İçinden Film Senaryosu Çıkabilecek Türkçe Şarkılar
(bkz: teoman - çoban yıldızı)
Yüzme bilmeden,
Daha deniz görmeden,
Hiç güneşte yanmadan..
Şimdi ölmek istemem bir kalbi sarmadan,
Aşkı tatmadan daha,
Onla sarhoş olmadan,
Hiç sevişmeden daha..
Şimdi ölmek istemem daha hiç gülmeden,
Çoban yıldızı...
Sen benle kal, çoban yıldızı
Hep benle kal..
Zamanın varsa
Ben hiç kimsem olmadan,
Tepeden tırnağa ona hiç sarılmadan,
Şimdi ölmek istemem kalbine dokunmadan,
Hadi al götür beni hala benimmişler gibi,
Evime yurduma..
Taze meyve tatları yağmurlarında,
Çoban yıldızı...
Sen benle kal, çoban yıldızı
Zamanın varsa, az daha
(bkz: kol düğmeleri)
barış manço'nun abisi savaş manço, bu şarkının hikayesini şöyle paylaşmıştır:
"barış kol düğmeleri şarkısını 1962'de nişanlandığı semra adlı çok cici bir kızılltopraklı genç kız için yazmıştı. barış 1963 yazı sonuna doğru okumak için belçika'ya gelince o nişan bozuldu ve barış yaşadığı hüznü o şarkıya döktü. kol düğmeleri de semra'nın armağanıydı."
Hatırlarım bugün gibi sessiz geçen son geceyi
Başın öne eğik bir suçlu gibi bana verdiğin hediyeyi
İki küçük kol düğmesi bütün bir aşk hikayesi
İki düğme iki ayrı kolda bizim gibi ayrı yolda
Akşam olunca sustururum herkesi her her şeyi
Gelir kol düğmelerimin birleşme saati
Usul usul çıkarır koyarım kutuya yan yana
Bitsin bu işkence kalsınlar bir arada
Heyhat sabah gün ışıldar yalnız gece buluşanlar
Yaşlı gözlerle ayrılırlar düğmeler gibi
Bizim gibi bizim gibi ayrılırlar bizim gibi ayrılırlar
(bkz: ali desidero)
arkadaşları ali derler hani oturur bizim kahvede
yakmış abayı bir dilbere nefaset birşey fidan boylu
bizim ali pişpirik oynar mfö dinler maç seyreder
dedim ki abayı yakmış kıza bundan haberi yok kızın ama
ali desidero aliii ali desidero
kız çok güzel latif şirin hem kitap kurdu hem bir ahu
venüs mü desem afrodit mi eli yüzü düzgün bir içim su
elbetteki feminist bir kız metafiziğe de inanmakta
bir kusuru var yalnız kızın biraz entel takılmakta
optimist hem de pesimist biraz idealizmi de savunmakta
ali desidero aliii ali desidero
teoride desen zehir gibi pratik dersen sallanmakta
bazen ben hümanistim diyor bazen rasyonalist oluyor
değişik bir psikoloji bir felsefe idiotloji
idiot, idiot idiotloji
bizim ali kahvede aynen kız oradan gelip geçerken
gözüne kestirip kafasına takıyor
bu benim diyor dokunanı yakarım
ne yapmalı ne etmeli bir oyunbazlık bir şeytanlık
kıza dalavere mi çevirmeli bu beraberlik nasıl olacak
ikisi de ayrı telden çalıyor
centilmence mi yaklaşmalı familyasıyla mı tanışmalı
bir bilene mi danışmalı
bu kız sanki bir buzdolabı
ali desidero aliii ali desidero
ali kahvede oturup duruyor kızın geçmesini bekliyor
hatun kişi görününce köşeden mfö başlıyor aynen kasetten
aliii ali desidero
matmazel mfö yü duyar duymaz bir an kendinden geçiyor
ha bayıldı bayılacak derken ali kızın elinden tutuyor
ali kıza bir klark çekiyor kahvedekiler ıNıNıN diyor
ali desidero ali aliii desidero
kız pardon diyor başım döndü mfö yakar gönlümü
rica ederim gelebilir her genç kızın başına
yardım edeyim size isterseniz
evinize götüreyim icabında
ay nasıl olur ben sizi hiç tanımıyorum ama
hem konu komşu ne der sonra merci giderim tek başıma
olur mu ne önemi var diyor oğlan
yürüyelim işte ne çıkar bundan
hem sizinle de tanışmış oluruz hem konuşuruz şurdan burdan
