TELEVİZYON 4 Mayıs 2023
27b OKUNMA     422 PAYLAŞIM

İzlerken Ağızları Açık Bırakan Netflix Belgeseli: Şempanze İmparatorluğu

Bugüne kadar izlediğiniz tüm hayvan belgesellerini unutturacak kadar kaliteli bir Netflix belgeseli: Şempanze İmparatorluğu (Chimp Empire).

en sonda söyleceğimi en başta söyleyeyim: bugüne kadar izlediğiniz bütün belgeselleri unutun! unutun zira şempanze imparatorluğu belgeselini daha demin bitirdim ve halen ben az önce ne izledim diye düşünüyorum: şimdi bu bir hayvan belgeseli miydi, yoksa şempanze kostümü giymiş aktörlerin oscar'lık performanslarıyla bezeli bir dizi ya da bir film miydi?!

--- spoiler içerir ---

her biri ortalama 45 dakikalık dört bölümden oluşan ve tamamında -doğal olarak- şempanzelerin yer aldığı bu netflix belgeselinde, dış sesi (mahershala ali) saymazsak tek bir diyalog yok ama her nasıl oluyorsa oluyor ve yönetmen james reed bize, uganda ngogo yağmur ormanında yaşayan yaklaşık 200 bireyden oluşan şempanze topluluğundaki;

- koca bir imparatorluğun kuruluşunu ve akabinde ortadan karpuz gibi ikiye ayrılışını,
- machiavelli'nin prens'ine taş çıkaracak politik entrikaları, güç mücadelesini, fırsatçılığı, rekabeti, ittifak oyunlarını, hiyerarşiyi, yalakalığı, adam kayırmacılığı,
- carl schmitt'in dost-düşman ayrımının tillahını,
- ikinci dünya savaşı'ndaki blitzkrieg taktiklerine ve hatta heinz guderian'ın tanklarıyla yaptığı yıldırım hızındaki yarma hareketlerine nal toplatacak saldırıları,
- bile isteye yapılan keyfi öldürümeleri, katliamları, sürgünleri,
- dişi-erkek ilişkisini, cinsel birleşmeyi, dışarıya kız vermeyi (yemin ediyorum var böyle bir şey, merak eden 4.bölüme baksın), aileyi, bebek sevgisini, sosyal bağları, sevinci, hüznü, hırsı, çaresizliği, ölümü

ve daha bir sürü şeyi anlatıyor. 


tabii şimdi bunları böyle yazdım diye kalkıp bana antropomorfizmin ne gereği var> diye sitem edebilirsiniz ama n'olur etmeyin! eğer bu belgeseli izlememiş olsam ve birileri de yukarıdakine benzer şeyler yazsaydı yemin ederim ben de derdim ki < antroposentrizmini sevsinler senin!> lâkin işte kazın ayağı öyle değil.

biliyorum gereksiz ve hatta saçma gelecek ama tekrarlamak isterim: belgeselde tek bir tane bile diyalog yok! peki o zaman bu belgesel, nasıl bu kadar etkileyici olabilmiş?

bunun en baş nedenini söyleyeyim hemen: de te fabula narratur, yani anlatılan senin hikayendir. bu sözün doğruluğunu anlamak için şempanzelerin en yakın akrabamız olduğunu, dnalarımızın %98'den fazlasının aynı olduğunu falan söylememe gerek yok. yakın çekim plandan herhangi birinde kumandanın stop tuşuna basıp karşınızdakinin gözünün içine bakın! ama biraz yaklaşın, biraz daha, daha da.... et voilà! görüyor musunuz, bütün akraba-i taallukatınız da size bakıyor.

yani sen şimdi bize maymundan mı geldik demeye getiriyorsuncu evrim fukaralarını yolun burasında bırakıp belgesele devam edelim. ne diyorduk? ha, evet bu belgeselin niye etkili olduğunu anlatıyorduk.

