House of the Dragon'ın, İzledikten Sonra Pekiştirme Niyetine Okumalık 7. Bölüm İncelemesi
Uyarı: Spoiler içerir.
1. bölüm turnuva, 3. bölüm av partisi, 5. bölüm düğün derken 7. bölümdeki aile organizasyonumuz laena velaryon'un cenazesi oldu. tahminim 9. bölümde de viserys'in mevlütünde helva yiyeceğimiz yönünde. yapımcıların bu büyük olayları bütün karakterleri bir araya getirmek için kullanma konsepti, lojistik anlamda zor olan karakter iletişimi problemini bu sezon boyunca çok iyi çözdü. hatta, sezonun ilk çekilen sahnesi de, laena'nın cenazesiymiş ki, oyuncuların henüz birbirlerini tanımıyor olmaları, aile içinde var olan soğukluğa başka bir katman kazandırmış.
yapımcılar, dizi için yaptıkları world-building olayında, eski valyria aileleri olan targaryen ve velaryonların kültürünün farklı olduğunu göstermek için özel çaba sarfettiler ve bu bölümde de, hem laena'nın cenazesi, hem de rhaenyra-daemon evlilik töreni bu çabayı gördüğümüz sahneler oldu. kültürel farklılığın üzerine, özellikle daemon ve corlys gibi kendilerini normal westeros halklarının üzerinde gören karakterleri eklediğinizde, bu fay hattının ileride yaşanacak çatışmalara farklı bir boyut katacağını söyleyebiliriz. bu kültür çatışmasının bir benzeri, ana kitap serisinde daenerys, westeros'a peşinde r'hollr dini, unsullied ve dothraki ile gelmeye kalktığında yaşanacak. bu dizide de, hightowerların başını çektiği 'geleneksel westeros/andal değerleri' hanedanları, safları sıklaştırmak için bu kültürel farklılığı kullanacak gibi duruyor.
bölümün tonunu, cenaze konuşmasında bile siyaset yapmaktan çekinmeyen vaemond velaryon belirledi ve daemon da, vaemond'un yaptığı bu dallamalığı attığı kahkaha ile kendisinin yüzüne vurdu. vaemond'un, rhaenyra'nın çocuklarına laf söylemesinin ardında valyria kanının saflığına olan ilgilsinden daha çok ataerkil düzenin devamından beklediği bir şey olması yatıyor. eğer rhaenyra tahta çıkamaz da, tahtın sadece erkeklere geçtiği gelenek devam ettirilirse, vaemond'un da driftmark'ın lordu olma ihtimali doğmuş oluyor. o yüzden kendisinin bundan sonraki hareketlerini bu çıkar düzlemi üzerinde değerlendirmek lazım.
cenaze sonrası buluşmada, karakterler arasındaki etkileşimden onlarca detay çıkarmak mümkündü. yakaladığımız detaylardan ilk ve en önemli olanı, otto hightower'ın hand of the king pozisyonuna geri dönmüş olmasıydı. dizinin, bu atama kararını detaylı işlemeyerek viserys'e bir kıyak yaptığını düşünüyorum. otto'yu kovarken, onun sinsi planlarının farkında olduğunu ve ona asla güvenemeyeceğini söyleyen viserys'in, bu kararını değiştirmesi için alicent'in dırdırı yeterli olmuş anlaşılan. artık yaşlandığı ve tamamen trajik bir karaktere dönüştüğü için viserys'e kızamıyoruz ancak, onünde yakın gelecekte kraliçe olmasını istediği rhaenyra varken, otto'yu tekrar göreve getirmekle neyi başarmaya çalıştığını anlamış değilim. "aman karı dırdırı olmasın" diye aldığın kararlarla ülke yönetirsen, diyarı iç savaşa sokarsın tabi.