ne kibar çocuk dior kız içinden hem samimi hem vefalı yani
bir imtihan çekeyim şuna diyor serseri mi yoksa bir dahi mi
diyor felsefeyi sever misiniz ali diyor biz hep dönerciyiz
luther diyor kız machiavelli
şampiyon biziz diyor ali attığımız gollerden belli
ali desidero aliii ali desidero
kız anlıyor ki dünyalar ayrı aliye kibarca bir bye bye
ali diyor hay hay
gözü parlıyor aniden kızın şeytan tüyü var bu hınzırın
ali anlıyor ki doğru yolda hazırım diyor buluşmaya
kız diyor ki bu işler narin bugün olmaz ali belki yarıın
ali desidero aliii ali desidero
(bkz: cem karaca)
(bkz: tamirci çırağı)
Gönlüme bir ateş düştü yanar ha yanar yanar
Ümit gönlümün ekmeği umar ha umar umar
Elleri ak yumuk yumuk ojeli tırnakları
nerelere gizlesin şu avucun nasırları
Otomobili tamire geldi dun bizim tamirhaneye
Görür görmez vurularak başladım ben sevmeye
Ayağında uzun etek dalga dalga saçları
Ustam seslendi uzaktan oğlum al takımları
Bir romanda okumuştum buna benzer bir şeyi
Cildi parlak kağıt kaplı pahalı bir kitaptı
Ne olmuş nasıl olmuşsa aşık olmuştu genç kız
Yine böyle bir durumda tamirci çırağına
Ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları
Arkası puslu aynamda taradım saclarımı
Gelecekti bugün geri arabayı almaya
O romandaki hayali belki gercek yapmaya
Durdu zaman durdu dünya girdi içeri kapıdan
Öylece bakakaldım gözümü ayırmadan
Arabanın kapısını açtım açtım girsin içeri
Kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri
Çekti gitti arabayla egzozuna boğuldum
Gözümde tomurcuk yaşlar ağır ağır doğruldum
Ustam geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları
İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları
(bkz: en güzel hikayem)
kulaklarım patlıyor sessizliğinden,
yorgunluğundan ölüyorum.
sinekler yapışıyor vücuduma gitmiyorlar,
yayılıyor kanları vurduğumda!
denizi araladım geçtim bir aşktan
attım kum torbalarımı, döktüm yaprakları
ama sanki uzandın tenime hissettim
terim aktı parmak aralarından...
bazen, ne yaparsan yap olmuyor bazen!
bazen, ne yaparsan yap olmuyor bazen!
kanım hızlanıyor bazen damarlarımda,
kan çanakları aynada levham boynumda.
bir yapbozu tamamlarken bakıyorum büyük parçan eksik, kalbin olduğu.
bazen bir vücudu sarıyorum,
banıp parmağımı tadına bakıp
gözümü sevmeye karartıp yapamıyorum.
bazen, ne yaparsan yap olmuyor bazen!
bazen, ne yaparsan yap olmuyor bazen!
acı bir tat kalıyor ağzımda
bazen yutup unutup, bazen tükürüyorum
bazen ayılıp uyanıp bir nefesle yanımda adı yok sırtı var bana dönük, bükük.
soğuğa çeviriyorum suyu, ağlıyorum
bakıp içine ayılamayıp anlayamıyorum.
bazen, ne yaparsan yap olmuyor bazen!
bazen, ne yaparsan yap olmuyor bazen!
derimin altında başarılı ayrılık notları
yazılmış, çöpe atılmış intihar mektupları
vuruyorum sokaklara bedenimi hayallere
hayatımı yine omuzlarıma
acımı alsınlar diye sığınıp kurtaracak kadınlara, 15 dakikamı...
bazen, ne yaparsan yap olmuyor bazen!
bazen, ne yaparsan yap olmuyor bazen!
bitti!
zor oldu ama bitti
yapamadım benim başka bir kalbi
bedenin zayıftı, kalbin güçlüydü belki
haritası ama çok silikti
sert bir şeydi iliklerimde aşk
dayandım, ittim sığmadı, kanırmadı girmedi
ama sıktım pis kanı
akıttım yaramdan
iyileştirmeye yaladım geçmişti sanki
soktum neşteri göğsüme
inanmaya halim kalmadı diye
bitti!
