OYUN 24 Eylül 2025
2,8b OKUNMA     106 PAYLAŞIM

İnsanlık Tarihindeki En Eski İkinci Oyuncak: Yoyo

İnsanlığın en eski oyuncaklarından yoyo'nun milattan öncelere uzanan tarihi.

yoyo! ipli dönen dairecik. ne teknolojisi var, ne sihri. saf fizik. onu bu kadar meşhur ve müthiş yapan şey de bu yalınlık.

bu, iki disk ve ortasından geçen bir ipten oluşan oyuncak, insanlık tarihindeki en eski ikinci oyuncak olarak geçiyor. birincisi bebek. yani narsist homo sapiens koca evrende şaşırıp taklit edecek milyarlarca şey yokmuş gibi ilk iş kendi formunu taklit edip onunla oynamak istemiş, daha sonra "hemcins prototipi"nden sıkıldığı anda yoyoyu icat etmiş. kaldı ki zaten insanın kendiyle oynaması da biraz şey bi şeydir. sadece bu kadarı bile saygı duymak için yeterli.


bu basit oyuncağın kökeni milattan önce 500'lü yıllarda antik yunan'a, hatta daha da öncesinde çin'e kadar gidiyor. tabii o zamanlar elektrik yok, pil yok ve en kötüsü rgb led yok. imkanı olmayanlar pişmiş topraktan, metalden falan yapıyorlar; imkanı olanlar ise giriyorlar aliexpress'e, şak diye çin'den söylüyorlar. o dönemin yunan devletinde yurtdışı alışveriş limitinin 30 euro'ya düşmesi gibi kısıtlamalar falan yok. 

çocukluğu bu yuvarlak diskleri atıp tutmakla geçen kaslı ve küçük pipili yunan bebeleri ergenliğe girince, "ben artık büyüdüm, böyle şeylerle işim olmaz, delikanlıyı bozar" diyerek yoyolarını tanrılara adak olarak sunuyorlarmış.


yüzyıllar boyunca oradan oraya gezen bu alet, 1700'lerde fransa'da aristokratların elinde "l'emigrette" adıyla racon kesiyor. hatta rivayete göre giyotine giden bazı mahkumlar, son anlarında stres atmak için yoyolarını sallıyormuş. napolyon'un waterloo savaşı'na girmeden hemen önce yoyosuyla oynadığına dair de söylentiler var ama bu bilgi bana biraz sikko geldi. döneminin ve hatta tarihin en büyük komutanının savaş meydanında "walk the dog" yaptığını hiç sanmıyorum. yapsaydı netflix sırf buna özel "grande boucle" falan diye film yapardı çünkü. (bkz: grande armee)


asıl şamata ise 1920'lerde amerika'da kopuyor. filipinli bir otel çalışanı olan pedro flores, öğle aralarında bu aletle şov yaparken milletin ağzı açık kalıyor. peki elin filipinlisi nereden biliyor bu kadar iyi oynamasını? çünkü filipinler'de yaklaşık 400 yıl boyunca, oyuncak olan yoyoya çok benzeyen, ucuna taş bağlanmış 6 metrelik ipleri olan ve avcılık için kullanılan silah kullanıyorlar. zaten "yoyo" ismi de filipin dilinde "geri gel" anlamına geliyor. bu filipinli abi milletin ilgisini görünce kokuyu alıyor ve "şu american dream'i bi' de biz yaşayalım bakalım" diyerek küçük bi' atölye kuruyor. sana yedirirler mi oğlum uncle sam'in devletinde? hemen akabinde donald duncan adında bi' girişimci oyuncağın potansiyelini fark ediyor ve "filipinli bu zımbırtıyı anca kasabalıların eline verir, ben tüm ülkenin eline veririm" diye düşünüp şirketi satın almak istiyor. bizim filipinli yetenekli olmasına yetenekli ama işte nato kafa nato mermer. sıcak ve yeşil dolarları görünce, bostanlı'daki  tarla yerine iki küçük baş hayvanı tercih eden dedelerimiz gibi hemen kurduğu şirketi donald amcaya satıp soluğu megashow strip club'ta* alıyor. sihirli american dream gerçeğe dönüyor ve ortalığın anasını ağlatıyor. donald hemen gazetelerle anlaşıp yoyo yarışmaları düzenliyor ve satışları patlatıyor. o kadar ki, bir dönem "if it isn't a duncan, it isn't a yo-yo!" sloganıyla piyasayı domine ediyorlar.


işin en absürt kısmı ise bu basit oyuncağın alper gezeravcı'dan önce ve en azından faydalı bi' amaç uğruna uzaya çıkmış olması. nasa astronotları yerçekimsiz ortamda açısal momentumun nasıl çalıştığını gözlemlemek için uluslararası uzay istasyonu'na yoyo götürmüşler.


ezcümle, o basit alet aslında binlerce yıllık bir tarihin, avcılık aletinden aristokrat oyuncağına, oradan da nasa'nın bilimsel deneyine uzanan garip bi' serüvenin son halkası. iki disk bir ipten ibaret deyip geçmeyin, stres çarkından önce yoyo vardı.