Hitler'in Çoğu Fotoğrafında Yanında Gözüken İkinci Adam, Hermann Göring Kimdir?
hermann göring... hayatını zengin olunca yapılacak ufak şımarıklıklar tadında yaşamış, aşkını da işini de satranç oynarcasına inşa etmiş, hitler'den sonraki ikinci adam ve tarihin en büyük makyevelist şahsiyetlerinden biri.
göring'in burada anlatacağım hikâyesi onun savaştaki rolünden çok, onu bu role götüren makyevelist bakış açısıyla ilgili olacak.
onun hikâyesi de aslında birçok insandan farklı değildir.
babası heinrich göring'i çoğu kimse bilmese de kendisi almanya'nın güney afrika sömürge valilerindendir. heinrich güçlü bir adamdır ama bir soylu değildir. soylu olmadıklarını soyadlarının başına gelen "von" eki olmamasından anlarız. bunu söylüyorum, çünkü oğlu göring kendini soylu olarak pazarlamayı severmiş ve hatta hitler bile bazen kendisiyle "saray özentisi" diye dalga geçermiş. belki de birazdan söz edeceğimiz ilk karısı nedeniyle böyle konuşmuştur.
hermann wilhelm göring; o dönem yaşayan çoğu alman gibi asker olmayı istemiştir ve o dönem çoğu gencin kıskanacağı işleri başarmıştır.
ilk 1914 yılında bavyera'da piyade olan göring, ardından pilotluk eğitimi alıyor ve kısa sürede pilot oluyor. 1917'de yeteneği sayesinde kızıl baron'un filosuna katılıyor ve 1918'de kızıl baron manfred von richthofen öldürüldükten sonra bir başka üst düzey gruba geçiş yapıyor. adı da uçan sirk. o dönem 22 düşman uçağını düşürüyor ve pour le merite madalyası ile ödüllendiriliyor.
yetenekli bir adam bu konuda, kesinlikle hayat boyunca zeka anlamında hiçbir sıkıntısı yok ama aynı zamanda da çapkın ve etik nedir bilmeyen bir adam, ki bu onun hayata bakış açısını anlamak için çok önemlidir.
savaş sırasında isveç'e giden göring, aristokrat fock ailesi'nin, evli ve bir oğlu olan carin adlı kızına aşık oluyor. tanışmalarına ise kardeşi mary von rosen'un kocası eric von rosen vesile oluyor. carin, göring ile tanıştığında onun asil ve güçlü pilot imajından etkileniyor ve bu stockholm sosyetesi içinde büyük bir mevzuya dönüyor; anlayacağınız ilişkileri pek de gizli değilmiş...
bunlar bir tarafta olurken, göring'in yolu hitler'le 1922'de kesişiyor. savaştan dört yıl sonra nsdap'ın (nasyonel sosyalist işçi alman partisi) parti programı, söylemleri ilgisini çekiyor ve partiye katılmaya karar veriyor. orada adolf hitler ile tanışıyor. hitler'i her ne kadar ciddiye almasa da, hitler'in kullanışlı olacağını düşünüyor ve de ileride birlikte çalışacağı bazı adamları tanıyor: ernst röhm, rudolf hess ve erich von ludendorff. göring; zekası ve doğal liderlik yeteneğiyle, asker kimliğiyle partinin kısa süre içerisinde demirbaşlarından oluyor ve bu çoğu kimseyi rahatsız etmiyor.
birahane darbesine katılan her adam gibi, o da savaşın kaybedilmesine ve almanya'nın teslim olmasına çok sinirli ve de bunu vatan hainliği ile eşdeğer tutuyor. bu gençlerin kendi içinde haklı nedenleri var; çünkü versay anlaşması almanya'nın kanatlarını kıran, almanya'yı bir sömürge devlet hâline getiren bir sözleşme. kaderin cilvesine bakın ki, bu çılgın adamlar yanlış yöntemlerle ülkelerini yeniden ve versay'dan da kötü bir durumun içine sokuyorlar...
hess dışında hepsi asker ve hepsi de öfkeli. hess kendi çapında alengirli, sihirli büyülü işlere inanan ve tahminen hitler'i garip örgütlerle tanıştıran biri. kendisi kariyer manyağı birisi değildir, fakat yanında olan herkes bir kariyer manyağıdır.
