Keyfi İnfazlarıyla Ünlü, Nazi Kasabı Lakaplı Alman SS Subayı: Amon Göth
amon göth, kâğıt üzerindeki bir nazi subayından çok daha fazlasıydı: psikopat ruhlu, keyfi infazlarıyla ünlü, yahudiler ve esirler üzerinde mutlak otorite kurmuş bir toplama kampı komutanıydı. schindler's list filminde ralph fiennes tarafından canlandırılmış ve filmde, karakterin gerçek kişiliğine bağlı kalınmaya çalışılmıştır.
amon leopold göth 11 aralık 1908’de avusturya’nın viyana kentinde doğdu. ailesi matbaacılıkla uğraşıyordu, yani maddi durumu iyi olan bir ailede büyüdü. küçüklüğünden itibaren milliyetçi ve aşırı sağ eğilimlere sahipti. genç yaşlarda avusturya’daki nazi hareketine katıldı ve kısa sürede ss teşkilatında yükselmeye başladı. 1930’ların sonunda, nazi almanyası avusturya’yı ilhak ettiğinde göth zaten parti içinde güçlü bir konuma gelmişti.
1932’de avusturya’daki nazi partisi’ne resmi olarak katıldı. nazi rejimi güçlendikçe, ss'in daha etkin bir parçası haline geldi ve özellikle yahudi karşıtı politikalar konusunda fanatik bir tutum sergiledi. 1939'da polonya işgal edilip yahudi gettoları oluşturulmaya başlandığında, göth de toplama kamplarında görev almaya başladı. 1942 yılına gelindiğinde, ss’in bir alt birimi olan ss-totenkopfverbände içinde hızla yükseldi. bu birim, toplama ve imha kamplarını yönetmekle görevliydi. 1943’te, polonya’nın kraków kentindeki yahudi gettosunun tasfiyesini yönetti ve yüzlerce insanın ölümünden bizzat sorumlu oldu. göth, o dönemdeki üstleri tarafından güvenilir, otoriter ve sert biri olarak görülüyordu. bu yüzden, kısa sürede bir toplama kampı komutanlığına getirildi. 1943 yılında plaszów toplama kampının komutanı olarak atandı. kamp, başlangıçta yahudilerin zorla çalıştırıldığı bir yerdi; ancak kısa sürede bir ölüm kampına dönüştü. göth, burada adeta kendi krallığını kurmuştu. kamp içindeki her şeyin tek hâkimi oydu ve istediği gibi hareket ediyordu.
en bilinen özelliklerinden biri, keyfi infazlarıydı. sabahları kahvaltısını yaparken penceresinden kampı izler ve dürbünle esirleri rastgele seçerek tüfeğiyle öldürürdü. bunu sadece bir komutan olarak değil, sadist bir zevkle yapıyordu. yönettiği kampta çalışmak bir rus ruleti gibiydi; çünkü ne zaman, kimin, hangi bahaneyle öldürüleceği tamamen göth’ün ruh hâline bağlıydı. kampın içinde köpekleriyle dolaşır, esirlere eğitim adı altında işkence yapardı . göth’ün sadistliği o kadar ileri seviyedeydi ki, zaman zaman ss'in üst yönetimi bile ondan rahatsız olmaya başlamıştı. çünkü nazi rejimi bile, bir düzen ve disiplin çerçevesinde hareket etmeye çalışırken, göth gibi isimler işlerin çığırından çıkmasına sebep olabiliyordu. amon göth, doğrudan adolf hitler’le birebir yakın bir ilişkiye sahip olmasa da, heinrich himmler ve reinhard heydrich gibi ss’in en üst kademelerindeki isimlerle bağlantıları vardı, özellikle adolf eichmann ile sık sık temas hâlindeydi. eichmann, yahudi soykırımı’nın organizatörlerinden biriydi ve yahudilerin gettolardan toplama kamplarına nakliyle ilgileniyordu. göth ise bu sürecin operasyonel kısmını yürütüyordu.
üstlerinden bazılarıyla fikir ayrılıkları yaşasa da, genellikle sorun çözücü olarak görülüyordu. ancak dediğim gibi, nazi yönetimi bile zaman zaman göth gibi subaylardan rahatsız olabiliyordu. 1944 yılına gelindiğinde, nazi almanyası için işler yolunda gitmiyordu. doğu cephesi’nde sovyetler ilerliyor, batı’da müttefikler normandiya çıkarması’nı gerçekleştirmişti. tam bu süreçte, göth’ün kariyerinde beklenmedik bir gelişme yaşandı. ss’in iç denetim birimi, göth hakkında yolsuzluk ve görev suistimali iddialarını araştırmaya başladı. plaszów kampındaki yahudilerden zorla el koyduğu değerli eşyaları ve paraları kendine sakladığı tespit edildi. nazi rejimi için bile bu kabul edilebilir bir şey değildi. göth, eylül 1944’te tutuklandı ve ev hapsine alındı. savaşın sonuna kadar resmî bir mahkemeye çıkarılmadı, ancak artık ss içinde itibarı tamamen sarsılmış, gözden düşmüştü. almanya 1945’te teslim olduktan sonra, amon göth amerikan askerleri tarafından yakalandı ve polonya’ya teslim edildi. 1946’da kraków’da savaş suçları mahkemesinde yargılandı. mahkeme süreci boyunca, kamptaki tanıklar onun işlediği suçları bir bir anlattı.
sonuç? ölüm cezası. 13 eylül 1946’da, kraków’da asılarak idam edildi. idam sehpasına çıkarken bile nazi ideolojisine olan bağlılığını koruduğu söyleniyor.