki modun her biri için farklıdır.

savaş ya da kaç tepkisi

aniden tehlikeli, potansiyel olarak zararlı bir durumla karşı karşıya kaldığımızda, vücudumuz hızla sakin moddan heyecanlı moda geçer. buna göre de, ilgili kan dağıtım mekanizması devreye girer.

bu değişimin en belirgin ve gözle görülür belirtileri, bazı durumlarda yüzümüzün renginin solması, ağzımızın kuruması ve hatta ellerimizin üşümesidir. bunun nedeni, o ani tehdit/riskle başa çıkmak için, o senaryoda her zamanki 'kızarık' yüzümüzü pek kullanmamanızdır; bunun yerine, ihtiyacımız olan şey, toplayabildiğimiz kadar güç ve kuvvettir.

bunu gerçekleştirmek için parasempatik sinir sistemi, kan akışını dış ekstremitelere yönlendirir ve belirli bir tehditle yüzleşmek için gerekli olmayan organlara ve bedensel süreçlere giden kan akışını geçici olarak azaltır. 

bu yüzden korktuğumuzda ağzımız kurur, "çünkü savaş ya da kaç tepkisi" sindirimimizi yavaşlatır, bu da ağzımızdaki tükürüğü kurutur.

tehlikeli durumlar, vücuttaki savaş ya da kaç tepkisini tetikler ve bunun doğrudan sonucu adrenalin hormonunun kan dolaşımına salınmasıdır. bu hormonun etkisi artan terleme, ağız kuruluğu, göz bebeği genişlemesi, gelişmiş koku alma duyusu ve soluk cilttir.

vücudun yüzeyine kan akışı azalır, bu da birisiyle/bir şeyle gergin veya korkutucu bir karşılaşma sırasında yüzümüzün sararmasının ana nedenlerinden biridir.

kaynak