PSİKOLOJİ 8 Ekim 2020
33,9b OKUNMA     550 PAYLAŞIM

İnsanlar Neden Diğerlerinin Aptalca Bulduğu Fikirlere İnanabiliyor?

Nasıl oluyor da sokak röportajlarındaki o skandal ifadeler zikredilebiliyor? Bir insan, düşünce konusunda nasıl ileri uçlara varabiliyor? Bir bakalım.
iStock

birçok kere röportaj videolarında denk gelmişsinizdir. muhabir mikrofonu sokakta karşılaştığı herhangi birine uzatır ve sorar "sizce dolar neden yükseliyor?" ve sizi çileden çıkartacak olan o cevap çıkagelir. zaten beyniniz kılık-kıyafete bakarak gelecek olan cevap hakkında bir ön yargı oluşturmuştur bile. "insanlar öpüştüğü için". cevap ses dalgaları ile kulak kepçelerinize çarpıp beyninizdeki ilk sinapsa ulaşır ulaşmaz şak diye etiketi yapıştırırsınız "işte x partililerin alayı böyle zaten" diye. peki insanlar sizin aptalca bulduğunuz şeylere nasıl ve neden inanıyor diye hiç düşündünüz mü?

bir şeyin bilimsel bir gerçek mi yoksa sadece bir fikir mi olduğunu ayırt etmeye henüz çocukken başlarız

beynimiz; herhangi bir konuda bir şeye inanmak (bir sonuca varmak) için fikirleri yada gerçekleri önyargıların dahil olduğu bir dizi bilişsel sürece sokar. sonuç ise doğamız gereği inandığımız gerçeklere zıt düşmeyecek şekilde çarpıtılarak oluşturulur.

california üniversitesi'nde motivasyon, duygu ve sezgilerin yargılarımızı nasıl etkilediği üzerine çalışmalar yapan sosyal psikolog peter ditto'ya göre; insanlar düşünceli ve rasyonel olma yeteneğine sahiptir, ancak arzularımız, umutlarımız ve korkularımız inanmak istediğimiz şeyi destekliyorsa beynimiz o şeyi doğru kabul etme ihtimalimizi arttırmak için, terazinin ağır basmasını istediğimiz tarafı için ekstra argüman üretmeye başlar.

yani; inanç, arzu ve korku üçlüsünün muhakeme yeteneği üzerindeki etkisi üzerine yapılan araştırmaların çoğu insanların kabul etmesi beklenen gerçeklerin, inandıklarını tehdit etmeye başladığında muhakeme yeteneklerinin bozulduğunu göstermiştir.

bunun örneğini birisi ile politika tartışırken sıkça görebilirsiniz.


yaklaşık 20 yıl önce, o zamanlar doktora öğrencileri olan ditto ve david bir grup insan üzerinde test sonuçlarının istedikleri gibi çıkıp çıkmaması ile alakalı bir deney yaptılar. tüm katılımcılardan kan alıp pankreas kanseri risklerini ölçeceklerini söylediler. grubun yarısına sonuçlarının kötü çıktığını, diğer yarısına ise sonuçlarının temiz çıktığını söylediler ve herkesten bu testi ne kadar güvenilir bulduklarını 10 üzerinden oylamalarını istediler. sonucu temiz çıkanlar testi son derece güvenilir olarak oylarken, sonucu kötü çıkanlar testi güvenilmez olarak oyladılar.

bu araştırmanın sonucu kayıtlara şu şekilde geçti: insanlar; gerçekleri kişisel inançları, ahlaki değerleri ve kimlikleri ile çakıştığında daha farklı değerlendirirler. bunu konu sağlık (sigara kullanımı, şeker tüketimi) olduğunda dahi yapmaya devam ederler. siz istediğiniz kadar sigara paketlerinin üzerine sigara öldürür yazın. istediğiniz kadar şekerin zararlarını anlatın. yine de her zaman inanmak istemedikleri şeye inanmak için daha fazla bilgiye ihtiyaç duyarlar.

bu olayı sosyal medyada sıklıkla görebilirsiniz. çoğu insan sosyal medyada paylaşılan politik bir yazı gördüğünde eğer o fikri destekliyorsa hiç düşünmeden paylaş butonuna basıyor. eğer fikri desteklemiyorsa ya görmezden geliyor ya da inanmak için çok daha fazla bilgiye & veriye ihtiyaç duyuyor.

ditto ve eski öğrencisi brittany liu'nun yaptığı bir başka araştırma ise, insanların ahlaki inançları ve gerçeklerin değerlendirilmesi arasındaki bağlantıyı göstermiştir

örneğin, prezervatif eğitimine ahlaki açıdan karşı olan kişilerin, prezervatiflerin hamileliği ve cinsel yolla bulaşan hastalıkları önlemede etkili olduğuna inanma olasılıklarının daha düşük olduğu ortaya çıktı.

aynı şekilde parti başkanlarının da rakiplerinin sunduğu gerçekleri kasıtlı olarak görmezden geldiğini söyleyebiliriz.

2015 yılında psikoloji bilimleri derneği'nin yıllık değerlendirme toplantısında sunulan bir analizde, 12.000'den fazla katılımcının katıldığı 41 deneye göre kendisini sağcı veya solcu olarak ifade eden her iki taraf da aynı derecede partizan önyargılara sahip. yani sağcı da solcu da aynı şekilde inançları yüzünden gerçekliği kanıtlanmamış şeylere inanıyor.

yani kötü haber şu ki; (ben demiyorum, araştırmalar diyor) konu inandığınız şeyler olduğunda, siz de diğer herkes gibisiniz.

kaynak 1, kaynak 2