BİLİM 21 Ocak 2021
13,7b OKUNMA     450 PAYLAŞIM

İnsan Türünün Genetik Özelliklerini İyileştirmeyi Amaçlayan Akım: Öjenik

Kökleri Platon'a kadar uzanan, dünya tarihinin tartışmalı konularından biri olan öjeniğin tarihi.

yunanca “iyi doğum” anlamına gelen öjenik; darwin’in kuzeni francis galton tarafından 1883 yılında ortaya atılmış, insanlığın genetik kalitesini yükseltmek için izlenmesi gereken yöntemleri içeren bir kavramdır. platon da aynı kavramı milattan önce 400’lü yıllarda ortaya atmış ve yapay seçilim yoluyla insanların kalitesinin yükselebileceğini iddia etmiştir. 1937 yılında frederick osborn, yazdığı bir makalede iyi olarak belirlenen özelliklere sahip insanların daha çok üremesi, kötü özelliklere sahip olan insanların daha az üremesi ya da kısırlaştırılarak üremelerinin önüne geçilmesi fikrini savunmuştur.

günümüzde insan seçimi yerini gen seçimine bırakarak “yeni öjenik” akımının ortaya çıkmasını sağladı. hastalığa neden olan genlerin temizlenerek embriyonun oluşturulması da bir çeşit öjenik olarak değerlendirilebilir.

ilk olarak plato yapay seçilimle üreyen insanların doğurduğu çocuklardan oluşan bir “koruyucu sınıf” fikrini savundu. 506 yılında toplanan hristiyan adge konsülü “aşağı seviyede” insanların doğmasına engel olmak için kuzenler arasında yapılan evlilikleri yasakladı. 19. yüzyılın ortalarında william goodell akıl hastalarının kısırlaştırılması gerektiğini savundu. bütün bu ilk öjenik denemelerini bir bilim olarak tanımlayan charles darwin’in kuzeni francis galton’dır. darwin’in ölümünden bir yıl sonra, 1883 yılında insanın iyi olarak adlandırılan tüm özelliklerinin doğuştan geldiğini, eğitim ve yaşayış koşullarının bir insanı iyi yapmaya yetmediğini düşünen galton kalıtımın en önemli konu olduğunu iddia ederek kendi yaptığı araştırmalara “öjenik” adını koydu.

galton’un çalışmaları öjenik konusunun birçok üniversitede branş olarak kabul edilmesine yol açtı ve kamuoyu tarafından destek görmesini sağladı. uluslararası öjenik konferansları 1912’de londra’da, 1921 ve 1932’de new york’ta düzenlendi. öjenik politikaları 20. yüzyılın başlarında amerika birleşik devletleri’nde uygulanmaya başlandı ve fransa, almanya, büyük britanya gibi ülkeler de abd’yi takip ettiler. öjenik anlayıştan yola çıkarak 1920li ve 1930lu yıllarda belçika, brezilya, kanada, japonya ve isveç’te akıl hastalarının kısırlaştırılmasına yönelik kurallar uygulandı.

nazizm’in iktidara gelip dünyayı savaşa sürüklemesinin ardından öjenik popülerliğini yitirmeye başladı. ernst rüdin nazi iktidarının ırk politikalarının doğruluğunu öjenik bilimiyle kanıtlamaya çalıştı. adolf hitler kavgam adlı kitabında amerika birleşik devletleri’nde uygulanan öjenik politikaların kendisi iktidara geldiğinde de uygulanacağından bahsetti ve çok ağır şekilde iktidara geldiğinde bu politikaları uyguladı. fakir, akıl hastası, kör, sağır, gelişim sorunu olan, hafifmeşrep kadınlar, eşcinseller, çingeneler ve yahudiler toplumdan ayrılmaya zorlandı, kısırlaştırıldı, ötenazi uygulanarak ve toplu katliamlarla öldürüldüler. ikinci dünya savaşı’nın bitmesiyle birlikte öjenik politikalar nazi almanya’sıyla özdeşleştirilerek insan haklarına aykırı bulunarak terk edildi.

günümüzde öjenik “sipariş üzerine bebek” üretme kavramıyla tekrar hayatımıza girdi. aileler istedikleri genetik özellikleri çocuklarına aktarmak, istemedikleri ya da kalp hastalığına, kansere yol açan genleri bebeğe aktarmamak gibi uygulamalara rağbet gösteriyor. günümüz bilim dünyasında etik olup olmadığı tartışılan bu uygulamalar 20. yüzyılın başında ve nazi almanya’sında uygulanan politikalarla eşdeğer tutulmamakla birlikte bir süre daha tartışılacak gibi görünüyor.