Katil, Nekrofili, Hain: Su Samurlarının Şaşkınlıkla Okuyacağınız Gerçek Yüzü
su samurlarını sevimli ve romantik buluruz. birbirlerinin ellerini tutarak sırt üstü yüzerler falan, ay ne tatlı... ancak bu sevimli hareketleri bir kenara bırakıp, kabul etmemiz gereken bazı noktalar var: hastalıklı, katil, nekrofilik ve hainlikte sınır tanımayan su samurlarının aslında çok da "sevimli hayvanlar" olmadıkları gerçeği gibi...
onlara, zekalarını kötülük için kullanan "acımasız canlılar" deniliyor. işte bu sevimli gibi görünen hayvanlar hakkında bilmemiz gerekenler gayet güzel anlatılmış.
öncelikle, su samuru hakkında kısa bilgi
mustelidae familyası içinde yer alan iki alt familyadan biri olan ve lutrinae alt familyasına ait memelilerdir. diğer alt familya olan mustelinae, benzer memelilerin yanı sıra porsukları ve gelincikleri içerir.
lutrinae, avustralya ve antartika hariç diğer kıtalara yayılmış yedi ve on iki farklı tür içerir; 13. tür olan japon nehir su samurunun, kendisinden önceki birçok su samuru türü gibi 2012 yılında neslinin tükendiği ilan edilmiştir. dört farklı su samuru türü orta veya güney amerika'da, diğer üçü güney ve güneydoğu asya'da, ikisi sahra altı afrika'da ve biri de avrupa'da yaşamaktadır.
kuzey amerika'da bulunan iki tür nehir su samuru ve deniz su samurudur; bunlardan ikincisi japonya'da ve rusya'nın pasifik kıyılarında da bulunur. nehir su samurları şu anda tehdit altında değildir ve kanada ile abd'deki pasifik, atlantik ve meksika körfezi kıyı bölgelerinde yaygındır.
buna karşın deniz su samurlarının nesli, 20. yüzyılın başlarında agresif post avcılığı nedeniyle neredeyse tükenmek üzereydi. abd, kanada, japonya ve rusya hükümetleri deniz su samurlarının avlanmasını yasaklayan bir antlaşma imzalamış olsa da, deniz su samurlarının ciddi bir iyileşme sürecine girmesi için 1977 yılında koruma altına alınan "tehlike altındaki türler yasası"'nın yürürlüğe girmesi gerekmiştir. washington üniversitesi'nden glenn vanblaricom, hayvanla ilgili kitabında; "deniz su samurunun kurtarılması, denizlerin korunmasındaki en büyük başarı öykülerinden biridir" diye yazmıştır.
gelelim asıl mevzulara: su samurları insanlara saldırır mı?
evet! 2011 yılında yapılan bir araştırmada kuzey amerika'da su samuru saldırılarına dair 39 anekdot raporuna rastlanmıştır ve bunların 35'i 1980'den sonra gerçekleşmiştir. ya daha iyi raporlama, ya da su samuru saldırısının artması nedeniyle, sayılar 1980'lerde üçten 1990'larda 13'e ve 2000'lerde 17'ye yükselmiştir. saldıran su samurlarının önemli bir kısmı kuduzdu; 90'larda su samuru saldırılarının yüzde 46'sı, 2000'lerde ise yüzde 24'ü kuduzdu. araştırmacılar, hindistan'da ölümcül bir su samuru saldırısını rapor eden ve belgeleyen dört bilimsel yayın buldular.
araştırmacıların analiz ettiği saldırıların büyük çoğunluğu - yüzde 77'si - kuzey amerika nehir su samurlarını içeriyor ve hiçbiri deniz su samurlarını içermiyor gibi görünüyordu.
deniz su samurlarının insanlara saldırdığına dair herhangi bir rapor bulunmuyor, ancak bu sadece deniz su samurlarının nehir su samurlarından çok daha nadir olmasının ve nehir su samurlarına göre karada veya karaya yakın yerlerde daha az zaman geçirmesinin bir fonksiyonu olabilir deniliyor.
