UZAY 8 Temmuz 2025
3,2b OKUNMA     154 PAYLAŞIM

İlk Kıtalararası Füzeyi ve İlk Yapay Uyduyu Tasarlayan Sovyet Mühendis: Sergei Korolev

İlk yapay uyduyu ve kıtalararası füzeyi tasarlayan Sovyet mühendisi Sergei Korolev, uzay çağının kapılarını aralayan isimdi.

o olmasaydı, muhtemelen uzaya çıkma yarışında insanlık bu kadar ileri gidemezdi. sovyetler’in uzay programının kalbindeki beyin, bir anlamda “ilklerin mimarı” isimdi. sputnik’ten tutun da yuri gagarin’e, laika’dan n1 roketine kadar ne varsa arkasında korolev vardı.

sergei korolev 1907’de ukrayna’nın jitomir kentinde doğmuş. annesi öğretmen, babası ise edebiyatla ilgilenen ama ailesinden ayrı yaşayan bir adam. yani çok da huzurlu bir aile ortamı yok başlarda. küçüklüğünden beri gökyüzüne, uçaklara ve özellikle motorlara karşı inanılmaz bir ilgisi var. hani çocukken oyuncakları parçalayıp içini karıştıran tipler vardır ya, korolev de aynen öyleymiş. daha 17 yaşında planör tasarlamaya başlıyor. sonrasında kiev politeknik enstitüsü’ne gidiyor, ama esas yönünü bulması, havacılık öncülerinden andrei tupolev’in gözetiminde eğitim aldığı moskova’daki bauman teknik üniversitesi’nde oluyor. bu arada, korolev uçuş testlerine de katılıyor. sadece masa başında mühendis değil yani, sahaya inen, elleri gres yağına bulanmış bir havacı. uçak tasarımı derken roketlere olan ilgisi daha da artıyor ve 1930’larda sovyetler’de kurulan roket araştırma gruplarına katılıyor. günler böyle geçip giderken, 1938 yılında, stalin döneminin klasikleşmiş “sabotaj” suçlamalarından biriyle korolev tutuklanıyor. suç: asılsız. delil: yok. ama sistem böyle işliyor o dönemde. korolev, gözaltına alınıp önce bir hücreye, sonra da sibirya’daki korkunç magadan bölgesindeki kolıma çalışma kampına gönderiliyor. oradaki koşulları tarif etmek zor… açlık, soğuk, ağır işkenceler… korolev'in çenesi kırılıyor, dişleri dökülüyor, bir nevi ölümden dönüyor resmen.

o kadar zeki, o kadar değerli bir bilim insanı niye bu hale getiriliyor? çünkü o dönem sovyetler’de paranoyak bir ortam var. kimse kimseye güvenmiyor. korolev de o değirmenin taşında öğütülüyor. neyse ki yıllar sonra, roket uzmanı valentin glushko’nun ısrarlı mektupları ve stalin sonrası kısmi aklın başa gelmesi süreciyle korolev 1944’te serbest bırakılıyor. ama korolev o kadar hırpalanmış ki, kamp yıllarından sonra onu tanıyanlar bile zor tanıyor. serbest kaldıktan sonra, sovyetler’in almanya’dan ele geçirdiği v2 roket teknolojisi üzerinde çalışmaya başlıyor. abd’nin nasa’sı daha pek ortalarda yokken, sovyetler kendi süper silahlarını geliştirme derdine düşüyor ve bu işin başına korolev getiriliyor. ama resmî belgelerde adı pek geçmiyor. genellikle “baş tasarımcı” olarak anılıyor, her şey gizli kapaklı, yoksa hedef haline gelebilir. zaten soğuk savaş döneminde, stratejik projelerde çalışan bilim insanlarının kimlikleri genellikle gizlenirdi. sebebi, sovyet rejiminin genel gizlilik politikasıydı. korolev’in en büyük başarısı, sadece roket yapmak değil. o, işin stratejisini de yapıyor. diyor ki, “önce uydu gönderelim, sonra hayvan, en sonunda da insan!” ve bu plan tıkır tıkır işliyor:

* 1957’de sputnik-1 fırlatılıyor. ilk yapay uydu. bütün dünya şokta. amerika halkı “başımıza bomba mı atacaklar?” diye panik içinde.

* aynı yıl laika adlı köpek uzaya gönderiliyor. ilk canlı, uzayda.

* 1961’de yuri gagarin vostok-1 ile uzaya çıkan ilk insan oluyor. tarih yazılıyor.

bu başarıların arkasında hep korolev var ama hâlâ adı pek bilinmiyor. yani adeta görünmeyen bir kahraman gibi. zaten uzaya çıkacak ilk insan olarak yuri gagarin’in seçilmesinde de korolev’in etkisi büyük. onu bizzat izliyor, testlere girerken gözlemliyor. gagarin’in sakinliği, zekâsı ve mütevazı tavırları korolev’in çok hoşuna gidiyor. bir yandan da halka hitap edebilecek, sempatik biri arıyorlar ve bingo: gagarin seçiliyor! korolev, gagarin’i sadece bir kozmonot değil, bir emanet gibi görüyor. o kadar ki, gagarin’in ikinci kez uzaya gitmesine şiddetle karşı çıkıyor. “bu çocuk bizim simgemiz, başına bir şey gelirse bizim ve halkın tüm morali çöker” diyor. ama ne yazık ki korolev öldükten sonra gagarin tekrar bir eğitim uçuşuna çıkıyor ve 1968’de trajik bir kazada hayatını kaybediyor. belki korolev yaşasaydı buna asla izin vermezdi. günler geçip gidiyor, abd ay’a adam gönderme hazırlıklarına başlayınca sovyetler de boş durmuyor. korolev, n1 adında dev bir roket tasarlıyor. bu roketin amacı, ay’a kozmonot göndermek. ama ilginç bir şekilde korolev ölene kadar roket bir türlü fırlatılmıyor. planlar tamam ama sistemde eksikler var, testler yarım kalıyor. çünkü sovyet bürokrasisi çok ağır çalışıyor, ayrıca bütçe problemleri de var.

korolev 1966’da basit bir bağırsak ameliyatı sırasında doktor hatası sonucu hayatını kaybediyor. operasyon sırasında tümör tespit ediliyor ama çok geç kalınıyor. ameliyat esnasında kalbi duruyor, sonra bir daha çalışmıyor. ölüm sebebi kayıtlarda kalp krizi olarak geçse de, sovyetler'in paranoya derecesindeki gizlilik merakı ve geç kalınmış tıbbi müdahale onun sonunu getiriyor. korolev’in ölümünden sonra sovyet uzay programı yokuş aşağı gidiyor. n1 roketi defalarca deneniyor ama hepsi patlıyor. ay'a ilk insanı indirme yarışı, amerika’nın zaferiyle sonuçlanıyor. hâlbuki korolev yaşasaydı, belki sovyetler de ay’a insan indirecekti. korolev’in adı yıllarca sır gibi saklanıyor. 1980’lere kadar onun uzay programının beyni olduğu açıklanmıyor.

sadece bir mühendis ya da bilim insanı değil; aynı zamanda vizyoner bir liderdi.