MÜZİK 12 Şubat 2019
39,4b OKUNMA     763 PAYLAŞIM

Kendi Dilinden Vazgeçmeyerek Dünya Çapında Olmayı Başaran Alman Grup: Rammstein

Son albümleri "Liebe ist für alle da"yı 2009'da yayınlayan Rammstein, 10 yıl aradan sonra yeni bir stüdyo albümü çıkarmak üzere. Bu vesileyle Rammstein'ın ortaya çıkışı, tarihi ve albümleri hakkında güzel bir entry yazmış Sözlük yazarı "faith no more".
Fotoğraf: Festivalsommer © Creative Commons Attribution-Share Alike 3.0

rammstein, günümüz itibariyle almanya'nın çıkardığı en büyük rock grubu olma özelliğini taşıyor

öyle ki bunu kendi dillerinde şarkılar yazarak ve insanlara bu şekilde benimseterek başardılar. bu büyük bir başarı şüphesiz. geldikleri kültür adına da azımsanamayacak bir durum ve aynı zamanda rahmetlinin tabutuna çakılmış en sağlam çivilerden birisi.

rahmetli dediğim, rammstein üyelerinin doğmuş, büyümüş ve yetişmiş olduğu almanya demokratik cumhuriyeti, yani doğu almanya. sovyetler birliği etkisinde kurulan ve komünist bir yönetimi benimseyen doğu almanya, doğu bloğu ülkelerine benzer şekilde halkının üstünde sıkı bir kontrol mekanizması işletiyordu. bu durum, doğal olarak insanların ne yapacağına, nereye gideceğine, ne göreceğine ve ne dinleyeceğine karışılması demekti. komünist devletlerin "batı müziği" olarak etiketlediği ve halkından olabildiğince uzak tutmaya çalıştığı dönemin popüler müzik tarzları, doğu almanya'da yaşayan insanlar için de bir merak konusuydu. devletin kontrollerine rağmen, batı almanya kaynaklı televizyon ve radyo yayınlarına sağlanan ulaşım özellikle gençlerin pop, rock ve hiphop tarzlarına ilgisini artırdı. rammstein da tohumu bu süreçte atılan bir gruptu. şu an ise rock müzik alanında alman bayrağını en yüksekte dalgalandıran grup konumundalar. kapalı bir devlet sürecinden, baskılanmış bir kültürden, doğrudan yazayım "ossie"likten çıkıp bugünlere gelmeleri, ilginç bir tezat ve her manada takdir edilmesi gereken bir başarıdır.

tabii kapalı bir rejimden çıkmanın başka bir getirisi de var denebilir. rammstein sansasyonel bir grup. en başından beri böyleydiler, hala da öyleler. şarkı sözlerinde, insanların içindeki o ilkel kalmış, evcilleşmemiş karanlık yönü birincil konuma taşıyor ve buna bağlı olarak tabu konulardan bahsediyorlar. sahnelerinde, sözlerinde bahsettikleri rahatsız edici şeyleri teatral bir şekilde dinleyiciye sunuyorlar ve bunu daha da etkileyici hale getiren şovlarla destekliyorlar. gitarist richard kruspe'nin deyimiyle grup "mizah, tiyatro ve doğu alman kültürünün birleşimi"ni sunuyor. benimsedikleri sansasyonel kara mizah anlayışı, endüstriyel imaj ve sahneleri ve müzikleri ile birleşince ortaya ilginç bir karışım çıkıyor.

Instagram / Richard Kruspe

müzikal açıdan değerlendirdiğimizde rammstein müziğinin vuruculuğunun öne çıktığını görürüz

grubun formülü, dinleyiciyi hemen yakalayacak etkili bir gitar riffinin üzerine kurulu, christian lorenz'in eklediği elektronik seslerle desteklenen ve till lindemann'ın çeşitli vokalleriyle son şeklini alan, basit ama akılda kalan şarkılar sunmak. laibach, oomph! ve ministry’den etkilenmiş fazlaca etkilenen grup, kabaca industrial metal tarzının altına giren grup, almanya'daki dönemdaş grupları olan oomph!, megaherz, stahlhammer ile aynı zamanda neue deutsche härte tarzının öncüsü olarak da kabul edilmişti. 1995 yılında çıkardıkları ilk albümlerinden beri genel anlamda tarzına sadık kalan grup, 2019 itibariyle altı adet albüm çıkardı. bu albümleri dikkatlice incelediğimizde aslında iki ayrı dönem görebiliriz. herzeleid, sehnsucht ve mutter üçlüsünün oluşturduğu ilk dönem ve reise, reise, rosenrot ve liebe ist für alle da üçlüsünün oluşturduğu ikinci dönem. ne gibi farklar var derseniz, bu aşamada biraz kendi yorumlarımı da katacağım.

