Kadın Cinayetleri Neden Politiktir?
cinayeti sadece ''katil ve maktul'' arasında geçen bir fiil olarak ele alırsanız, politik yönü otomatikman perdelenmiş oluyor. fakat cinayet, bir iktidar biçimi olması açısından başlı başına politiktir. doğal bir varlık olarak insan, hayvanlar gibi tamamen savunma güdüsü ile cinayet işlemiyor artık. bir şempanzenin diğerini öldürmesinin gerekçeleri ve o katletme anına varan süreçler, artık insanınki ile ayrılıyor. mesela özel mülkiyet, kıskançlık, aşağılanmış hissetme, yaptırımların azlığı, yasal açıklar, toplumsal meşruiyet, dini meşruiyet gibi sonradan yaşamımıza dahil olmuş ve ''devletin'' bizzat kontrol ve müdahalesi ile iyice kurumsallaşmış kavramlar buna örnektir. eğer birbirine eşit sayıda insan ve şempanze grupları arasında eşit sayıda cinayet gözlemlenmiyorsa, cinayet artık politik bir hüviyet kazanmıştır. hele ki din, iktisadi alan, söylem ve siyasi iktidarın payının olduğu cinayetler söz konusu ise tamamen politiktir.
tabii burada siyasi olan ile politik alanı ayırmak gerekir. gençlerin kitleler halinde madde bağımlısı olması siyasi bir mefhum değil fakat politiktir. onların maddeye düşerken politik bir amaçları yok ama madde içmelerine yol açan gerekçeler silsilesi tamamen politiktir. varoşlarda, gecekondularda bu sayının binleri bulmasını politik alan açıklar.
politika, genel anlamıyla toplumsal yaşamı düzenleyen bir kavram. toplumsal yaşamda otorite olan gücün bilimi, sanatı, eğitimi, yargıyı, basını, ekonomiyi ve şiddeti tekelinde tutması ve iktidarın elinde tekelleşmiş bu kurumların bandından geçmiş bireylerin de kadın veya hayvan cinayeti işlemesini politik alana değil de nereye koymamız gerekiyor?
bir fiilin politik sayılması için, politik bir sürecin ''sonunda'' işlenmiş olması da yeterlidir. illa politik bir amacının olmasına gerek yok. buna bir örnek de doğa talanı. sırf bostan ekmek için çakmağını alıp ormana dalıp gönül rahatlığı ile ateşe veren insanın davranışının politik bir amacı yoktur zaten genelde. fakat rant ve talan ekonomisinin ve bununla bağlantılı neoliberal politikaların bir sonucu olmadığını idda edemeyiz. ya da rtük'ün denetiminde olan ve baştan sona geleneksel "ata-erkil" kültürün propagandasını yapan dizilerin, barda kadın döven bir erkeği etkilemediğini söylemek, yanlış olurdu.
kaldı ki depolitizasyon'un icrası bizzat politiktir. örnek mi istiyorsunuz?
(bkz: 1982 anayasası)
bu darbe anayasasının en temel misyonu, önce üniversiteleri ve devamında yığınları depolitize etmekti ki yök etrafında şekillendirilen üniversiteler bugün apolitikliğin kaleleridir. şimdi biz 1980 sonrası askeri cunta rejimine "politik değildi" diyebiliyor muyuz? pek tabii ki hayır! o halde bizzat darbenin en stratejik hedefi olan kitlelerin depolitize edilmesini ve başarıya ulaşmasını da politik alanın konusu olarak değerlendirebiliriz. esasen 1980 darbesi, "her şey politiktir" diyen 68 kuşağına "hayır bazı şeyler politik değildir, doğamızda var." diyenlerin açtığı savaştır.
velhasıl; devlet-sermaye-din iktidarının kapsama alanında olan her şey ama her şey politiktir.