UZAY 30 Eylül 2025
10,2b OKUNMA     87 PAYLAŞIM

Kara Deliğin İçine Düşersek Ne Olur?

Bir kara deliğe düşerseniz başınıza neler gelir?

cevabı, kara deliğin kütlesine bağlı olarak değişen bir soru bu.

aslında düşerken ne olacağını, düştükten sonra ne olacağından daha iyi biliyoruz.

eğer düştüğünüz kara delik birkaç güneş kütlesi kadar kütleye sahip, küçük bir kara delikse bu cisim son derece yoğundur ve spagettileşme denen olaya şiddetli şekilde maruz kalırsınız. spagettileşmenin nedeni şudur; diyelim ki ayaklarınız kara deliğe kafanızdan daha yakın. kara delik dediğimiz cisimde kütle çekimi oldukça güçlü. o kadar güçlü ki ayaklarınız ile kafanız arasındaki mesafe değişiminde bile büyük bir fark ortaya çıkıyor. dolayısıyla ayaklarınız daha güçlü çekilirken kafanız ondan "bir tık" düşük (ama yine de son derece yoğun) bir güçle çekildiğinden aradaki bu fark bedeninizin gerilip uzamasına yol açıyor. bu durum olay ufku denen sınır bölgesinden içeriye düşmeden gerçekleşir ve kara deliğin içine giremeden parçalanırsınız. dolayısıyla içeride ne olacağı konusuna kafa yormaya da gerek kalmaz diyebiliriz. hatta iş buraya varmadan yaşayacağınız başka bir etki var; eğer olay ufku civarında bir birikim diski varsa, yüksek radyasyon etkisi nedeniyle spagettileşmeden önce yanabilirsiniz.

süper kütleli bir kara deliğe düşüyorsanız eğer, durum biraz daha farklı olabilir. bunlarda yoğunluk diğerlerine kıyasla daha küçüktür. bu yüzden spagettileşme, olay ufkundan geçerken son derece düşük seviyede olabilir. dolayısıyla cisme düştüğünüzde hâlâ tek parça olabilirsiniz ama içeride tekillik adı verilen bölgeye doğru gittikçe sonunuz aynı olur. olay ufku dışındayken yanma ihtimali yoktur diyebiliriz. tabii ki bu durum, yine kara deliğin etrafında bir birikim diski olup olmamasıyla da ilişkilidir.

her iki durumda da özellikle de süper kütleli olanlarda, olay ufku dediğimiz yeri, kara deliğin içine düşerken somut bir engel gibi hissetmezsiniz. bu bölge kara delik için fiziksel bir sınır olsa da gidip toslayacağınız, bariyer şeklinde bir yapı değildir.

***

farz edelim ki süper kütleli bir tane buldunuz, yanına gidip içine tek parça olarak düşmeyi başardınız. burada bildiklerimiz bilmediklerimizden çok daha az. öncelikle şunu biliyoruz ki düştükten sonra dışarıya geri dönüşünüz olmaz. tekilliğe doğru zorunlu bir yolculuk yaparsınız. siz olay ufkundan düşerken dışarıda kalan cisimlerin ışıkları maviye kayar ama derinlere doğru gittikçe tamamen karanlıkta kalırsınız. buradaki düşüşünüz sonsuza dek sürecek uzun bir süreç değildir. küçük kütleli kara deliklerde bu olay ufku ile tekillik arasında geçireceğiniz süre mikro saniyelerle ölçülürken süper kütleli kara deliklerde sonunuzun gelmesi için dakikalar yeterlidir. mesela yaklaşık 1 milyon güneş kütleli bir kara delikte olay ufkundan tekilliğe hemen hemen 10 ila 20 saniye içerisinde ulaşır ve atomlarınıza ayrılırsınız. sonra atomlarınız da onları oluşturan atom altı parçacıklara ayrılır. sonrasında ne olacağı ise muamma. ilginç olan şeyse göreliliğe göre, dışarıdan bakan biri, sizin olay ufkundan düştüğünüzü asla görmez. sonsuza dek orada duruyormuş gibi görünürsünüz.

tam olarak tekillik noktasında ise ne olacağı hakkında bir fikrimiz yok. burada, bilinen fizik kanunlarının çöktüğü düşünülüyor. dolayısıyla kuantum kütle çekim teorisinin açıklığa kavuşturabileceği bir durum var bu noktada ama henüz tamamlanmış böyle bir teori yok. teori demişken; teorik olarak tekillik noktasında başka evrenlere açılan kapılar olması için matematiksel anlamda bir engel yok ama pratikte bunun gerçekleşeceği de kesin değil çünkü bu noktanın büyük bir ihtimalle, kararsızlık nedeniyle kendi üzerine kapanacağını ve geçit oluşturamayacağını düşünüyoruz.

son olarak; ateş duvarı paradoksuna (firewall paradox olarak geçer) göre olay ufkunda çok yüksek enerji taşıyan bir radyasyon kuşağı olduğunu ve içeriye düşen herhangi bir şeyi anında yok edeceğini ileri süren, 4 teorik fizikçi tarafından ortaya atılmış bir fikir var. bunun çıkış noktası (fazla detaya girmek istemiyorum ama) hawking ışınımının gerektirdiği kuantum dolanıklık sürecindeki bir paradoks. o paradoksa bir çözüm yolu olarak önerilen bir fikirdi. tabii ki gidip yakından inceleyemediğimiz için bunu kanıtlamak ya da yanlışlamak o kadar da kolay değil. destekleyici ya da çürütücü başka çalışmaların varlığını beklemekten başka seçenek yok.