şimdi bunun bir ikinci nedeni de belgeselin odağındaki şempanze grubu, mega bir topluluk olmasına rağmen belgesel bize her bir şempanzenin farklı karakterlere, özelliklere ve görünüşe sahip olduğunu bir şekilde göstermeyi beceriyor. tabi bunu istese 200 üyenin her biri için de yapabilirdi ama bunun yerine birbirine ölesiye düşman merkez ve batı grubu içindeki yaklaşık 20 kadar bireye odaklanıyor. ilk başta biliminsanlarının bunlara verdikleri adlar ile yaşları ekranda beliriyor ama bir süre sonra ekranda adları görünmese de kimin kim olduğunu hemen anlıyorsunuz. 


mesela merkez grubun;
- alfa erkeği, ngogo mahallesinin en bıçkın kabadayısı, yeri göğü titreten, etrafındakilere gücünü göstermek için habire taşı toprağı döven 30 yaşındaki jackson!
- jackson'un korumalığını yapan aşırı vücut çalışmış 40 yaşındaki miles.
- en ufak çuvallamasında jackson'un tahtına oturmak için fırsat kollayan zeki ve özgüvenli 21 yaşındaki abrams.
- grubun istenmeyen adamı, kendisini kimselere beğendiremeyen 14 yaşındaki zavallı gus.
- ve nihayet korku filminde ilk öldürülen kişi rolündeki kadersiz pork pie.

batı grubunun öne çıkan şahsiyetleri ise;
- 27 yaşındaki alfa erkeği hutcherson,
- ormanda hangi ağaçta meyve olup olmadığını şak diye bilen 44 yaşındaki tecrübeli garrison,
- batı sınırında düşmana göz açtırmayan devriye lideri 35 yaşındaki rollins ve yardımcısı olan kardeşi 21 yaşındaki damiens,
- hutcherson'un anası ve ormanın en yaşlısı 65 yaşındaki garbo,
- ve garbonun alfadan sonra diğer oğlu olan, elini bir avcı tuzağında kaybetmesine rağmen en şiddetli çarpışmaların muzaffer savaşçısı 34 yaşındaki richmond.

bu arada ben batıcıyım. çünkü bunlar arasında gücün dağılımı daha orantılı, hiyerarşi nispeten az, kadın ve erkek arasındaki rol dağılımı çok daha eşitlikçi. oysa merkez grubu tam anlamıyla patriyarkal ve hiyerarşik. kadınlar ise hep ikincil rolde.

ayrıca şunu da ekleyeyim bu belgeseli izlemeden önce şempanzelerin birbirini tımarlamasının aşırı politik bir anlamı olduğunu zerre düşünmezdim. kimin kimi tımarlayacağı, tımarlayanı tımarlamanın ne demek olduğu kelimenin tam anlamıyla bir ölüm kalım meselesi!

uzattığımın farkındayım; bu belgeselin niye bu kada çarpıcı olduğunun son ama en önemli nedenini anlatıp bitireyim. bu belgeselde diğer hayvan belgesellerindeki gibi uzaktan ve çaktırmadan çekilen görüntüler, kamufle edilmiş kameralar, zoomlar falan yok. tam tersine kameralar neredeyse şempanzenin gözünün çapağına varıncaya kadar yakın çekim yapıyor. ee, bunu kaçak göçek yapmadılarsa nasıl becerebilmişler derseniz hemen cevaplayayım: şempanzelerle birlikte yaşararak! ikisi merkez şempanze grubunda, diğer ikisi de batı grubunda olmak üzere dört kameraman bilfill 400 gün geçirmiş şempanzelerin arasında. film ekibinin söylediğine göre şempanzeler için artık onlar ormanın adeta bir parçası haline gelmiş. valla ben onların yabancısıyım ama zaten izlediğinizde göreceğiniz üzere şempanzeler kameramanları pek umursuyor gibi de görünmüyor hani; çatır çatır kavgalarını, dövüşlerini falan yapmaya devam ediyorlar. 

kamera arkası görüntülerine bakmak isterseniz, hemen şurada

--- spoiler ---

unutmadan; şempanze imparatorluğu belgeseli çekimler sırasında bir orman fili tarafından öldürülen sebastian ramirez'e adanmış.