BİLİM 20 Ekim 2017
49,6b OKUNMA     944 PAYLAŞIM

İnsan Genetiğinin İyileştirilmesi Adı Altında Bilim Tarihinin Vahşet Dolu, Karanlık Yüzü: Öjenik

Öjenik, insan soyunun genetik yardımıyla iyileştirilmesini, insanın zayıflığı olarak kabul edilebilecek şeylerin düzeltilmesini amaçlayan bir toplumsal akım. Korkutucu katliamlara da sebebiyet vermiş bu korkunç akım, bilime damga vurmuş kavramlardan.
Öjeniğin mucidi Francis Galton


öjeni, yunancada iyi doğum anlamına gelen bir kelimeden türetilen terim. öjenistler, başarılı insanların çok çocuk sahibi olmasını önerirler fakat bu düşünceyi ortaya atan francis galton 1911'de öldüğünde hiç çocuğu yoktu.

ayrıca öjenik politikalar, abd'de özürlü insanların kısıraştırılmasına yol açmıştır. 1935 yılında, 35 eyalette yapılan uygulamalar sonucu sadece california'da yirmi bin gerizekalı insan kısırlaştırılmış.
(bkz: ooha)

vakti zamanında nazi almanyasında uygulanan, temerküz kamplarında sakatları ve engellileri de yok etme politikasına dayanak teşkil etmiş bir kavramdır. ama aslında mesele kapitalizmin devletine ayak bağı olan ve emek gücünden yararlanılamayan sakat ve engellilerin yarattığı ekonomik yükten kurtulmak adına, herşeyi kar zarar hesabına dayandıran burjuvazinin başvurduğu yöntemlerde nasıl da sınır tanımadığı noktasında karşı karşıya olduğumuz korkunçluktur. ırkçılık düşüncesinin birinci göbek kuzeni olan öjenik, ikinci emperyalist paylaşım savaşı'na doğru ve savaş sırasında ölen 5 milyon yahudi'nin, 350.000 çingene'nin yanına 100.000 bedensel engelliyi eklemiştir. üstelik bu bir "ötanazi programı" kapsamında özel kampanyalarla gerçekleştirilmiş, bu işin "insani" bir şey olduğunu göstermek için afişler bile bastırılmıştır.

nazi propaganda bakanı joseph goebbels gibi kimselerin çocukken geçirdikleri çocuk felci vb. hastalıklar nedeniyle sakat olmalarına rağmen öldürülmemelerinin arkasındaki sebep de temizlik kampanyasının, sonradan ortaya çıkan sakatlıklardan değil genetik bozukluklardan kaynaklanan sakatlıkları yok ederek insan soyunu iyileştirmek amacına dayandırılmış olması, yani insan soyunu mükemmelleştirmeyi hedefleyen öjeniğe dayandırılmasıdır. öjeniğin bu noktada kapitalizmin bir aracı haline gelmesindeki temel sebep ise, sakatların düzenli olarak üretmeyen ve yiyen kişiler olarak kapitalist devlete yük olduğu düşüncesidir.

Joseph Goebbels


aşağıdaki linkde yer alan afişte sakatların çektiği acıların yılda 60.000 reichs mark'a malolduğu ve bunlara ötanazi hakkının verilmesi gerektiği anlatılmaktadır. elbette burada bir ötanazi değil, sakat ve engellilerin istekleri dışında gaz odalarında katledilmesi söz konusudur.

https://upload.wikimedia.org/…hanasiepropaganda.jpg

öjenik düşüncesinin felsefi boyutuna bakacak olursak

öjenik aslInda felsefeye, nietzsche'den de üstün insan kavramından da çok önceleri adımını atmış bir uygulama. sparta devlet kontrollü öjeniği bildiğim kadarıyla ilk uygulayan önemli topluluk olmuşken, aynı zamanlarda plato da bunun felsefi savunusunu başlattı.

ütopya kelimesinin bugünkü anlamını thomas morea borçluyuz lakin tarihteki en ünlü ve etkin ütopya eseri, platonun da en ünlü diyaloğu olan devlettir . devlet'teki merkezi tema adalet olsa da, daha doğrusu devletin yazılma nedeni adaletin tanımlanması olsa da, adam toplum yaşamının hemen her açısına değinmiş, üreme de nasibini almış ve eserin geri kalanına güzel bir şekilde entegre olmuş. çünkü platonun devleti meritokrasidir, yönetimi o iş için yetiştirilmiş toplumun en yetenekli kesimi yürütür. toplumun potansiyelinin en üst noktasına da elbette sadece eğitimle ulaşılmaz, o eğitimin en iyi genlere uygulanmasıyla olur.

burada bir çelişki var aslında. 

