İstanbul'da Bizans'tan Kalan ve İbadete Açık Olan Tek Yer: Maria Muhliotissa Kilisesi
maria muhliotissa; istanbul’da bizans döneminden kalan, osmanlılarca camiye çevrilmemiş tek kubbeli ortodoks kilisedir ve halen ibadete açık olan tek kilisedir. moğolların meryemi kilisesi veya hagia maria kilisesi olarak da bilinir.
moğolların çok güçlü olduğu 13. yüzyılda; dönemin bizans imparatoru, kızı maria’yı moğol hanı hülagü ile evlendirmek niyetiyle iran’a gönderir. ancak uzun yolculuk süreci sırasında hülagu han vefat eder. bizans prensesi maria da hülagü'nün oğlu abaka han ile evlenmek durumunda kalır. yıllar sonra o da ölünce, maria bir başka hanla evlenmek istemez -veya moğol hanı onunla evlenmek istemez- bir şekilde istanbul’a geri döner. moğollar gelinlerini cömert bir emeklilik parasıyla yolcu ederler tabii.
istanbul’a geri dönen yaşlı prenses, bugünkü fatih-fener'de bahsettiğimiz kiliseyi yaptırıp kalan ömrünü burada geçirir. her ne kadar prenses maria, kiliseye meryem ana’nın adını vermişse de kendisinin ölümünün ardından moğolların meryemi kilisesi olarak yerleşir adı.
yaklaşık 2 asır sonra fatih sultan mehmet, istanbul’u alır ve şehirde hızla islamîleşme süreci başlar. şehirdeki en belirgin değişiklikler ise gerek yeni yapılan, gerekse kiliseden devşirilen camilerdir. bu zamanlarda aslen bizanslı hristodoulos olup sonradan atik sinan olarak bilinen mimar fatih camii’nin inşası ile görevlendirilir.
ilk zamanlarda fatih’in çok sevdiği bu mimar, padişahın bir gün kendisine sunduğu dilek hakkını, annesinin çok sevdiği kilisesinin korunması yönünde kullanır. akıllı adamdır ama atik sinan, fatih’ten sonra o kiliseye olacakları da tahmin edebilmektedir, bu yüzden bir ferman yazdırır padişah’a. fermanda ii. mehmet kilisenin kendisinden sonraki padişahların hükümranlıklarında da olduğu gibi bırakılmasını, camiye çevrilmemesini buyurur.
nitekim ilerleyen yüzyıllarda kilisenin camiye çevrilme girişimlerini her defasında bu fermanı ortaya koyarak savuşturur kilisenin görevlileri.