rhaenyra'nın, daemon ile konuşmanın fırsatını aradığı ve diğer karakterlerin bakışları yüzünden bunu bir türlü başaramadığını gördük. rhaenyra'nın çocuklarıyla olan diyaloğunun ne kadar doğal bir iletişim olduğu tekrar sahneye geldi ki, bu sırada alicent'in onları 'bitch-face' ile izliyor olması tesadüf değildi. alicent'in katman katman olan psikolojik sorunlarına, bir de rhaenyra'nın iyi bir anne olmasını kıskanması eklendi. harwyn strong'un ölümünden dolayı oldukça üzüntülü olan lucerys'in, buna rağmen kuzenlerine sempati ile yaklaşması ve baela'nın da onun elini tutması rhaenyra ve daemon'un çocuklarının yakınlığı için ilk ipucuydu ki zaten daha sonra aemond kavgasında da birbirilerini korurlarken izledik.
alicent'in çocukları cephesinde değişen bir şey yoktu. "meşru kral" aegon, şarap içip hizmetçilere pandik atarken, yeşillerin sempatik tek üyesi helaena da yine bize kehanet vermeye devam etti. "hand turns loom; spool of green, spool of black; dragons of flesh weaving dragons of thread" kehaneti, geçen bölümkü gibi spesifik olmamakla beraber, yeşil ve siyah ipten örülmüş ejderhaların, yani savaş bayraklarının hazırlandığını haber veriyordu. geçen bölüm 'bullying' kurbanı olarak işlenmeye başlanan aemond, bu bölümde de vhagar sahnesine kadar yeşillerin mantıklı üyesi rolünü oynamaya devam etti. hatta bir noktada lucerys'e gidip başsağlığı dileceyecek gibi oldu ancak büyük ihtimal çevresindekilerin bakışlarından çekinip yapamadı.
balkondaki muhabbetlerin en trajiği, viserys ve daemon arasında yaşandı. bütün davet gözleriyle daemon'ı arayan viserys, en sonunda dayanamayıp kardeşinin yanına gitti. iyi niyetli de olsa, sakar bir diyalog kurmaya çalıştı ve daemon'ı saraya davet etti. savaşa girip çıkarken, ilk karısını taşla öldürürken, ikinci karısı doğum yaparken ve kendisini ejderha ateşine atarken hiç duygusal tepki vermeyen bir karakter olarak izlediğimiz daemon'ın, viserys'ten "bir şeye ihtiyacın var mı" lafını duymasıyla kontrolünü kaybetmiş olması, iki kardeş arasındaki ilişki dinamiğini mükemmel gösteren bir detaydı. daemon ile nasıl konuşulması gerektiğini daha sonra ona "sana ihtiyacım var" diyen rhaenyra'dan öğrendik.
sülalenin power-couple'ı corlys-rhaenys cephesinde de ilk defa ilişkide yaşanan problemleri gördük. corlys, kızının ölümünden sonra iktidara yakın kalma stratejisinden vazgeçmeyeceğini, rhaenyra'nın çocuklarının babasının kim olduğunun pek bir önemi olmadığını savunarak gösterdi. "tarih isim yazar" diyerek, çocukların soyadının velaryon olmasının kendisi için yeterli olduğunu söyledi ki, her ne kadar bunu iyi kalpliğinden yapmasa da, en azından çocuklara sahip çıkacağını gösterdi. buna karşılık, rhaenys'te garip bir "bunlar piç" takıntısı vardı. rhaenys, kendi oğlunun çocuk yapma konusundanki sorumluluğunu itinayla görmezden gelerek bütün olaydan rhaenyra'yı sorumlu tutar bir kafadaydı. rhaenys'in anlamadığı şey, eğer rhaenyra'nın çocuklarının piç olduğu kabul edilirse ve taht aegon'a geçerse, bunun ataerkil düzenin westeros üzerinde bir kez daha kabulu anlamına gelecek olmasıydı. kendisi daha once kadın olduğu için tahta çıkamayan rhaenys'in bunu dert etmemesi garipti ancak daha da garip olanı, laenor'un çocukları piç olduğu takdirde driftmark'ın kalan tek erkek varisinin vaemond olacak olması ihtimalini rhaenys'in umursamıyor olmasıydı. eğer driftmark'ı baela ve rhaena'ya bırakmak istiyorsa coryls ve rhaenys'in her halükarda rhaenyra'yı desteklemesi gerekiyor.
