PSİKOLOJİ 9 Mayıs 2017
94,3b OKUNMA     1006 PAYLAŞIM

İçinde Bulunulan Ana, Yargısız Olarak Dikkat Kesilmeden Doğan Farkındalık Hali: Mindfulness

Modern dünyanın meditasyonu da denilen Mindfulness kavramına biraz daha yakından bakalım.
iStock.com


1970'lerde jon kabat zinn tarafından teoriye dökülen mindfulness temelli stres azaltma terapisinin temelini oluşturan, bilinçli farkındalık şeklinde türkçeleştirilmiş psikoloji konsepti.

kabat zinn massachussets medical school'da aldığı tıp eğitiminin yanında, budist öğretinin önemli isimlerinden thich nhat hanh'ın öğrencisiydi. bu teori, budist öğreti temelli bir psikoloji teorisidir.

mindfulness, kişinin dikkatini anda var olan içsel ve dışsal süreçlere odaklaması şeklinde tanımlanabilecek bir psikolojik kavramdır. bir saatiniz olduğunu düşünün, akrebi ve yelkovanı yok ve kadranda 'şimdi' yazıyor. işte mindfulness budur.

bilinç, akışı sırasında süreğen olarak anın dışına çıkar, geçmişe, geleceğe dair fikirler zihinde belirir. bu doğal bir süreçtir. bu fikirlerin zihni istila etmesi ve zihinde varlıklarını uzun süre sürdürmesi ise ruhsal dengeyi bozar, iyi hissetmeyi engeller.

mindfulness temelli terapilerin hedefi şu başlıklarda ele alınabilir:

- yargıda bulunmamak: bu düşünce/duygu iyi ya da kötüdür şeklindeki düşünme şeklini dönüştürmek.

- sabırlı olmak: hayatın akışına uyumlu yaşayabilmek.


- beginner's mind: yaşamdaki deneyimleri onlarla ilk kez karşılaşıyor gibi değerlendirebilmek.

- güven: kendimize, deneyimlerimize ve içsel bilgimize güvenmek.

- zorlayıcı olmamak: bir şeyi oldurmak için gayret sarf etmemek.

- kabul: akla geleni kovmamak, olduğu şekliyle kabul etmek.

- bırak gitsin tavrı: olumsuzu kabul eder ve yüzleşirsek, olumlular gibi gelir ve giderler.


görüldüğü üzere mindfulness temelli terapiler, hayatla akmak, onun getirdigi olumsuzlukların gelip geçici olduğunu görebilmek ve böylece onları uzaklaştırmak için özel bir çabaya girmemek, anda kalarak ve önceki deneyimlerin olumsuz duygusal yüklerinden arınmış yeni ve taze bir bakış açısıyla hayatın içinde var olmak gibi amaçlara sahiptir.

mindfulness'ın psikoterapiye getirdigi en önemli güzelliklerden biri iyi hissetmek üzerine yol almaya yardım etmesi. genellikle tedavi dediğimiz şey, olumsuz olani nötralize etmek üzerine kuruludur. kötü hisseden kişiyi bu kötü histen kurtarmaya gayret eder. oysa kötü hissetmemek, iyi hissetmekle aynı şey değil. mindfulness, anın içinde ve akışta olmaya, yani iyi hissetmeye yardımcı olur. olumsuz duyguların gelip geçiciliğini kişiye göstererek bunlara takılıp kalmayı engeller. hayatla ve duygularla çatışmayı azaltarak dinginlik sağlar.

bir yemeği yerken onu koklayarak, tadına vararak yemek, bir müzik dinlerken tüm bedeninizle, duyumsamalarınızla (sensation) onu dinlemek,  bir yere giderken etrafınıza, insanlara, olan bitene bakarak, görerek ve şeyleri fark ederek gitmek, herhangi bir olumlu/olumsuz deneyimi biliş (cognition), duygu (emotion) ve davranış (action) ile bütünsel olarak yaşamak...

üzüntü, hayalkırıklığı, şok olma gibi "istenmeyen" duygulardan kaçmak yerine, onu sonuna kadar yaşamayı içeren bir kavram... bir yaşantıyı rasyonalize etmeden, tüm savunmalarınızı bırakarak bir parçanız gibi kabul etmeniz.


bana hep şu sözleri hatırlatır: "more than machinery, we need humanity. more than cleverness, we need kindness and gentleness."

itiraf: ne zaman akıl edip de taktiklerini uygulasam, kendimle daha bir barışık, insanlara karşı daha anlayışlı olurum. çatışmalarımın yerini huzur alır. ama her an hatırlamak ne mümkün!