BİLİM 16 Aralık 2020
17,4b OKUNMA     499 PAYLAŞIM

Hiçbir Fizik Formülünün Sonsuza Kadar Geçerli Olmayabileceği İhtimali

Okulda kanun olarak öğrendiğimiz, değişmez gördüğümüz fizik formüllerini sorgulayalım biraz.
iStock

hiçbir fizik formülünün kesin olmaması... fizikte, diğer kullanım ve tanımlarına ek olarak, temel evrensel sabitlerin zaman ve mekana göre değişip değişmediğini ölçmek ve anlamakta kullanılan, fine structure constant adında, elektrik yüklü elementer parçacıkların elektromanyetik etkileşim kuvvetlerini karakterize eden, elektriksel geçirgenlik katsayısı, planck sabiti, elektrik yükü ve ışık hızının sabit bir fonksiyonu olacak şekilde formülize edilen ve de yaklaşık olarak 1/137'ye denk gelen evrensel bir 'boyutsuz' sabit var. yapılan araştırmalar ve deneyler sonucunda söz konusu sabitin yılda (-1.6±2.3)×10^-17 oranında değiştiği gözlemlenmiş. başka bir ifadeyle, bu sabitle ilintili diğer sabitlerin (en azından birinin ya da birkaçının da), yani gerçekte evrenin kumaşının dinamiklerini açıklayan temel elemanların zaman içinde değiştiği anlaşılabilir.

diğer taraftan, artık rahatlıkla girebildiğimiz wikipedia sağolsun, e=mc² eşitliğini taylor serisi ile açtığımızda aslında bu eşitliğin e=mc²×(1+(1/2)(v/c)²+(3/8)(v/c)^4+(5/16)(v/c)^6+...) şeklinde ilerlediğini, bu sonucun da ancak görece olarak küçük hızlarda ünlü kinetik enerji formülü e=(1/2)mv²'ye yakınsayabildiğini görebiliyoruz. ışık hızına yakın hızlarda, newton mekaniğin formülasyonunun, olayları ve olguları açıklamakta yetersiz kaldığını da zaten biliyoruz.

bu iki çıkarımdan yola çıkarak dahi (kaldı ki, kuantum mekaniğinin analitik olmayan kısmi diferansiyel denklemlerle verilen olasılık hesaplarını, çift yarık deneyini, gözlemci etkisini, belirsizlik kuramını ve kurt gödel'in matematiksel aksiyom sistemlerinin tam ya da kusursuz olmadığını ve bu sistemlerin hiçbirinin evrenin işleyişini tamamen açıklamaya yetmeyeceğini ifade eden eksiklik teoremi'ni bir kenara koysak bile) hiçbir fizik formülünün kesin olmaması fikrinin çok da olanaksız olduğunu söylemeyeceğim.

Sözel açıdan bakarsak

kesinlik araştırmanın sonudur. bir şey kesinse sorgulamaya gerek yoktur. oysa yüzlerce yıllık bilim metodu tecrübeyle geliştirilmiştir ve tecrübe bize insan faktörünün her zaman hataya yol açtığını göstermiştir. bu durumda yapılabilecek en doğru hamle sorgulamaya hiç son vermemek olacaktır.

bilim her zaman yanlışlanabilir olması nedeniyle bu kadar kıymetli ve işe yarayan bir yaklaşım.

ön kabullerle bilim yapılamayacağı gibi, sonuca direnç göstererek de bilim yapılamaz. hipotez temelinde bir sorudur. deney, hipotezi sınamaya yarayacak adil bir terazidir. bilim bu sürecin hem kendisi hem sonucudur.

böylesine harika bir sistemin var olabilmesinin sebebi, egosunu bu düzene karıştırmamayı başaran sayısız saygın bilim insanıdır. kesinlik sanrısı ve mutlak bilgi insan egosunun bir ürünü olarak tarih boyunca insanlığı felaketlere sürüklemiştir.

bilim gerçeği en kapsayıcı şekilde açıklamaya çalışır ve her zaman daha kapsayıcı cevaplara açıktır. kesin olmaması bilimin harika bir özelliğidir. kesin olan bilgi dogmadır. dogma felakettir çünkü hatasını düzeltecek mekanizmanın harekete geçmesini engeller.

bilimi sevin, fiziği öpün...