zor oldu ama bitti!
bazen, ne yaparsan yap olmuyor bazen!
bazen, ne yaparsan yap olmuyor bazen!
korkma bilirim acıyı tedaviyi
imkansızlığın kekremsi tadını
dün insanlara baktım kendi kirli camımdan
terkedilmişler çoktan yaradan tarafından
ben kesilene kadar yüzdüm ama
görünmeyince karan bıraktım kendimi
battım bir taş gibi
yanmıştı, çizilmişti ama seyrettim ağlayarak sabredip
çok sevdiğim bir filmi
artık yalnız senin için üzülüyorum
bitti!
zor oldu ama bitti
benim de zaten hiç gücüm yok
yüzüm yok hiç umudum yok
ama bil ki farklı bir hayaldi
işkenceydi bazen bazen çok güzeldi
ama anlıyorum sesinden
kurtulmuşsun sen
nokta konmuş, bitmiş
en güzel hikayem!
cem karaca
(bkz: safinaz)
fiyatlar artıyordu kasımın ücreti sabit
fiyatlar artıyordu safinaz okuyordu
safinazın okuduğu kitaplar yazıyordu
bir doktorun işçiden şerefli olduğunu
........
yine erken kalkıyordu safinaz sabahları
her sabah geçerek o aynı sokakları
kendi gibi insanlarla doldurup fabrikaları
kendi gibilerine satıyorlardı yaptıkları malları
.......
baba evinden çıkıp gitmek kurtuluş mu kurtuluş mu?
düşündün mü bu yolun sonu düzlük mü ya yokuş mu?
varacağın en son nokta doğru mu yanlış mı?
nereye safinaz?
.......
ve üstad son sözlerinde herkesi selamlar:
söylesenize safinazlar bütün bunlar kurtuluş mu?
kurtuluş nerede
nerede safinaz
onbinlerce safinaz
kurtuluş nerede?
not: sözlerin hepsi çok değerlidir ama sadece bir iki kıtasını yazdım, bu bile yeterlidir)
Geçiyor önümden, sirenler içinde
Ah eller üstünde, çiçekler içinde
Dudağımda yarım bir sevdanın hüznü
Aslan gibi göğsü türküler içinde
Rastlardım avluda hep volta atarken
Cigara içerken yahut coblanırken
Kimseyle konuşmaz dal gibi titrerdi
Çocukça sevdiği çiçeği sularken
Diyarbakırlıymış adı Bahtiyar
Suçu saz çalmakmış öğrendiğim kadar
Geçiyor önümden gül yüzlü Bahtiyar
Yara aldığı yerde kalan sazı kadar
Beni tez saldılar o kaldı içeride
Çok sonra duydum ki Yozgat'ta sürgünde
Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler
Mavi gök yüzünü ona dar etmişler
Gazetede çıktı üç satır yazıyla
Uzamış sakalı çatlamış sazıyla
Birileri ona ölmedin diyor da
Ölüm ilanında hüzünle gülüyordu
Diyarbakırlıymış adı Bahtiyar
Suçu saz çalmakmış öğrendiğim kadar
Geçiyor önümden gül yüzlü Bahtiyar
Yara aldığı yerde kalan sazı kadar
(bkz: yavuz çetin) - (bkz: yaşamak istemem)
Bana öğretilen her şey
Bana önerilen her şey
Bana dayatılan yaşantı
İşe yaramaz bir çöplük
Yarattığınız sistemler
Kullandığınız yöntemler
Yaşamak istemem artık aranızda
Yaşamak istemem istemem istemem
Belki de terslik bende
Yapamadım bu düzende
Kaçacak delik arar oldum
Sürüngenler şehrinde
Eğitilmiş köpekler
Doymak bilmez maymunlar
Yaşamak istemem artık aranızda
Yaşamak istemem istemem istemem
Benden bir ruhsuz yaratmayı
Nasıl başardınız?
Benden bir hissiz yaratmayı
Nasıl başardınız?
Benden bir uyumsuz yaratmayı
Nasıl başardınız?
Benden sizden biri yaratmayı
Nasıl başardınız?
Yaşamak istemem artık aranızda
Yaşamak istemem istemem istemem