ebeveynlerin afra tafrası süredursun, yeşillerin asi oğlan aemond, erjderhasız kalmaya daha fazla dayanamayarak alemlerin en büyük ejderhası vhagar'ı kontrol etme denemesine kalkışıyor. bu ejderhayı kontrol etme işinin mekanikleri george martin tarafından açıklanmasa da, sürücünün ejderhayı seçtiği kadar, ejderhanın da sürücüyü seçtiğini unutmamak lazım. yani, aemond'ın yaptığı iş basit bir 'ejderha çalma' olayından daha çok, ölümü göze alarak vhagar'a hükmetme denemesi olarak yorumlanmalı. aemond'un bu denemeyi, laena'nın cenazesinin akşamına yapmasının bir saygısızlık olup olmadığını tartışabiliriz ancak rhaena'nın öne sürdüğü "vhagar benim annemindi, ilk tur bendeydi" argümanının pek geçerliliği yok.
aemond açısından daha ilginç olan, vhagar ile yaptığı 5 dakikalık uçuş sonrası, elamanın yere neredeyse bambaşka bir insan olarak inmesiydi. dizi bu dönüşümü daha dramatik yapmak için son 2 bölümde, aemond'ın bullying maduru olduğunu da bize göstermişti ve maalesef aemond'un bu tecrübesinden çıkardığı ders "bullying kötüdür" yerine "bullying, güç sendeyse iyidir" olmuş. nitekim, yere indikten sonra daha azından çıkan ilk cümle "sizi yakarım" oluyor. bu noktada, çocukların kavgasının detaylarına girip kimin ne kadar haklı olduğunu bakmanın pek bir anlamı yok, çünkü burada önemli olan, bu çocukların birbirlerine hissettikleri düşmanlığın tek sebebinin ebevynlerinin bitmek tükenmek bilmeyen manipülasyonu olduğudur. çocukların kavgasında da, piç lafını duyan jace'in aemond'a saldırması ve aemond'ın ona tekme atması gibi, daha önceki harwyn strong - criston cole kavgasının izlerini görmek mümkün. burda başka bir önemli detay, daemon-rhaenyra'nın çocuklarının birbirlerine destek olması ve onların karşısında aemond'ın tek başına kalmasıydı.
kavganın aftermath sahnesi, robert baratheon'un kavga eden arya-joffrey ikilisini dinlediği sahnenin bir paraleliydi. aynı robert gibi, viserys de harlayıp gürledikten sonra, dişe dokunur hiç bir disiplin icraatında bulunamadı. viserys açısından çarpıcı olan, alicent'ten olan çocuklarına hiç bir yakınlığının olmadığının gösterilmesiydi. aemond'un gözü kör olmasına rağmen, viserys'in tek dert ettiği konu 'piç' lafının kaynağının kim olduğuydu. aynı robert gibi, viserys'in de derdi ortadaki problemi çözmekten daha çok konunun üstünü örtüp yok olmasını sağlamak. zaten o kadar bağırış çağırıştan sonra önerdiği çözüm önerisi de "hadi öpüşüp barışın" oldu. ne piç lafını kullananlar ceza aldı, ne de viserys'in oğlunun gözünün kör olmasının kimseye bir sonucu oldu.
viserys'in aksiyonsuzluğu, alicent hightower'ın 30 yıllık sabrını nihayet taşırdı ve kendisini ilk defa kontrolü tamamen kaybetmiş bir şekilde izlemiş olduk. otto hightower'ın 30 yıllık çalışması sayesinde, alicent tam anlamıyla psikolojik bir saatli bombaya dönüşmüş durumda. babasının yaptığı psikolojik şiddet/manipulasyonun üzerine, alicent'in rhaenyra'ya olan kişisel kıskançlıkları da eklenince ortaya tehlikeli bir kokteyl çıkıyor. alicent, kendisinin hayatı boyunca uymak zorunda kaldığı kurallara uymayan, istediğiyle evlenip, istediğinden çocuk yapan rhaenyra'ya zaten kıskançlık ve öfke duyuyordu ve alicent'in çocuklarını sevememesinin doğurduğu 'benden daha iyi anne oldu' kıskançlığı da her şeyin üzerine tüy dikti. 30 yılın bastırılmışlığının patlaması, alicent için ağır oldu.
