Karadeniz Bölgesinin Yemek Kültürü Neden Eleştirilmeyi Hak Etmeyecek Kadar Nitelikli?
şaka olsun diye önerilmiş bir durumdur mutlaka "karadenizlilerde damak tadı olmaması". lakin ben gördüğüm gibi hüzünlere gark oldum bile. babanem geldi aklıma. kadın hala çuvalla un şeker ister. bunu kıtlık görmemiş birinin söylemesi normaldir. birilerinin kıtlık gördüğünü düşünmeden söylenmiş olması da mümkündür. hepsi mümkündür. karadeniz yemekleri insanı gibidir. 15 dakikaya hazırlanır 5 dakikaya yenir. coğrafyası, iklimi insan yapısını tabi ki bu insan yapısı da bu yemekleri üretmiştir. biz ineğin kesilmeyecek kadar kıymetli olduğu bir bölgeden bahsediyoruz arkadaşlar. inek süttür, peynirdir, minczidir, kaymaktır karadenizde. nazar değmeden, rahatsızlık görmeden kesilmez inek. kırmızı etli yemek kültürü neden sahile yakın bölgelerde gelişmiş anlaşılabilir böyle bakınca. neden akçaabat köftesi de çaykara köftesi değil. neden hamsiköy sütlacı var da bilmem ne kebabı yok.
yemek herşeyden önce bir zaman meselesidir değil mi? eşleri gurbette olan kadınlar o sizin hatırınızda olan kendinden büyük çay çulu taşıyanlar. yediği yiyebildiği 5 dakikada hazırlanmış kuymak ya da muhlama. etmaaşi (sofrada kalan ekmek kırıntılarından), korkota (mısır çorbası), koleti (buğday unu bollaştıktan sonra), portağala (inek doğum yaptıktan sonra ilk sütünden) gibi yemekler üretilmiş.
yahu herşeyi boşverin buğday unundan yapılan ekmeği karadenizin çocukları çukulata niyetine yerdi bundan 20 sene önce, çukulatanın ne olduğunu da hiç bilmeden... "ekmek yapmaya mısır bile yok" denirdi karadenizde. küfür edecem şimdi ama bunu ulu orta konuşmadığımız, ajitasyon yapmadığımız ve suyumuzu kendi kazmalarımızla köylere taşıdığımız, kendi yollarımızı kendimiz yaptığımız ve ota boka şikayetlenmediğimiz için bugün boşboğaz biri şaka olsun diye ileri geri konuşabiliyor işte.
memleketimi çok seviyorum. kızdım şu an ve şu entry nasıl toparlanır hiç düşünmedim.
güneyli bir aileden geldiğim için, neredeyse bütün yemekler, acılı ve ekşilidir bizde o nedenle karadeniz yemekleri hakkında ben de yıllarca böyle düşündüm.
sonra bir gün komşumuzun biri bize hamsili pilav getirmiş, mutfakta masanın üstünde duruyordu. şöyle kaşığın ucuyla baktık ne menem bir şeymiş diye, sonra az kalsın kaşığı da yiyorduk. ne acı, ne ekşi ama süper bir şey, annem nasıl yapılacağını öğrendi hatta komşudan. eğer bütün yemeklerini tek tek deneyip beğenmediyseniz, bir şey diyemeyeceğim ama çok güzel yemekleri var karadenizlilerin de.
bir diğerleri için, mısır ekmeği, fasulye turşusu.
bana da damak tadı olarak karadeniz mutfağı hep yakın gelmiştir (anne baba ege tarafından). bilen bilir ege mutfağında topraktan çıkan her şey yenilir, et türkiye'nin diğer bölgeleri kadar çok tüketilmez.
ben bir adanalı gibi günde 5 vakit et yiyemiyorum. bana ağır geliyor. şimdi adana mutfağı kötü mü? tam tersine çok güzeldir ama benim damak tadıma uygun değildir. adana'da, antep'te çok güzel vakit geçirdim, yemekleri çok şahaneydi ama hayatının geri kalanında böyle yiyeceksin deseler kabul etmem.
ama karadeniz'de gittiğim her şehirde kendime göre bir yemek bulabildim. balık zaten hemen denizden hem mis gibi akarsularından çıkıyor. balığı çok güzel gömdüm her gün. bir sürü etli-etsiz sebze yemekleri var, sabah akşam yedim. ağır bir şeyler yemek istediğim zaman pideleriyle, köfteleriyle, yöresel kebapları ile kendimden geçtim. mis gibi laz böreği ve sütlaç ile grand finale gerçekleştirdim.
ülkemin her yerinde güzel güzel yemekler var, keşfedilmemiş sırlar var. şunları alıp dünyaya pazarlayıp, ülkenin reklamını yapacağımıza bölgesel olarak birbirimizin ağzına sıçmakla meşgulüz.
yabancıya sorsan türkiye'ye ait hangi yemek biliyorsun diye, anca rakı-çöp şiş-kebab. çok eminim ki bir kuymak, akçaabat köftesi, samsun pidesi ile yabancı birisinin aklını alırım.
kocaman bir masa düşünün. bir sürü yemek çeşidi var size özel hazırlanmış. hangisini yemek istiyorsanız onu yiyorsunuz.
ev yoğurduna doğranmış mısır ekmeği
muhlama
turşu kavurma
sebzeli hamsi
hamsi tava
alabalık
kara lahana sarması
kara lahana yemeği
laz böreği
hamsili ekmek
akçaabat köfte
çayeli kuru fasülyesi
trabzon ekmeği
balık çorbası
pepeçura
bahçe mısırı
daha çok vardır da ben en sevdiklerimi yazdım. ayrıca rize'de 18 yıl yaşamış bir insan olarak söyleyebilirim ki biz hiç pazar yerine gidip sebze ve meyve almazdık. belki enteresan gelecek ama bahçeden; kiraz, portakal, mandalina, kivi, erik, şeftali, armut, dut, domates, salatalık, taze fasulye, mısır, kara lahana, fındık, kestane, karayemiş gibi bir çok meyve ve sebzeyi toplar mahalleli olarak hep birlikte oturur yerdik. bir ara muz yetiştiren bile vardı ama pek verimli olmadı.
yani bu kadar şeye rağmen hala damak tadı yok diyorsanız neyse ben bir şey demiyorum.
not: karadenizli değilim.