EDEBİYAT 26 Ağustos 2018
56,7b OKUNMA     722 PAYLAŞIM

İnsanın Kafasında Birçok Kapıyı Aralayan Kitap: 'Kumral Ada Mavi Tuna'dan Alıntılar

Buket Uzuner'in en güzel kitaplarından biri olan Kumral Ada Mavi Tuna'dan birbirinden güzel alıntılar.
Görsel: Melissa Maples


"sen hiç kimsenin olamayacağı kadar çok şeyimsin benim... yüreğimde sana ayrılan yer herkesinkinden büyük. yalnızca bir arkadaş, bir kan kardeş, bir sırdaş, bir çok yakın dost değil, bir büyük sevgisin sen... yanında sonsuz şımarabileceğim ve hala kaybetmekten kormayacağım tek kişi... yani biraz annem, biraz babam, hatta hiç görmediğim dedem, belki hiç doğmayacak oğlum... sonra daimi hayranım ve tabi dokunulmamış sevgilim... sen benim masumiyetimsin tuna... benim en yakınımsın! aslında belki öbür yarımsın? bütün bunlar ne demek anlıyor musun? hı?"

"biz insanlar çelişki dolu tuhaf yaratıklarız. baksana halimize, kendi inşa ettiğimiz hapishanelerde yaşıyoruz- adına ev, aile, akrabalar, töreler diyerek... sonra bu duvarların arasında boğulup çıldırıyor, ama yıkılmasın diye de uğruna hayatımızı siper ediyoruz..."

"yorgun gülümsedi. o zaman hüzün saçıldı her yana. üstüme bulaştı. elledim. kumral renkteydi."

"sanıyordum ki, ada'yla baş başa pastaneye gidince herkes benim onun sevgilisi olduğumu düşünecek, ben de kısacık da olsa bu mutluluğu yaşayacaktım. sanmak ile olmak arasındaki uçurumdan hep nefret ettim."

"şimdi artık biliyorum ki, bütün yaşantımız içinde ancak bir/kaç kişiye böyle bir hak tanırız. onu şımartır, yüz verir, alttan alır ve hatta ona teslim bile oluruz. o da bunu zaten taa en başından beri bilmektedir. eğer çok şanslı değilseniz, karşınızdaki şımarır, ipin ucunu kaçırır. bin pişman olur, incinir, düş kırıklarıyla yaralanır ve acı çekersiniz sonunda. bazen, çok ender de olsa şanslısınızdır ve bir mucize yaşarsınız. çünkü karşınıza dilinize akraba biri çıkmıştır. (tanrım, mucizeleri ne çok seviyoruz böyle!) o sırada kaç yaşında olduğunuzun kesinlikle önemi yoktur. (hayır yoktur!) ben şanslıydım."

"onu ilk gördüğümde yaşantımda çok önemli bir yer tutacağını anlamıştım ama henüz o, bunu bilmiyordu. anlamasın diye elimdeki taşa sakladım gözlerimi. bunu hissetmiş olmalı ki, o taşı bana armağan etti ve aslında gözlerimi bana geri verdi."

"ah mabel, hep güçlü olmak zorunda kalmamız ne yorucu..."

"zamanın eli değdi bize. ama o kadar güzel değdi ki, aynıyız aslında. her şeyi tersten okumanın zamanıdır belki. ayrılık şarkılarını bile. belki de beklenen gün gelmiştir, lalelerin beyaz açma vaktidir artık!"

"ağacın coğrafyasını kestirmek güç değildi de insanın kendi bedeninden koparıp attığı bir parçasını ancak kendisinin bulup geri getirmek istemesi gerektiğini artık öğrenecek kadar 'büyümüş'tüm."

Deniz Kabuklarıyla Başlayan Paranın Evrimi Neden Durdurulamaz?