SİYASET 15 Aralık 2022
22,5b OKUNMA     411 PAYLAŞIM

İmamoğlu Aleyhine Verilen Siyasi Yasak Kararı, Onu İleride Cumhurbaşkanı Yapabilir mi?

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 2019'da yaptığı bir konuşma üzerine İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu kendisine ahmak demişti. Bu lafları ona iade ettiğini söyleyen İmamoğlu ise bu sebeple açılan dava sonucu 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası aldı. Peki henüz kesinleşmeyen bu kararın varacağı nokta, onu daha da güçlendirecek mi?

imamoğlu'na ceza verilip siyasi yasak getirilmesi, yürürlükte olan türk ceza kanununu yazan ekipte yer alan iki duayen hukukçu izzet özgenç ve adem sözüer'in de imza attığı ve mahkemeye sunulan hukuki görüşte, ekrem imamoğlu'nun sözlerinin hakaret fiilini oluşturmadığı dile getirilmiş olmasına karşın alınmış bir karardır.

karar sonrası üst akıl'ın (kimse artık bu üst akıl!) devreye girdiği gibi yorumlar yapılıp komple teorileri havada uçuşmaktadır. bu yorumları her duyduğumda eski emniyet müdürü hanefi avcı'nın "keşke bahsedildiği şekilde ülkemizin gelecek 40-50 yılını planlayan zeki bir üst aklımız olsaydı, ancak tecrübelerime dayanarak söylemeliyim ki bence böyle bir üst aklımız yok" sözü gelir.

geçmişte verilmiş olan nice hukuki, siyasi kararın çok güncel çıkarlar uğruna günü kurtarmaya yönelik verildiğini bugünden baktığımızda görebiliyoruz

bu kararların belki de ilki adnan menderes'in idam kararıdır. dönemin askeri cuntası, başbakan olan menderes'i oluşturduğu mahkeme heyetince yargılatmış, bu yargılamada menderes'in özel hayatı dahi ifşa edilmiş, radyolarda ve gazetelerde bunların haberi yapılmıştı. cuntanın düşüncesi, bu yapıldığında halkın sağ muhafazakar politikacılara mesafeli kalacağı ve böylece bu grubun demokratik seçimlerde iktidara gelemeyeceği yönündeydi. yargılama sonucunda menderes idam edildi. sonuçta, cuntanın günübirlik beklentilerinin aksine cumhuriyet'in neredeyse tüm siyasi geleceğine etkisi tam tersi oldu. süleyman demirel, turgut özal ve recep tayyip erdoğan gibi sağ muhafazakar parti liderleri seçimle defalarca iktidara geldi.

yakın geçmişte yaşanan 28 şubat darbesinin, erdoğan'a verilen hapis cezasının da nasıl sonuçlar doğurduğunu gördük. tüm benzer olaylarda günü kurtarmaya yönelik hamlelerin yapıldığını, uzun vadeli gerçekçi planların bulunmadığını rahatlıkla düşünebiliriz.

daha da yakın geçmişe geldiğimizde; 2019 yılında yapılan yerel seçimlerde istanbul büyükşehir belediyesi seçimi sorunlu olduğu kararı verilerek tekrar ettirilmişti. hatırlarsanız bu karar sonrası nice üst akıl teorileri duymuştuk. oysa muhtemelen sebep gayet basitti, seçim tekrar edilirse seçmen belki tercihini değiştirir, değiştirmezse zaten kaybedilmiş olan bir seçim kaybedileceği için ekstra kaybedilmiş olan bir şey olmayacak düşüncesiydi. çok ufak da olsa belki kazanırız ihtimali üstüne bu yönde bir adım atıldığı gayet açıktı.


bugün verilen imamoğlu'na hapis ve siyasi yasak kararını da benzer şekilde okumak gerektiği kanısındayım

önümüzdeki yıl yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri için muhalif kanatta ismi geçen iki önemli kişiden biriydi imamoğlu. kavgacı yapısı, halktan her kesimle konuşabilmesi, merkez sağ politikadan gelmesi onu öne çıkaran özelliklerden birkaçı. üstelik iki kez yapılan istanbul seçimlerini kazanabilmişti.

