İran Sinemasının Yasaklandıktan Yıllar Sonra, Tesadüfen Bulunan Filmi: Rüzgarın Satrancı
iranlı şair mohammad reza aslani'nin 1976 yılında tahran'da vizyona giren ilk uzun metraj filmi "chess of the wind", hem eleştirmenler hem de seyirci cephesinden büyük bir yenilgiyle ayrılır. söylenenlere göre film, tahran'da sadece iki defa gösterime girebilmiştir. korkunç geçen ilk gösteriminin ardından ikinci gösterim neredeyse bomboş bir salona yapılır. filmin başına gelen talihsizlikler sadece bunlarla da sınırlı kalmaz. islam devrimi öncesi bunalımlı geçen yıllarda film bir de mevcut iktidar tarafından yasaklanacak, zaten ilerleyen yıllarda da film gerçek anlamda kaybolacak ve uzun bir süre bulunamayacaktır.
ancak umutlar hala tükenmemiştir
reza aslani'nin kızı gita aslani, paris'te yaptığı doktora çalışmalarında kullanmak üzere babasının kayıp filmini bulmaya koyulur. bunun için de tahran'da yaşayan abisinden yardım ister. uzun süren arşiv taramaları ve araştırmaların ardından sonuç hiç de iç açıcı değildir. film gerçekten de kayıptır ve belki de hiç bulunamayacaktır. fakat sanat, bilirsiniz ki mucizelerle doludur. bir eskicide bulunan yığın halindeki film kutularının içerisinden şans eseri babalarının filmi de çıkar. film bulunur bulunmaz hala iran'da yasaklı olduğundan avrupa'ya taşınır ve martin scorses'nin de kurucularından biri olduğu "the film foundation’s world cinema project" tarafından film restore edilip 2020 yılında da önemli festivallerde gösterime sokulur. film, pek çok eleştirmene göre keşfedilmiş bir hazinedir.
film, 1920'li yıllarda zengin bir aileyi merkezine alan gerilim dolu bir miras hikayesini anlatır
zengin ailenin başındaki kadın ölünce onunla sorandan evlilik yapmış olan hacı amoo artık kendisini tüm servetin sahibi olarak görmektedir. ancak zengin kadının önceki evliliğinden doğan ve tekerlekli sandalyede yaşamını sürüdüren kızı aghdas'ın ne hacı'yı baba olarak kabul etmeye ne de tüm mal varlığını ona kaptırmaya niyeti vardır. fakat ortadaki malda sadece onların gözü yoktur. hacı'nın iki erkek yeğeni de bu servetten kendilerine düşebilecek payı ele geçirmenin derdindedir. içlerinden biri aghdas ile evlenerek servete bir şekilde ortak olmanın hayallerini kurmaktadır bile.
"chess of the wind", şiirsel dili ve iran sineması için oldukça cesur sayılabilecek eşcinsel göndermeleriyle islam devrimi önesi iran sinemasının en önemli filmlerinden biri olmayı başarıyor. özellikle aghdas ve evin hizmetçisi rolündeki genç kadın arasında geçen erotik gerilim, filmin de en sıra dışı sahnelerini oluşturuyor. ancak konu itibarıyla filmin neredeyse birebir kopyaladığı bir fransız filmi var. ilginç bir şekilde hem yabancı hem de yerli eleştirilerde bu konuya değinildiğine rastlamadım. böyle bir ayrıntının gözden kaçması ise çok ilginç. reza aslani, bir fransız gerilim sineması şaheseri olan ve henri-georges clouzot imzalı diabolique (1955) filminden açık bir şekilde esinlenmiş. "chess of the wind" filminin gerilim anlamında temposunu oldukça yukarıda tutan konusunun ana iskeleti, "diabolique" filmiyle pek çok yönden birbirine benzer. zaten reza aslani'nin kızı da babasının avrupa sinemasından çok etkilendiğini ve babasının her daim avrupa tarzında filmler çekmek istediğini söylüyor.
ne olursa olsun "chess of the wind", hem görsel dili hem de şiirsel anlatımıyla gerçek bir sinema şöleni. bu muazzam filmi restore edilmiş bir şekilde izleyebiliyor oluşumuz ise biz sinema severler için gerçekten büyük bir şans.
kaynaklar:
https://www.theguardian.com/…i-london-film-festival
https://www.nytimes.com/…-iran-that-used-to-be.html