SİNEMA 7 Ekim 2020
46,6b OKUNMA     530 PAYLAŞIM

Interstellar'ın Esas Oğlanı Cooper Kızını Falan Değil, Kendini Düşünen Bir Bencil miydi?

Çiftçi Cooper'ın fena bir bencil olduğunu anlatan ve ister istemez hak vereceğiniz bir yazı.


interstellar, sinema tarihinin en bencil karakterlerinden birine ev sahipliği yapar

bahsettiğim kişi elbette ki "cooper" karakteridir. kendisi, sadece yapmak istedikleri için karar alan, bu uğurda her şeyi arka planda bırakabilen, bunları yaparkenki kararlılığı ile de göz dolduran ilginç bir karakterdir. genelde bencillik, yaşamın ve sanatın hemen hemen her alanında tu kaka gösterilen bir özellik iken; bu filmde destansı bir kahramanlıkla anlatılır.

Uyarı: Buradan sonrası spoiler içerir.

cooper'ın uzay görevini kabul etmesinin insanlığı kurtarmakla yakından uzaktan bir ilgisi yoktur. kendisi yaşadığı hayattan nefret etmektedir. çiftçilik yapmak, ergen erkek çocuğuyla muhatap olmak, geri kafalı okul yönetimine dert anlatmak ve kayın babasıyla toza bulanmış evinin terasında içki içmek; bu dünyada yapmak istediği en son şeylerden biridir. onun, her gün rüyalarına giren tek bir arzusu vardır. gökyüzünde olmak ve hatta mümkünse aldığı eğitimler doğrultusunda bir gün uzaya çıkmaktır. onun hayali ve isteği bu yöndedir. ve bu hayalleri için çok sevdiği kızını bile geride bırakır. misyonu tamamlayıp dönebilirse kızından çok daha genç kalacağını ve belki de kızının öleceğini bildiği halde görevi kabul eder. filmde cooper'ın kızını çok sevdiği defalarca bize gösterilir. bunu hepimiz biliriz. fakat o, hayallerinin peşinden gitmek isteyen bencil bir kahramandır. ne kızı ne de bir başkası onu bunlardan alıkoyamaz.


uzaya çıkar, solucan deliğinden geçer ve ulaşmak istedikleri galaksiye varırlar. önemli bir kararın eşiğindedirler. brand'in erkek arkadaşının gittiği gezegene mi yoksa dr. mann'nin bulunduğu gezegene mi iniş yapacaklarını tartışmaktadırlar. brand, duygusal bir konuşma yapar. "kalpten kalbe bir yol vardır görülmez" der. "bir şeyler hissediyorum, sevgilimin olduğu gezegene gidelim" der; ama cooper asla onu dinlemez. çünkü o, dr. mann'in bulunduğu gezegene gitmek istemektedir. o ne derse o'dur. hatta ilginç bir şekilde brand'i, kararında bencillikle suçlar :) ve yine cooper'ın istekleri doğrultusunda dr. mann'in yanına giderler. bildiğiniz üzere işler sarpa sarar. yanlarındaki üçüncü arkadaşları da ölür. kendilerini yirmi yıldan fazla bekleyen adamı kaybederler. daha sonra bu bilim insanının bir kez olsun ismi anılmaz. o, bildiğinden bir adım geri atmayan, sevdiği kadını bilimsellik maskesiyle kıskanan bir kahramandır.

meşhur kara delik sahnesinde de aynısını yapar. bu sefer terk ettiği kişi görev sırasında aşık olduğu brand'in ta kendisidir. "ikimiz kurtulamayız, sen git" deyip kendini kara deliğe bırakması işin tamamıyla şov kısmıdır. burada da yine istediğini yapmıştır. daha önce hiçbir canlıya nasip olmamış bir olayın evresindedir. kara deliğe girecek ve belki de içinde neler döndüğünü öğrenebilecektir. o an bunu yapmak ister ve yapar. o, yok edilmesi imkansız bencilliği ile kara deliğe bile girip çıkabilen bir kahramandır.

ve sıra o muazzam sahneye gelir. hani kızının yaşlı haliyle karşılaştığı sahne... bu arada, bu sahneden bahsetmeden geçemeyeceğim. bu sahne öyle bir sahnedir ki bundan önce yapılagelmiş hiçbir sanat eserinde böyle bir sahneye rastlayamazsınız. ne bir resimde, ne bir hikayede, ne bir masalda ya da şiirde, ne daha önce çekilmiş herhangi bir filmde... hiçbir yerde biz ölümlüler, bir baba ile ondan çok çok yaşlı evladının yan yana geldiği bir ana daha önce şahitlik etmedik. bu anlamda eşsiz bir sahnedir. 


işte bu muhteşem sahnede cooper; kızını görür, yanına gider, samimi bir şekilde ağlar. akan göz yaşları gerçektir; fakat kızı "onun (brand) yanına git" der ve cooper ayıp olmasın diye yaptığı itirazın ardından çok sevdiği kızını ikinci kez terk edip brand'a gider. bu arada zaten gidecektir; çünkü brand'i görmek istemektedir ve onu durdurabilecek evrende hiçbir güç yoktur. gerçekten yoktur. kara delikten çıkıp gelen birini bu evrende başka ne durdurabilir ki? kızı da bunu bilmektedir. "gitme baba, beni terk edip gittin zaten. ben ölene kadar kal bari yanımda" dese bile babasının gideceğini bildiğinden "onun yanına git" der haklı olarak. ve cooper, yine istediğinin peşinden gider. o, bu sefer de aşık olduğu kadını seçen uslanmaz bir kahramandır.

o, istediklerini yapmaya geldiği bu dünyada istediğini almaya ant içmiş, bencil; ama bir o kadar da özgür ruhlu bir kahramandır.