(bkz: rudolf hess/#107784076)
bu ekip 1924'teki birahane darbesinin ilhamını benito mussolini'nin yürüyüş düzenleyip hükümeti düşürmesinden alıyorlar ama orası italya değil. buz gibi bir askeri kültürün, disiplinin olduğu bir yer almanya ve bunun farkına tekme tokat dayak yiyerek varıyorlar.
amavelakin göring diğerlerinin aksine oradan kaçmayı başarıyor. darbe sırasında bacağından ve kasığından ağır yaralar alan göring, o dönemde hayatının seyrini değiştirecek ve gelecekte alman hava kuvvetlerini mahvedecek bir bağımlılığa saplanıyor. adı da morfin.
bu bağımlılığı zaman içerisinde azalsa da türevlerini kullanmaya ediyor ve bu 1945'e dek sürüyor ve de iş işten geçmiş oluyor...
...
1924'te yani darbeden sonra avusturya'ya, oradan da isveç'e kaçan göring, fock ailesinin evine gidiyor. carin'in ailesi olan fock ailesi bir aristokrat ve her aristokrat aile gibi eksantrik bir aile. göring'i evine alıyorlar ve o sıralarda morfin bağımlılığı göring'e sanrılar gördürüyor, öfke krizlerine sokuyor.
o dönem akıl hastanesine yatıyor bu nedenle göring ve carin hep yanında oluyor. daha sonrasında carin ise; aşkı uğruna hem aristokrat kimliğini hem de kantzow ailesinin sporcu oğlu olan kocası nils von kantzow'u ve hatta 8 yaşındaki oğlu thomas von kantzow'u bırakıp göring ile birlikte olmaya karar veriyor ve çift 1922'de evleniyor ve de carin artık "carin von kantzow" değil, carin göring oluyor..
1924 ve 1927 arasında genelde isveç'te kalan çift, bazen isveç dışında da başka ülkelere gidiyorlar ama daha çok güvenli liman hep isveç oluyor ve genelde de fock ailesinin evinde, akrabalarında ya da carin'in kız kardeşi mary'de kalıyorlar. fock ailesi göring'i tehlikeli ve aşağılık biri olarak görmesine karşın nedense evden de uzaklaştırmıyorlar (?)
hikâyenin bu kısmının önemli olduğunu düşünüyorum, çünkü göring'in hayatının kırılma noktası bu yıllar; eğer, carin onu sevmeseydi ve istemeseydi, göring belki de hiçbir zaman kendini toparlayamayacaktı..
...
göring ilginç ve tutkulu bir aşk yaşarken, hitler de 1924 yılının sonlarında serbest bırakılıyor ve 1925 yılında partiyi yeniden kuruyor. bu kez yasal şekilde demokrasinin zaaflarını kullanarak başlayacağı politik kariyere akıllıca hamleler planlayarak yola çıkıyor.
naziler için 1925 ve 1926 yılları kritik öneme sahip. parti için bayrağı, simgeyi ve birlikleri o dönem tasarlayan hitler; zaman içinde alman burjuvazisini de arkasına almayı başarıyor.
parti içinde rakipleri olan hitler'in, mutlak lider olması da bu dönemde oluyor..
yıl 1927'ye geldiğinde kızıl baron'un ve uçan sirk'in büyük savaş pilotu göring de hitler'in partiyi toparlayıp işleri yoluna koyduğu anda almanya'ya geri dönüyor.
1927 ve 1931 arasını göring, seçimlerle ve de parti içi hesaplaşmalarla geçiriyor. partinin en güçlü ve en simge isimlerinden biri hâline gelen göring, propaganda ve konuşmalarda sık sık yer alıyor ve de 1928'de alman meclisinde nsdap'ın 12 koltuk kaptığı seçimden bir koltuk kaparak parti içindeki konumunu herkese gösteriyor.
carin ise, nazi döneminin ikonik kadınlarından oluyor bu dönemde, joseph goebbels tarafından örnek alman kadını olarak propaganda edilip öne çıkarılıyor. zaten carin; hitler tarafından olsun, parti tarafından olsun çok sevilen, simge biri ama kocasını ve oğlunu bir adam için bırakan bir kadını halk'a pazarlamak zor olsa da goebbels bunu başarıyor ve ilerisi için daha da tehlikeli olacağını herkese göstermiş oluyordu.
