İstenilen Kitabı Bulmaya Çalışırken Kitapçılarla Girilmiş Yaran Diyaloglar
- iyi günler, sizde edepsiz kitaplar var mı?
- pornocu muyuz lan biz!
- yok abi öyle değil, kitabın adı edepsiz kitaplar. sansürle falan ilgili.
- haa, bakalım bilgisayardan.
aynı gün ikinci macera:
- iyi günler, sizde edepsiz kitaplar var mı?
- chuck palahniuk'un ölüm pornosu var olur mu? bir de marquis de sade'ın kitapları var, iş görür.
- ??!!
-barthold'un moğol istilasına kadar türkistan kitabını arıyorum.
-yok.
-hadi ya...
-yani var da eski, otuz beş milyon.
çok mu fakir gözüküyorum lan?
-merhaba, okumanın tarihi var mı?
-(bilgisayardan bakılır) alberto manguel mi?
-evet
-bir tane var (ne demekse!)
-tamam... bir tane benim için yeterli, alayım.
amına koyiiim, tuğla alıyorum sanki.
en çok güldüğüm ben kitapçılık yaparken başıma gelmişti. sokakta, tezgahta ikinci el kitap satıyoruz. yavaş yavaş gelen bi zabıta arabası önümüzde durdu. sağda oturan zabıta camdan kafasını çıkarıp
-merhaba, acaba sizde ilyas efendi var mı? diye sordu.
-yok. zıkkımın kökü var.
dememle direksiyondaki zabıtanın dellenip arabadan çıkması bir oldu. "ne diyonuz lan siz" diye diye geliyor zebellah. baya gidecekti bizim tezgah ha. şükür ki diğeri muzaffer izgü okumuş. kitabı da biliyor. gülmekten zor durdurdu diğer zabıtayı. kitabın adı için sağolasın muzaffer izgü.
+ abi c4(zamanında okuduğumuz ingilizce ders kitabı) var mı?
- ?!?!? biz patlayıcı satmıyoruz
+ hıı?!?
bundan yaklaşık 4-5 sene evvel;
- iyi günler dünya fıkraları kitabı var mı?
- seks fıkraları mı? (ne alakaysa artık)
- hayır hayır... dünya fıkraları kitabı. böyle mavi kalın bir kitaptı. dün bakmıştım.
- o yok, seks fıkraları var.
yine bir başka gün şöyle bir diyalog yaşanmıştır, akbilin bir kitaba ihtiyacı vardır, fakat bir türlü bulamamış ve sinirlenmiştir;
akbil: öteki olmak, ötekiyle yaşamak var mı?
kitapçı: yok, baskısı bitti
akbil: e baskısı bittiyse yeniden basalım
kitapçı: hanım efendi bitti diyorum, nesini anlamıyorsunuz?
akbil: tamam ben de anlıyor ve çözüm önerisinde bulunuyorum, bittiyse basın gelsin, gönder gelsin abi, yoksa üretilir, üretilmez mi?
kitapçı: ^%&+&+/.
1-2 sene kadar önce tanık olduğum bir diyalogu aktarayım. o sırada daha çok isminden de belli olan milliyetçi bir sahafta kitapları karıştırıyordum.
liseli bir genç yaklaşır ve sorar.(baya bir titrek sesle)
-abi, "s*ktir et" var mı?
-ne diyosun lan sen, hayır mı?
abi siktir et diye bir kitap arıyorum ben.
-bizde öyle ahlaka aykırı kitaplar olmaz.
bu andan sonra raflarda görüp kolumun altına koyduğum ayrıntı yayınları'ndan çıkmış olan "bir erkeğe nasıl tecavüz edilir" isimli incelemeyi usulca oraya bıraktım, hayırlı işler deyip hemen kaçtım.
çok sevdiğim bir sahaf abimin dükkanındayız, içeriye bir adam girdi, belli ki kitapların dünyasına uzak birisi.
adam: sizde ne tarz kitaplar var?
sahaf: (raflara bakarak) bu tarz kitaplar var.