eser boyunca meritokrasiyi ve eğitimde fırsat eşitliğini savunan platon, olabilecek en yüksek insan potansiyeline ulaşmak hayaliyle genetik ayrımcılığa göz yumuyor ve teoride olmasa da pratikte bir kast sistemine gidiyor.

neyse, ölmüş adamın arkasından konuşmayalım -ahaha, ulan ne kadar aptalca bir laftır bu da- öjeniğe dönelim. belki 2500 sene önce hastalık ustalık önemli şeylerdi ama artık fiziksel olarak üstün olmanın bir önemi yok, millet tekerlekli sandalyesinden kara delikleri hayal edip hesaplıyor. dolayısıyla sadece deha bazında uygulanabilir. örneğin başarılı bir müzisyen kendisi gibi başarılı bir sanatçıyla çocuk yapsın, nobel ödüllü fizikçiler birleşip voltranı oluştursun, araya bizim gibi ölümlüleri katmasınlar ki olabilecek en en en ennnn iyi insan ortaya çıkabilsin, toplumun üst kesimlerini bunlar doldursun.

halbuki dahiler plato'nun hayal ettiği gibi yönetici kastını oluşturacak donanıma sahip insanlar olmayabiliyorlar; dengesiz manyaklara hazine anahtarı mı teslim edeceğiz? 

Platon


onun yerine platonun dediği gibi yönetici kastı değil de bir yaratıcı kastı oluşturabilir olsa olsa, yani at yetiştirir gibi müzisyen, sporcu yetiştirirsin, bizim oğlan level 37 paladın oldu diye muhabbetini yaparsın sonra. işin bu kısmı nietzsche'ye daha yakın tabii. toplum dehalar için varolmalı, bir toplumun değeri ortalamasıyla değil en yüksek bireyiyle ölçülüyor. devlet kontrolü olmasa dahi zaten kendiliğinden böyle bir öjenik oluyor bir bakıma. günün 15 saatini ilime bilime ayıran bir insan, bir pop yıldızıyla evlenecek değil, yan laboratuvarda çalışan biriyle ilgilenecektir. ayrıca deha yaratmak için daha akıllıca bir yol beyin inceleme metodlarına yatırım yapmak ve ya biyolojik olarak ya da sentetik olarak o yapıları taklit etmeye çalışmak olmalı. böylece potansiyelinin en iyisiyle yetinmek yerine, potansiyelini arttırmış oluyoruz.

platonun fikrine dönelim, devletin yönetimi için öjenik düşüncesine yani. demek ki dehadan bahsetmeyeceğiz bu bağlamda, ama normal zekadan bahsedebiliriz, yani matematik zekası yüksek bireyleri everelim de ülkemizi embesiller yönetmesin fikrinden. burada biraz spekülasyon olacak tabii ama sanmıyorum ki bu tür bir "günlük zeka"nın biyolojik kökenlerinde öyle çok büyük bir varyasyon olsun. tabii ki 40 iq'lu birini eğiterek rasyonel düşünmesini sağlayamayabiliriz ama bunlar istisnai durumlar; esnek düşünebilmek ve öğrenme yollarını anlatmak üzerine kurulmuş bir eğitimden geçen ortalama zekadaki biriyle ortalama üstü zekadaki biri, toplumun üst kademelerindeki görevlerinde hemen hemen aynı derecede başarılı olacaklardır gibime geliyor.

hatta burada bence plato'nun bir öküzlüğü ortaya çıkıyor. zeka en yüksek kademede en çok gerekli olan bir şey değil, orada karar verme yetisi, rasyonel düşünce, teorik bilgi ve tecrübe gibi faktörler önemli. üst düzey yönetimde etkin olan bu faktörlerin hepsi de ortalama zekanın yeter koşul olduğu iyi bir eğitime bağlı şeyler, öjenik avantaj sağlamıyor. tam aksine pozisyon daha özelleştikçe, teknikleştikçe, hiyerarşide aşağılara indikçe doğuştan gelen bazı özellikler daha çok önem kazanabilir. 

tabii bunun da bir optimum noktası var, hiyerarşide en aşağılara inip, bir işçiden en zeki insan olmasını beklemek, yahut zamanında fırsat=eğitim eşitliği sunmakla bu şahsa karşı yükümlülüğünü yerine getirmiş olan plato devletinin, bu saatten sonra ona, geleceğin bir yöneticisine yapacağından daha çok yatırım yapmasını istemek tutarsızlık olur. demek ki platonun düzeninde beyaz yakalı işçiler veya teknokrat kesim öjenikten en çok yararlanacak kesim (daha doğrusu avantajı sağlayan toplum, birey toplum için var) fakat bu durumda dahi iyi bir eğitimin herkese yayılmasının etkisi görece çok daha büyük olacağından, öjenik biraz fazla meşakatlı bir girişim oluyor.