her şey iyi hoş giderken, carin bir gün yataklara düşüyor ve göring de bu dönemde isveç'e gidiyor ve yanından ayrılmıyor. 1931'de carin kalp yetmezliği nedeniyle ölüyor ve karısının bu ani ölümü ise göring'i ağır bir bunalıma sokuyor. carin'in isveç'te ölmesi nedeniyle cenazesi isveç'te ailesinin gözetiminde bir kiliseye defnediliyor.
göring, uzun bir bunalımın ardından partiye geri dönüyor ve nazilerin büyük çıkış yaptığı 1932 seçimlerinde meclis başkanı oluyor. 1933'teki seçimlerin ardından hitler'in şansölye olmasıyla birlikte o da prusya eyaletinin içişleri bakanı oluyor ve bu güçlü eyaletin emniyet güçleri eline geçiyor.
1934'te ise, sayısı milyonları bulan ve orduya, emniyete tehdit olmaya başlayan sa örgütünün başı röhm'ü bazısı gerçek bazısı düzmece belgelerle saf dışı bırakıyor. uzun bıçaklar gecesi diye bilinen bu olay, göring'in keskin zekasının bir ürünüdür.
bu ayrıntı da çok önemli, çünkü daha sonrasında bu makamı heinrich himmler'e devrediyor ama gestapo (alman polis teşkilatı) için hâlâ önemli biri olmaya devam ediyor. yani nürnberg mahkemelerinde iddia ettiği gibi soykırım ve savaş suçlarından haberinin olmadığı bir yalan.
daha sonrasında carin'in zamansız ölümünden olsa gerek, göring kendini oburluğa, sanata ve sanat eseri hırsızlığına veriyor ve afyon almaya da bu dönem başlıyor (!)
...
nazilerin hâlâ şirin gözüktüğü yıllarda göring'in hayatına emmy adlı bir kadın giriyor. 1932 yılında tanışan çift, 1935 yılında ise hitler'in nikâh şahidi olduğu bir törenle evlenmeye karar veriyorlar.
ilginçtir; göring kadınları etkileme ve kendine aşık etme konusunda usta biri. romantik biri de olduğu açık. emmy de carin gibi göring'i taparcasına sevdiği biliniyor ve carin için 1934'te yapılan carinhall adlı sunak tarzı malikâneye, carin için yapılan şeylere hiçbir şey demiyor.
göring'in carin'i içten içe hâlâ çok sevdiğini bilen emma için zor bir durum olsa da, belli ki göring'e olan sevgisi ile göring'in geçmişi ayrı şeylerdi ya da olan biten daha da başka bir şeydi. bilmiyoruz..
carinhall demişken; carinhall'e aynı yıl isveç'ten carin'in mezarı getiriliyor. carin'den geriye kalanlar hitler'in de içinde bulunduğu büyük bir tören ve seremoniyle yeni yerine defnediliyor.
carinhall; zaman içerisinde göring'in gösteriş için kullandığı ve ölüm kamplarına atılanlardan, sağdan soldan bulduğu sanat eserlerini, eşyaları getirdiği bir yer hâline geliyor. dönemi için çok lüks olan bu yer nazi sosyetesinin de gözde yeri oluyor. ziyafetler, törenler ve av partileri yapılıyor ve hitler tarafından da arada sırada ziyaret ediliyor.
...
1925 ve 1939 arasında göring için her şey o kadar hızlı ve etkili geçiyor ki; gestapo'nun başı, ardından prusya başbakanı ve sonrasında da hitler'in tek adam oluşuyla birlikte luftwaffe'nin (alman hava kuvvetleri) kurucusu ve başkumandanı oluyor.
emma da bu dönemde hep yanında oluyor. bu arada emma'nın aile geçmişi de carin'dan çok farklı değil. emmy göring zengin bir ailenin 5 çocuğundan biri; ortalama bir oyuncu ve tiyatro kültürü almış biri. ilk evliliğini göring ile değil, karl köstlin adında bir yönetmenle yapıyor. dönemin dikkat çeken filmlerinde oynayan emmy, göring ile evlenince sinemadan elini eteğini çekiyor.
