TARİH 8 Şubat 2019
166b OKUNMA     929 PAYLAŞIM

Kimilerine Göre Osmanlı Devleti'nin Kaderini Değiştiren Olay: Şehzade Mustafa'nın İdamı

Kanuni Sultan Süleyman ile eşi Mahidevran Sultan'ın oğlu olan Mustafa (6 Ağustos 1515-6 Ekim 1553), ölümü ile gelecekteki siyasi değişimlere de yol açmış bir şehzade.

zamanın yaşlıları tarafından dedesi yavuz sultan selim'e benzetilen şehzade mustafa, kanuni'nin oğulları arasında mertliği ve komuta yetenekleriyle padişahlık yarışında öne çıkan, güçlü biriydi. lakin küçük oğlu bayezid'i padişah olarak görmek isteyen hürrem sultan'ın kurduğu tuzaklar, kızı mihrimah sultan ve damadı rüstem paşa ile kurduğu işbirliği yardımıyla, önce mustafa yanlısı makbul ibrahim paşa 1536'da idam edilir.

bundan sonra zaman, mustafa'nın aleyhine işlemeye başlar

1553'e kadar olan 17 yıllık süre içinde hürrem ve etrafındakilerin kışkırtmalarına 'oğlum öyle şey yapmaz, babasına sadıktır' tarzı cevaplarıyla boyun eğmeyen kanuni en sonunda oğlunun el yazısı taklit edilerek iran şahına yazılan mektupları görür ve bu işi bitirmeye karar verir. ağustos 1553'te iran seferine çıkan kanuni'nin ordusuna kendi ordularıyla bayezid ve selim de katılır. mustafa da amasya'dan kendi askerleriyle yola çıkar ve hiçbir şeyden habersiz tokat yakınlarında aktepe'de babasının ordusuna katılır.

Kanuni Sultan Süleyman

el öpmek için babasının otağına girdiğinde nöbetçiler silahlarını dışarda bırakmasını ister. o dönemde bir tek şehzadeler padişah çadırına silahlarıyla girebilmektedir. o yüzden mustafa bu isteğe bir anlam veremez, biraz kızar, kırılır ama silahlarını bırakır. kendisini koruyan 3-4 adamına dışarda beklemelerini söyler. içeri girdiğinde babasını göremez. endişesi artmıştır. etrafına bakınırken bir perdenin açıldığını ve karanlıklar arasında bir çift gözün ona bakıp perdeyi tekrar kapadığını görür. bu gözler babasına aittir. sonra 7 dilsiz cellat üstüne atılır ve yağlı ibrişim kemendini boynuna takmaya çalışır. çok güçlü olan mustafa'yı bir türlü yere düşüremez dilsizler. güçlü yumruklarıyla dilsizleri kendinden uzakta tutmakta olan mustafa eski arkadaşı zal mahmut ağanın geldiğini görür. en sonunda arkadaşı onu kurtarmaya gelmiştir. eğer bu çadırdan sağ çıkarsa dışarda bekleyen ve kendisine tapan yeniçerilerin o gazla kendisini padişah yapacaklarını düşünür, yetiş lan mahmut! diye bağırır...

fakat o da ne, zal mahmut ağa elinde baltayla gelmektedir. o kadar sene şehzadeden iyilik görmüş, ona yoldaşlık yapmış bu kişi baltayla mustafa'nın sırtına vurur. yere düşen mustafa'nın boynuna kement atılır. bir süre sonra gözleri patlar, dili dışarı çıkar. ağzından, burnundan ve kulaklarından gelen kan, padişahlık hayalleri, sallanmakta olan devletin geleceği ve 38 yaşındaki soylunun gelecekteki hiç olmayacak zaferlerinin bittiğini anlatır.

bundan sonra kanuni yoluna devam eder. yeniçeriler idam olayına tepki gösterip rüstem paşa'nın azlini isterler. rüstem paşa azledilip sürgüne gönderilir (birkaç yıl sonra tekrar döner yine sadrazam olarak) mustafa'nın cenazesi, yanında birkaç cellatla bursa'ya gönderilir. mustafa orda gömülür, cellatlar da henüz 7 yaşında olan mustafa'nın oğlu şehzade mehmet'i de, ileride dedesine karşı açacağı olası bir intikam savaşını önlemek ve nizam-ı alem için öldürürler. 

Hürrem Sultan

Ölümünün sonuçları

mustafa'nın babası tarafından boğdurulması, istanbul beyoğlu'ndaki ünlü semte ismini veren üvey kardeşi cihangir'in derin üzüntü yaşamasına ve bunun sonucunda da söz konusu vak'adan 21 gün sonra girdiği şokla 22 yaşında vefat etmesine de neden olmuştur.

mustafa'nın ölümünde payı olduğu yönünde kamuoyunda kuvvetli kanaat bulunan aleksandra lisovska'nın aynı olay dolaysıyla en küçük oğlu cihangir'i kaybetmesi, aslında bu olaylar silsilesi akabinde herkesin (kanuni, hürrem, diğer şehzadeler ve halk) acı çektiğini göstermektedir; koskoca imparatorluğun geleceğinin değişmesi de cabası.

şehzade mustafa'nın katlini bu kadar dramatize eden de, normalde orta asyadan beridir türk hakanlarının kanı kutsal sayılıp dökülmezken, güçlü mustafa'yı bir türlü alt edemeyen, boğazına ilmiği geçiremeyen cellatların, balta kullanmasıdır ve hakan kanının dökülmesidir.

bu olaydan sonra aslında osmanlı'nın asıl çöküşü başlar. artık osmanlı savaş gücü olarak yeniçerilere tamamen bağlı kalmak zorunda kalmıştır, türkmenler-yörükler yani sipahilerin kanuni'ye itimadı devam etse de onun yerine gelen oğlu selim'e pek itimad etmemişlerdir. anadolu halkları, şehzade mustafa'nın şokunu üzerinden atamamış, osmanlı hanedanlığına sırt dönmeye başlamıştır.

bunun ilk ve belki de en büyük örneği de 2. viyana kuşatmasında, türkmenler ve yeniçeriler arasındaki anlaşmazlıklarda görülür.

vefatı, osmanlı'nın yavaş yavaş sonu olmuştur...

Osmanlı Padişahı Genç Osman'ın Halk İsyanıyla Katledilişinin Dramatik Hikayesi

Yeniçeri Ocağı'nın Ortadan Kaldırılması Olayı: Vaka-i Hayriye