BİLİM 13 Aralık 2017
43,6b OKUNMA     887 PAYLAŞIM

İnsanlara Özgür İradeye Sahip Olup Olmadıklarını Sorgulattıran Kuşkucu Libet Deneyi

Günlük hayat içinde özgür bir iradeye sahip olup olmadığımızı genelde düşünmeyiz bile. Libet deneyi, biraz duraksayıp bunu sorgulamamızı sağlıyor.
iStock


pek çok insanın özgür irade nosyonuna septik (kuşkucu) yaklaşmasına sebebiyet vermiş olan deneydir.

libet deneklerden kendi istekleriyle bir parmaklarını kaldırmalarını istemiş, deneklere bu isteğin gelmesini beklemelerini, ve tam o anda kaldırmalarını söylemiştir. bu özgür iradeyle ilgili en temel yaklaşım gibi görünüyordu.

deneklerin gözü önünde çok hızlı hareket eden bir saat vardı. deneklerden parmaklarını kaldırmak için "istek" duydukları zamanı söylemelerini talep etti. böylece ne zaman parmaklarını kaldırma isteği duydukları, ve parmaklarını ne zaman kaldırdıkları tam olarak bilinecekti. deneklerin başlarında da eeg başlık vardı, bu sayede deneklerin beyinlerindeki elektriksel aktiviteleri gözlemleme imkanına sahipti. 

Benjamin Libet

denekler, parmaklarını kaldırdılar ve bu kaldırma hareketinden çeyrek saniye önce buna istek duyduklarını belirttiler. bunu hızlı hareket eden saatlerde gösterdiler. şaşırtıcı olan ise; beyin aktivitelerinin bazen istekten 1,5 saniye önce artmaya başlıyor olmasıydı. 1,5 saniye, parmak kaldırmak gibi basit bir eyleme karar vermek için çok uzun bir zamandır. yani siz parmağınızı kaldırmak istemeden 1.5 saniye önce beyninizde farkında dahi olmadığın şeyler olup bitiyor, aktivite başladıktan 1.5 saniye sonra, "evet, ben bunu istedim." diyerek "farkındalık" düzeyinde bir karar veriyorsunuz veya bir karar verdiğini zannediyorsunuz, çeyrek saniye sonra da parmağını gerçekten kaldırıyorsunuz.

hâliyle, "beyniniz parmağınızı kaldıracağını sizden 1.5 saniye önce biliyordu." argümanı ortaya atıldı. bilincimiz, bilgi aşamasında beynimizin en son noktasıydı.

libet, deneyinin bu nahoş sonucuna şüphe ile yaklaştı. "belki veto edebiliyoruzdur." diyerek, kendi deneyinin özgür irade problemini çözümlemede yeterli olmaktan uzak olduğunu ifade etmekten çekinmedi.

deneyi "parmak kaldırmanın yeterince iyi bir örnek olmaması" yüzünden eleştirenler de oldu. (parmak kaldırmak insan için "önemli" bir karar olmadığından ötürü)
insanların "önemli" şeylere nasıl karar verdiğini ölçmek için daha kompleks deneylere ihtiyaç olduğunu ileri sürdüler.


özgür iradenin olmaması demek, bilinçli olarak yaptığımız eylemlerin aslında bilinçli olmaması demektir.

verdiğimiz kararların, vücudumuzun işleyişinden "bağımsız" olmadığı ise su götürmez bir gerçektir. (alınan uyku, yenilen yemek, hava durumu, stresli iş ortamı, çevresel faktörlerin vücudumuza etkisi vs.)

bugün nörobilimcilerin yaptıkları deneylerde, deneklere bu tür deneylerden sonra nasıl hissettikleri sorulduğunda, denekler, "düğmeye bassam mı? basmasam mı?" çelişkisini yaşadıklarını söylüyorlar. çünkü kendi beynimiz, bizi bazı şeylerin "rastgele" olabileceğine inandırmaya yatkın. basit bir düğmeye basma deneyinde deneklerin bu kadar tereddütlü hareket etmiş olmalarına sebebiyet vermiş olan savunma mekanizması budur. bundan ötürü, özgür iradeye yönelik çok daha sofistike deneylere ihtiyaç vardır.

Video olarak deneyi anlamak isterseniz