emmy'nin oynadığı filmler:
(bkz: william tell)
(bkz: sergeant schwenke)
farkındaysanız, göring hiçbir zaman ortalama bir aileden gelen kadınlara ilgi duymuyor ve de sıradan şeylere katlanamayan biri. evlendiği kadınlardan biri aristokrat diğeri de burjuva.
kadın seçimi bile iyi düşünülmüş hamlelerden ibaret, ki birazdan ikinci dünya savaşının en önemli figürlerinden birinin onun hakkındaki diğer gözlemlerine de değineceğiz.
1940 ve 1945 arasını ise zaten biliyorsunuz. bu yıllar özetle bir sürü onurlandırmalar ve de rezaletler, önemli zaferler ve çok ama çok ağır yenilgilerle geçiyor. unutmamak gerekir; göring'in malına mal kattığı yıllar bunlar, hep kendini düşündüğü, herkesi kendi ünü ve saygınlığı için ölüme gönderdiği yıllar..
savaş bitmeye yakınken ve tüm almanya ve de tüm alman halkı bitmişken, göring hitler'e bir telgraf çekiyor ve “eğer führer, hareket etme imkanına sahip değilse, almanya’yı ben yönetmeye hazırım” diyor.
aslında bunda bir gariplik yoktur. 1941'te hitler'in çıkardığı bir kararnameye uygun şekilde, führer görevini yapamazsa, yerine geçecek kişi ikinci adam göring'dir ama mevzuyu martin bormann her zaman yaptığı gibi kuyu kazmak amaçlı zaten aklı başında olmayan hitler'e "darbe" olarak anlatır ve hitler göring için ölüm emri verir.
ss'ler göring'i yakalar ama infaz etmez. o sıralarda malikânelerini kızı ve karısıyla gezen göring, eski karısı için yaptırdığı carinhall'ü de savaşın sonlarına doğru boşaltıyor ve kızıl ordu berlin'e yaklaşırken carinhall'ü sovyetler'in eline geçmemesi için hava kuvvetlerine yıktırıyor.
günümüzde ise sadece girişteki iki sütun duvarı ayakta kalmış
göring'in hayatta yaptığı çoğu şeyin, çok çıkarcı bir tutumla yaptığını iyi anlamak gerekir.
aşk hayatındaki bu çalkantılı ve pragmatist havanın, göring'in aşırı makyevelist yaşantısının bir izdüşümü olduğunu iyi görmek gerekir. ayriyeten çoğu nazinin ve hatta çoğu büyük politikacının her şeyi kendi çıkarına ve kendini düşünürek hareket ettiğini dünya üzerinde yaşayan herkesin iyi bilmesi gerekir.
amerikan ordusunun nürnberg mahkemelerinde bulunmuş askeri psikoloğu olan gustave gilbert'in hermann ile görüşmeleri çok açık bir şekilde bunu ortaya koyar.
nürnberg'de onu sürekli izleyen ve onun hakkında notlar alan gustave, göring'in mahkemedeki hâli hakkında şöyle demiş: “göring mahkemede bir tiyatro oynuyor gibiydi. sorgulamalarda inanılmaz bir hızla cevap veriyor, savunmasını ustaca yapıyor, hatta zaman zaman hâkimleri bile etkiliyordu. diğer sanıklar ona hayranlıkla bakıyorlardı; adeta führer’in yokluğunda yeniden liderleri olmuştu.”
ayrıca gustave, göring ile konuşmalarında şöyle notlar almış:
“göring, şüphesiz hücredeki en baskın figürdü. herkesi güldürebiliyor, moral verebiliyor ve tartışmalara yön veriyordu. zekâsı parlaktı, ama tamamen kendi çıkarları için kullanıyordu. onunla konuşurken, insan karşısında bir politikacı değil, bir aktör olduğunu hissediyordu.”
bu adamın niyetinin safi şekilde "almanya'yı kurtarmak ya da yükseltmek" olmadığı da çok açık. yaptığı her hareket, bir sonrakine hizmet edecek şekilde tasarlanmış.
