İngilizcede Civil Engineering Denirken Biz Aynı Şeye Neden İnşaat Mühendisliği Diyoruz?
civil kelimesi batı dillerinde çok sık geçmesine rağmen, anlamı bağlama göre oldukça değişir.
kısaca söyleyelim: civil, latincedeki civis (vatandaş) kelimesinden gelir. yani özünde devletin vatandaşa, toplum hayatına dair olan demektir. ama bu kökten türeyen anlamlar zamanla dallanıp budaklanmıştır. aşağıda açıklayayım...
civil war: iç savaş diye çeviriyoruz, doğru ama bir ülkenin yabancı düşmana karşı değil, vatandaş-vatandaş arasında savaşından kaynaklı bir söylemi.
civil guard: askeri olmayan güvenlik gücü (örneğin ispanya’daki guardia civil).
civil law, civil rights, civil order, civil duties, civil court, vb...
bir diğer anlamı da bizde de kullanılan şekli ile askeri olmayan, kamu hizmeti, vatandaşlık veya devlet idaresine ilişkin.
gelelim bizde inşaat mühendisi olarak çevrilen "civil engineer"e
rönesans öncesinde ve kısmen sonrasında yani 18.yy'a kadar; mimar, mühendis ve hatta inşaat ustası kavramları iç içeydi. bir katedralin, caminin, köprünün ya da surun planını çizen kişi hem teknik bilgiyi bilen (ölçü, malzeme, statik), hem estetikten anlayan (oran, orantı, süsleme), hem de uygulamayı yöneten (usta başı) tek bir kişiydi.
hidrolik, mekanik ve geometri bilgisi geliştikçe, yapı teknikleri artık sadece zanaat değil, matematik bilimini baz alan bir alan haline geldi: mimarlık; estetik, mekan, form insan kullanımı ve sanatsal süsleme vs... mühendislik; yapısal dayanıklılık, teknik çizim, çözüm, fizik, statik, malzeme bilgisi, vs...
bu ayrım özellikle fransa ve ingiltere merkezli olarak ayrımlaştı ve de kurumsallaştı.
o zaman ilk mimar ve yapı mühendisliği olarak ayrım yaşandı. mimarlar sivil ya da kamusal binaları, mühendisler ise askeri tedarik, ikmal hatları üzerine yapılar olan yol, köprü, kanal ve askeri lojistik ve savunma ağırlıklı yapılar olan baruthaneler, kuşatma makineleri, tahkimat, köprüler, depo ve sığınaklar, kale ve siperler vb... yapılara konusunda bölünmüşlerdi. 17. ve 18. yüzyıllarda mühendislik diye bir meslek dalı aslında tamamen askeriyeye aitti. yani "engineer" denince akla gelen kişi, topçu mevzisi kuran, surlar inşa eden, köprü yapan ve hatta patlatan askeri mühendisti. bu kişiler "military engineer" olarak da biliniyordu. yani mühendislik, savaş teknolojisiydi.
derken, barış dönemlerinde bu mühendislerin ellerindeki teknik bilgiye ihtiyaç duyulduğu anlaşıldı. yer ölçümü, malzeme bilgisi, geometri, hidrolik vs... askeri mühendisler hala daha tahkimat yapıları yaparken, kamusal ihtiyaçlar olan köprü, liman, yol ve kanal gibi alt-üst yapılar için de bu tek bilgi ihtiyacı hissedildi. işte o zaman, bu tür mühendislik faaliyetlerine yeni bir isim gerekti: askeri değil, "civil" (kamuya, vatandaşa yönelik) mühendislik.
1771’de, londra’da institution of civil engineers kuruldu, şimdiki bizde türkçe inşaat mühendisleri odası'nın temeli atılmış oldu.
zamanla vatandaşlara hizmet eden mühendislik manasında "civil engineer" de kelime yapısı korunsa da mevcutta "construction/structural engineer" manasına gelmeye başladı.
peki türkçe neden bu "sivil mühendislik" tabiri oturmadı?
bu da gayet basit bir şekilde şöyle özetlenebilir; esasında osmanlı'da da mimarlık ve mühendisliğin ayrımı aynı şekilde askeri ihtiyaç sebebiyle başladı:
1773: mühendishâne-i bahrî-i hümâyûn (deniz mühendisliği okulu)
1795: mühendishâne-i berrî-i hümâyûn (kara mühendisliği okulu)
bu iki kurum, batı’daki military engineering'in doğrudan karşılığıydı. yani osmanlı’da mühendis kavramı tıpkı batıdaki gibi tamamen askeri kökenliydi.
farkın oluşması ise sistemsel idi; sivil kelimesi, osmanlıca’da askeri olmayan memur sınıfı anlamında kullanılıyordu (sivil polis gibi). yani direkt teknik çağrışımı yoktu.
askeri olmayan bu mühendisler ise hendese-i mülkiye mektebi yani günümüz çevrili ile sivil mühendislik okulu okudular. ve ardından genelde bayındırlık bakanlığı'na denk gelen "nafia vekaleti" altında çalıştırıldı. bu bağlamda meslek alanı "bayındırlık" veya "inşaat" işleri olarak anılmaya başladı. haliyle bu somut olan alan yani "inşa/inşaat" kelimesi tercih ile dile yerleşmiş oldu.
erken cumhuriyet dönemimde de yüksek mühendislik mektebi içerisinde inşaat şubesi olarak yer aldı. 1940'lardan itibaren de bu itü’de hem de 1950’lerde açılan ankara’daki mühendislik fakültelerinde "inşaat mühendisliği" bölümleri resmen bu isim ile adlandırıldı.