ancak deniz su samurları bazı durumlarda maymunlara saldırmaya istekli olduklarını göstermişlerdir; bronx hayvanat bahçesi'nde bir maymunu öldüren deniz su samurları örneğinde olduğu gibi:
su samurları, diğer türler için de korkunç birer tehdittirler
2010 yılında veteriner heather harris yavru foklara saldıran 19 deniz su samuru vakasını belgeleyen makale yayınladı. bir tanesinde şu ifadelere yer verilmiştir:
"sütten kesilmiş bir liman foku yavrusu kıyıda dinlenirken etiketsiz bir erkek su samuru ona yaklaştı, dişleri ve ön ayaklarıyla kavradı, burnundan ısırdı ve ters çevirdi. liman foku suya doğru ilerlerken su samuru da onu yakından takip etmiştir. suya girdikten sonra su samuru ön ayaklarıyla liman fokunun kafasını kavradı ve defalarca burnundan ısırarak derin bir yırtığa neden oldu. su samuru ve yavru yaklaşık 15 dakika boyunca suda şiddetle yuvarlanırken yavru fok balığı, su samurunun elinden kurtulmak için mücadele etti. sonunda, su samuru yavrunun küçük bedenine sırtını dayayarak onu başından kavradı ve çiftleşen su samurlarına özgü bir pozisyonda suyun altında tuttu. su samuru pelvisini iterken penisi dışarı çıkmış ve intromisyon gözlenmiştir. karşılaşmanın 105. dakikasında, su samuru artık ölü olan yavruyu serbest bıraktı ve tımar etmeye başladı. yavru bir foka ölümüne tecavüz ettikten sonra pençelerini yaladı." (makale)
peki erkek deniz samurları, dişi deniz samuru sandıkları yavru foklara karşı böyleyse, gerçek dişi deniz samurlarına karşı nasıldırlar?
tek kelimeyle acımasız diyor harris, 1998'den 2001'e kadar kaliforniya kıyılarında ölü bulunan deniz su samurlarının yaklaşık yüzde 11'inin -en azından kısmen- çiftleşmeyle ilişkili travma nedeniyle öldüğünü ortaya koyan başka bir araştırmaya atıfta bulunuyor. gerçekten de travma su samurlarının çiftleşmesinin istisnası değil normudur.
"çiftleşme normalde suda gerçekleşir ve erkek su samuru dişiye arkadan yaklaşır, ön ayaklarıyla onu göğsünden kavrar ve dişleriyle burnunu ya da yüzünün yan tarafını kavrar....erkeğin bu şekilde ısırması genellikle dişinin burnunda ve yüzünde zaman zaman ölümcül olabilen deri ve yumuşak doku laserasyonlarının gelişmesine neden olur."
peki ya nekrofili?
yine harris'ten: "üremeye bağlı ölümlerle ilgili önceki bir raporda; bölgesel olarak etiketlenmiş bir erkek su samuru, mücadele eden bir dişiyi vücudu gevşeyene kadar su altında tutmuş ve ardından ölmüş dişi su samuru ile defalarca çiftleşmiştir. on ay sonra, aynı erkek su samuru başka bir dişi su samurunun leşiyle birlikte gözlemlenmiştir. her iki vakada da erkek yüzüyor, dalıyor, boğuyor ve ölmüş dişi su samuru ile çiftleşiyordu.
su samurları hakkında yazılanlar bu kadarla bitmiyor! işte iki tane daha
birincisi, erkek su samurları bazen anne su samurlarını, yiyeceklerinin bir kısmından vazgeçmeye zorlamak için yavruları fidye olarak tutarlar. biyologlar heidi pearson ve randall davis bunu şöyle anlatıyor:
"bir erkek, annesi yemek için dalarken yüzeyde yüzen bir yavruya yaklaştı. erkek, yavruyu boğmaya çalışır gibi suyun altına itti. dişi su yüzüne çıktığında, erkek onun yiyeceğini (bir istiridye) aldı, ardından dişi ve yavru hızla uzaklaştı. bunun insanlardaki karşılığı muhtemelen bir marketin otoparkına gitmek, küçük bir çocukla dışarı çıkan bir kadın bulmak ve anne size yemeğinden biraz verene kadar çocuğun kafasına silah dayamaktır."
ikinci olarak, su samurları "domuz gribi" olarak bilinen h1n1 bulaştırabilir. washington eyaleti kıyılarında yapılan örneklemede su samurlarının yüzde 70'inden fazlasında h1n1 testi pozitif çıktı. (kaynak)
su samurlarının iyi olduğu bir şey olmalı elbette
felaket boyutundaki iklim değişikliğiyle mücadelede yardımcı oluyorlar. ulusal vahşi yaşam vakfı'ndan robyn carmichael tarafından açıklandığı üzere, su samurları sıklıkla deniz kestanesi yemekte ve bu kestaneler de fotosentez sırasında karbondioksiti almakta çok iyi olan büyük miktarlarda yosun yemekle bilinmektedir. daha fazla su samuru -> daha az deniz kestanesi -> daha fazla yosun -> daha az küresel ısınma.
bir çalışma, su samurlarının bulunduğu yosun yataklarının, bulunmadıkları yataklara kıyasla 12 kat daha fazla karbondioksit emdiğini ortaya koymuş. genel etki o kadar büyük değil, ancak her bir parçanın yardımı dokunuyor ve su samurları da buna katkıda bulundukları için övgüyü hak ediyorlar. aslında su samurlarının bir parçası olduğu ekosistem için değerli ama bu su samurlarının pislik olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
kaynak: bbc, vox, evrimağacı