carin ile evleniyor, çünkü soylu bir ailenin kızı ve bu aile birçok ünlü sima çıkarmış; hitler'e destek veriyor, çünkü hitler amaçlarına ulaşması için iyi bir aracı; emma ile evleniyor, çünkü emma hem burjuva bir ailenin kızı hem de da sanat dünyasında tanınan bir oyuncu.
göring'in hayat boyunca edindiği destur bu. hep doğru hamlelerle bir adım ilerisi.
peki böylesine zeki bir adam neden savaşın sonuna doğru, etkili ve doğru bir görüş ortaya koyamıyor? çok açık bir şekilde hem bağımlılığı nedeniyle hem de olayların kendi etki alanını aşmasından, kendisi bunun hakkında gustave'a şöyle demiş:
“ben bir ideolog değilim, hiçbir zaman da olmadım. hitler bana göre büyük bir demagogdu. halkı peşinden sürüklemekte eşsizdi, ama çoğu zaman gerçeklerden uzak yaşıyordu. benim işim onun hayallerini pratik hale getirmekti.”
göring gibi makam, mevki peşinde ve yükselme derdinde olan insanların, ağızlarına pelesenk ettikleri ideolojik, öznel yargılara kendilerinin bile inanmadığını öğrenmek çok garip bir gerçek... anlayacağınız; adam aslında savaşın çığrından çıkmasından memnun değilmiş, hedefi almanya içinde politik bir güç hâline gelip malına mal mülküne mülk katmakmış..
'her şey bu kadar da basit olamaz, yine vatan millet düşünmüştür' diyorsanız,
gustave'a söylediği şu sözler üzebilir:
“halkı savaşa sokmak kolaydır. ister demokraside, ister faşizmde, ister diktatörlükte olsun, fark etmez. halkın iradesini yönlendirmek hep aynı yöntemle olur: onlara saldırıya uğradıklarını söyleyin ve barış yanlılarını vatan hainliğiyle suçlayın. bu yöntem her yerde işe yarar.”
bir yerde bunu kendisinin de yapmış olduğunu itiraf etmiş diyebiliriz..
Sonuç olarak
ben bu yazıyı normalde 4 yıl önce yazacaktım. göring ve gustave ile tanışmam o yıllarda olmuştu. geçenlerde gustave'ın nuremberg diary kitabı yeniden karşıma çıkınca bu yazıyı yazma kararı verdim.
bu yazıda özellikle göring'in kişisel yaşamından ve hayattaki amacından söz etmek istedim, çünkü belgeseller de olsun, sinema da olsun bir öcüden ibaret göring ama o da çoğu insan gibi açgözlü ve makam mevki, şatafat peşinde bir adammış.
naziler içerisinde göring'in hayatı -bana sorarsanız- en ilginci. hayatını tasarlama ile insanları kontrol etme yeteneğinden tutun, hem bir makyevelist hem bir romantik hem bir asker hem de büyük bir manipülatör..
düşünmeden edemiyor insan; bu adam acaba neyi doğru söyledi, neyi ne için yaptı ve gerçekten birilerini önemsedi mi?
kısa notlar
- kendisini şu ana dek -bence- en iyi nuremberg adlı filmde brian cox oynamıştır.
- ikinci eşi uzun bir hastalık sürecinden sonra 1973'te münih'de ölmüştür ve ölmeden bir yıl önce my life with goering adlı bir kitap yayımlamıştır. ne yazık ki hâlâ türkçe'ye çevrilmemiştir.
- göring hakkındaki en iyi gözlemleri ve konuşmaları gustave gilbert'in nuremberg diary adlı kitabından öğrenmek mümkün. ne yazık ki bu da hâlâ -aklımın almadığı şekilde- türkçe'ye çevrilmemiştir.
- göring'in kızı edda göring hayatı boyunca hiçbir zaman ebeveynleri hakkında kötü konuşmamıştır. babasından her yerde sevgi dolu bir adam olarak söz etmiştir (?)
gudrun burwitz'in aksine genelde suya sabuna dokunmamıştır. bir aralar naziler için yapılan konuşmalara ve etkinliklere katılan edda, daha sonrasında sessizliğe bürünmüştür. 2018 yılında hayata veda eden edda, hayatı boyunca hiç evlenmemiştir.