1995 yılında çıkarttıkları ilk albümleri herzeleid, müzikal tavır açısından richard kruspe'nin rammstein'ı görmek isteği biçimi birebir yansıtır: makine gibi işleyen agresif ve sert gitar müziği. dolayısıyla herzeleid enerjik, güçlü ve çiğ bir albümdür. gitarlar ön plandadır ve klavye ise destekleyici roldedir. grup üyelerinin neredeyse hepsinin ilişkilerinde sıkıntılar yaşadığı dönemde bestelendiği için ilişkileri konu alan kırılgan -ve bazen de rahatsız edici- sözler içerir. 1997 yılında ise grubun asıl patlamayı yapacağı sehnsucht yayınlanır. du hast desem, sehnsucht'ın ne derece önemli bir albüm olduğunu anlarsınız. ilk albümün enerjisini koruyan, agresifliğini yoğun elektronik müzik etkileriyle kıran ve daha oturaklı şekilde sunan albümdür. aynı zamanda grubun bazı kaynaklarda "tanz-metal" olarak anılmasının sebebidir çünkü bu albümde klavye, şarkılarda klavye sololarına yer verilecek derecede öne çıkmıştır. gitar riffleri basit ama etkilidir. sehnsucht ile birlikte grubun ünü almanya sınırlarını aşmaya başlar. dönemin popüler gruplarıyla birlikte turnelere çıkar, almanca'nın güzelliğini (!) kitlelere yaymaya başlarlar.

Rammstein - Sehnsucht


2001'de, birçokları için hala grubun en iyi albümü olarak görülen mutter yayınlanır. 11 şarkılık albümün ilk 6 şarkısı kafadan hit olur. mutter, rammstein'in müziğini genel hatlarıyla oturttuğu ve kabul ettirdiği albüm olarak değerlendirilir. klavyelerin şarkıların altyapısına büyük oranda destek sağladığı ve genel olarak sert riffler ve gitar sololarıyla agresif bir müziğin elde edildiği albüm, 18 sene sonra bile hala grubun konserlerinin asıl iskeletini oluşturmaktadır.

mutter, rammstein'in "klasik" tarzını oturtan albüm ise, 2004'te gelen reise, reise de bu tarzın kapsamını genişleten adım olmuştur. müziğin daha sert sulara açıldığı reise, reise'de şarkı yapıları çeşitlenmiş ve zenginleşmiştir. şarkı sözleri açısından belki de lindemann'ın en kişisel ve duygusal işleri bu albümdedir. 2005 yılında gelen ve nedense grubun pek promosyonunu yapmadığı rosenrot, reise, reise'nin devamı gibi görülebilecek, fakat daha karanlık ve soğuk bir albümdür. grubun müziğinin kapsamını genişletme isteği bu albümde de anlaşılmaktadır. albüm mann gegen mann, zerstören ve ya benzin gibi sert şarkıların yanında te quiero puta! gibi rammstein'den beklenmeyecek bir şarkıyı ya da stirb nicht vor mir gibi sakin bir düeti aynı anda bulundurur.

grubun son albümü 2009 yılında çıkan liebe ist für alle da, mutter ile reise, reise arasında gidip gelen fakat aynı zamanda daha sert sulara da yelken açan, rosenrot'un ardından bir nevi öze dönüş albümü gibidir. bu albümde en çok öne çıkan, kaliteli prodüksiyonun yanında christoph schneider'ın davul performansıdır. ilk dinlediğim zamanı hatırlıyorum da, "bu adam böyle bir davulcu muydu lan!?!?!" diye şok geçirmiştim.

Grup, Apocalyptica ile beraber Milano konserinde, 24 Şubat 2005.

özetlemek gerekirse

rammstein industrial metal sınırları içerisinde bayağı geziniyor; flake'in taşıdığı pop, electronica, techno ve klasik müzik etkileriyle, kendi deyimiyle grubun müziğine "tecavüz etmesine" rağmen albümden albüme daha sert bir müzik sunuyor.

basit ve etkili. adamların olayı tamamen bu. üstüne till lindemann gibi bir vokali ve derin anlamlar taşıyan şarkı sözlerini de eklerseniz, rammstein'in özüne ulaşırsınız.

...tabii unutmamamız gereken ateşli, patlamalı, uçurmalı, "çüş oha!" dedirtmeli enfes sahne şovları da var.

umuyorum ki on senelik bekleyişe değen bir albümle gelirler. ramm4 denen şarkıyı yok sayıyorum.

2000'lerin En Önemli Rock Grubu Olabilecekken Aşk Meşk Uğruna Harcanmış Grup: Evanescence

Orta Doğu'dan Çıkan Belki de En Büyük Metal Grubu: Orphaned Land