TARİH 6 Mayıs 2024
13,2b OKUNMA     274 PAYLAŞIM

Konstantin'in, İmparatorluğun Başkenti Olarak İstanbul'u Seçme Sebepleri Nelerdi?

MS 329'da bugünkü İstanbul'un, Roma'ya kıyasla avantajlarını bir tarihçinin gözünden sıralayan bir yazı.

temeli ms 329 yılında atılan yeni roma. tarihçi edward gibbon'a göre, kurulacak olan bu yeni şehrin, roma'ya göre bariz avantajları vardı. bu avantajlara bakarak imparator büyük konstantin'in, burayı seçmesini daha iyi anlayabiliriz.

1. büyük konstantin, tetrarşiye son vermek için can atıyordu. doğu'nun imparatoru olan licinius'u yenmek için şehri yani byzantium'u kuşatmıştı. şehrin, savunmaya elverişliliği karşısında şok olsa da istediğini zamanla almıştı.

2. şehir, roma imparatorluğu'nun coğrafi olarak tam merkezinde sayılırdı. bu konum, balkanlar/batı'daki bir barbar istilasına, doğu’daki sasani tehlikesine karşı çabukluk sağlıyordu. roma’dan doğu’ya gitmek zaman alıyordu, roma ordusu doğu’ya vardığında çoğunlukla sasaniler geri çekilmiş oluyordu.

3. roma şehri üçüncü yüzyılın ortalarından itibaren imparatorların rağbet etmediği bir şehir haline gelmişti. roma yerine batı’da mediolonum (mileano) ve ravenna; doğu’da ise nicomedia (izmit) tercih ediliyordu. bu şehirlerde imparatorların sarayları vardı.

4. her şeyden önemlisi kendisi ve hanedanı için yeni bir şehir yaratmak isteyen konstantin, imparatorluğun merkezini, askeriyesini kısacası her şeyi buraya nakletmek istiyordu. kabul edeceği hristiyanlık, takdir edersiniz ki, "tanrıların şehri" olan roma’da büyüyemezdi.

5. pontux euxinus (karadeniz), propontis (marmara)ve mediterraneum'un da (akdeniz) merkezindeydi. bildiğiniz gibi boğazlar, istilaya gelenler için büyük engeldi.

6. boğazın daraldığı yerlere yapılacak kalelerle ya da hisarlarla denizden gelecek her türlü tehdit kolayca bertaraf edilebilirdi. ayrıca boğaz'a zincir çekerek geçişleri durdurabiliyordunuz.

7. kentin limanı, bilinen dünyadaki tüm malların kolayca toplanabileceği bir rahatlık sağlıyordu. mısır, italya hatta hindistan'dan gelen gemiler ile ticaret her zaman canlı tutulabilirdi. limanı altın boynuz olarak çoktandır biliniyordu.

8. şehir sadece asya ve avrupa için değil afrika eyaletleri için de önemliydi. afrika’nın bereketli ve zengin şehirleri, deniz vasıtasıyla yardıma koşabilirdi. olası bir kıtlıkta, tahıllar deniz yoluyla şehre ulaştırılabilirdi.

9. lycus deresi (kağıthane) şehre tatlı su sağlıyordu. ayrıca karadeniz’den gelen akıntılar, balıkları boğazın ılık sularına çekiyordu yani yiyecek konusunda da bariz şekilde avantajlıydı. özellikle palamutun tadının o zamanlarda bile dillere destan olduğu anlatılıyordu.

10. efsanevi antik kent truva’ya yakın olması, konstantin’in kuracağı mistik bir ortamda önemliydi. dediğimiz gibi şehrinin itibarını artıracak her şeyi araştırıyordu. şehri, tarihsel bir misyona oturtmak istiyordu. ida dağı (kaz dağı)ve olympus'un (uludağ) olması bile bu kararda mutlaka etkili olmuştur.

11. boğaz’ın daraldığı yerlere istihkamlar yaptırarak şehri daha da güvenli hale getirebilirdiniz. tüm bu önlemleri aldığınızda, düşmanın karadan gelebileceği bir yer neredeyse kalmıyordu.

12. yedi tepeli bu şehrin iklimi ılımandı, toprağı verimliydi. trakya ve bitinya’ya yakın olması karşılaşılabilecek her türlü sorunu yine kolayca atlatmasına yardımcı olabilirdi.

13. pontus euxinus yani karadeniz kıyılarını kaplayan ormanlar, inşa programlarında gerekli ham maddeyi sağlayabilirdi. proconnesus’ta, (marmara adası) altın kadar değerli olan mermerin çıkarıldığı biliniyordu. yapılacak olan yapılarda, bu mermeri kullanabilirdi.

14. şehre, imparatorluğun her yerinden söküp getirilecek olan yapılar için ulaşım o kadar da zorlu sayılmazdı.

15. şehir, antik yunan’ın dibindeydi. konstantin her ne kadar hristiyan olsa da bağnaz bir imparator değildi. tarihi mekanlara yakınlık imparatoru bu şehri kurması için resmen çağırıyordu.

roma, 410 yılında got lideri alaric tarafından yağmalanırken batı roma imparatoru çaresizce ravenna'da takılıyordu. aslında büyük konstantin'in kurduğu bu şehir, roma imparatorluğu'nun uzun süre yaşamasını sağladı ta ki fatih sultan mehmet gibi bir deha gelene kadar.