olay sonrası alicent, kendinden utanmış ve üzgün bir haldeyken otto hightower'ın olaydan gayet memnun olduğunu gördük. alicent - rhaenyra ilişkisinin nihayet geri dönülemez şekilde bozulması, otto'yu bayağı keyiflendirdi çünkü 10 küsür senedir alicent'e, rhaenyra'nın onun düşmanı olduğu gaslightingi yapıyordu. nihayet, kehanet kendini gerçekleştirdi ve alicent, istese de istemese de, rhaenyra ile köprüleri atmış oldu. otto'nun, aynı sahnede vhagar'ın öneminden bahsetmesi de tesadüf değil çünkü kafasındaki tek hesap iç savaşın taraflarının nasıl şekillendiği konusu. aemond'un en güçlü ejderhayı yeşillere getirmesi, savaşa ejderha sayısında 7-2 yerine 6-3 geride başlamaları anlamına geliyor ve otto da aynı gün hem alicent'i, hem de vhagar'ı geri dönülmez şekilde kendi saflarına eklemiş olmanın sevincini yaşıyor.
yapımcılar bölüm sonunda, kitap okuyucularını da şaşırtan bir twist hazırlamışlar ve laenor'u öldürmek yerine essos'a doğru yollama kararı almışlar. dance of dragons döneminin bitmek bilmeyen ölüm ve vahşetini izlerken arada sırada seyirciye iyi haber vermek istemelerini normal karşılıyorum. daha geçen bölüm 3 önemli karakteri öldürdüler ve kitap okuyucusu olmayan seyircinin, her bölüm sevdikleri karakterleri kaybetmelerinin iyi bir televizyonculuk olmayacağının farkındalar. laenor'u alakasız bir şekilde geri getirmedikten sonra benim bu değişikliğe bir itirazım olmaz. laenor'un ejderhası seasmoke'a ne olacağı sorusunu da şimdilik bir kenara koyuyorum. kitapta, terk edilen ejderhanın başka sürücü kabul edip etmeyeceğinin bir açıklaması yok ama dizi bunu 'etti' şeklinde işlerde çok büyük bir problem olmaz. kitapda da 'edemez' yazılmıyor zaten.
laenor'un aradan çıkması, dizinin hayranlarının uzun süredir beklediği daemon-rhaenyra evliliğinin de önünü açtı. bu bölümde, bu ikili arasındaki konuşmalar ve sevişme sahnesi, aynı ikilinin gençliklerindeki sahnelerdeki şehvet, heyecan ve görkemden uzaktı. bunun bilinçli yapılan bir tercih olduğuna emin gibiyim çünkü daemon ve rhaenyra hayatlarında bambaşka bir yerdeler. her ikisi de çocuk büyütüp eşlerini kaybettiler ve tamamen şehvet temelli olan eski dinamikleri bu noktada mantık/strateji temeline evrildi. rhaenyra, yeşillere karşı ordusuna bir general aldığını düşünüyor ancak ben kendisiyle bu konuda pek hemfikir değilim. rhaenyra, gerçekten savaşa hazırlanıyorsa yapması gereken evlilik, baratheon, lannister, tully gibi diyarın güçlü ailelerinden birisiyle olmalıydı. daemon, her ne kadar ejderhası olan güçlü bir savaşçı olsa da, zaten her halükarda rhaenyra'nın yanında yer alacaktı. şu anki haliyle yaratılan yeni power couple, diyarı peşinden sürüklemekten daha çok korkutacağa benziyor. evlilik töreninin, satanist ayine benzeyen valyria kültürü öğeleriyle dolu olması da, daha en başta bahsettiğim kültür fay hatlarının daha da belirgenleşeceğinin ipucunu veriyor. rhanyra'nın bu hamlesinin ilerki günlerde siyahlara ne getirip ne götüreceğini hep beraber göreceğiz.