güçlü siyasi figür olarak imamoğlu'nun 2023 seçimleri için olası adaylığının istenmemiş olma olasılığını yüksek görüyorum. bu verilen karar üzerine imamoğlu aldığı rüzgarla 6'lı masanın adayı yapıldığı takdirde devam eden yargı süreci onu kovalayacak. her ne kadar yerel mahkeme kararı sonrası istinaf ve yargıtay aşamalarının 2 yılı bulacağı değerlendirilse de farklı örneklerde bu sürenin 3-6 aya kadar indiğini görmüştük. imamoğlu, aday ilan edildiği takdirde nisan-mayıs gibi üst yargının kararı onaması halinde 6'lı masanın seçime çok kısa bir süre kala yeni adayı belirlemekle uğraşacağı ve bu süreçte kendi aralarında fikir ayrılıkları yaşanacağı bekleniyor olabilir. diğer taraftan 6'lı masa, imamoğlu'nun bu yargısal sorununu dikkate alarak kendisini aday göstermediği takdirde en önemli rakiplerden biri saf dışı bırakılmış olacaktır.

peki bu karar imamoğlu'nun çok daha popüler olduğu yakın geçmişte değil de niye görece popülerliğinin düştüğü bu dönemde alındı?

bunun cevabını davaya bakan ilk hakimin geçen yaz görev yerinin değişmesiyle birlikte okursak bulabiliriz.

bir yandan da kararla ilgili şu yorumları görmekteyim ; bu kararın çıkmasıyla imamoğlu'nun bu dönem olmasa bile ileriki yıllara damga vuracak siyasi aktör olmasını sağlayabilecek sonuçlar doğurduğu düşünülmemiş midir?

şöyle diyelim, evinizde bir depreme yakalandığınızda ilk düşündüğünüz şey canınızı korumak mı olur, yoksa o sırada 5 gün sonra iş yerinizde çözmeniz gereken soruna mı odaklanırsınız?

çok yakın, evet sadece 6 ay civarında bir süre kalmış olan bir seçimi kaybetmek mi istersiniz, yoksa o siyasi aktörün 5-6 yıl sonrasını mı düşünürsünüz?


yayınlanan anketlerin neredeyse hepsinde parlamento çoğunluğunun muhaliflere geçeceği, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde imamoğlu ve yavaş'ın bir adım önde olduğu görülmektedir. tekrarlanan istanbul seçimleriyle ilgili yukarıda yazdıklarıma dönelim. siz bu durumda olsanız, kaybetme ihtimalinizin yüksek göründüğü bir rakibinizin elenmesini istemez miydiniz? yaşamda da böyledir, kaybetme ihtimaliniz artıkça kısa vadede çözüm gibi görünen, ancak uzun vadede daha büyük sorunlar yaratabilecek riskte kararlar alırsınız.

bu sebeplerle, yaşanan olayların kısa zaman kalmış seçimlerle birlikte okunmasının daha gerçekçi olacağı düşüncesindeyim. cumhuriyet tarihimizde yaşanan olaylar, bunun ispatı niteliğindedir. diğer yandan tıpkı geçmişteki benzeri kararların orta-uzun vadede doğurduğu sonuçlar gibi bugünkü kararın da doğuracağı önemli sonuçlar olacaktır. ancak karar alıcıların bu orta-uzun vadede doğacak sonuçlardan çok, kısa vadedeki etkilerini düşünerek hareket ettiği kanısındayım.

orta-uzun vadede doğacak en önemli sonuç hiç şüphesiz ekrem imamoğlu'nun daha da güçlü bir siyasi aktör olacağıdır

onu yakın gelecekte chp'nin başında veya cumhurbaşkanlığında görme olasılığımız çok yüksektir. 2023 yılında yapılacak olan seçimlerde cezasının onanması nedeniyle yada 6'lı masanın bu riski düşünerek kendisini aday yapmaması halinde bir sonraki seçimde chp'nin genel başkanı olarak aday olacağını, kendisine en büyük siyasi desteği sağlayan kişi olarak da meral akşener'i göreceğini tahmin ediyorum.