İŞ HAYATI 30 Temmuz 2025
3,6b OKUNMA     85 PAYLAŞIM

Henry Ford, Nasıl Oldu da İki Şirket Batırdıktan Sonra Ford Company'yi Bir Dünya Devi Yapabildi?

Ford Motor Company ve tabii ki Henry Ford'un dünya tarihine geçen hikayesi.

henry ford... otomobil dünyasının thanos'u

herkesin arabası olsun diye o kadar uğraşmış ki, resmen "her eve bir t" diyerek tarih yazmış adam. ford motor company'nin kurucusu. seri üretim denen canavarı montaj hattıyla evcilleştirmiş kişi. ransom eli olds'un başlattığı yürüyen bant işini alıp "bak bu böyle yapılır" demiş, sistemin adını bile "fordizm" yapmışlar, düşünün. orta sınıf amerikan rüyasının motor sesi bu adamdan geliyor.

16 yaşında "hadi bana eyvallah" deyip evden kaçmış, detroit'e kapağı atmış. önce makinistlik, sonra motor tamirciliği, sonra mühendislik. şirket kurmuş, batırmış, bir daha kurmuş, yine batırmış, sonra bir daha; en sonunda 1903'te ford motor company'yi kurmuş da rahatlamış. model-t çıkınca zaten olay bambaşka bir boyuta taşınmış. "herkesin binebileceği araba" mottosuyla hem ulaşımı hem sanayiyi tepetaklak etmiş. bir de 5 günlük, 8 saatlik mesai sisteminin öncüsü; yani cuma akşamı bira içebiliyorsak biraz da bu dayıya borçluyuz.

zengin olmuş mu? hem de ne zengin. vaktiyle "barışın anahtarı tüketiciliktir" demiş, franchise sistemini yaymış, arabayı altı kıtaya sokmuş ama her şey toz pembe değil tabii. i. dünya savaşı'nda pasifist takılırken sonra bir anda silah üreticisine dönüşmüş. milletler cemiyeti'ni desteklemiş ama ardından the dearborn independent gazetesinde ve the international jew kitabında antisemitist fikirler yaymış. "protokoller" gibi saçma sapan şeyleri desteklemiş. ii. dünya savaşı'na da karşı çıkmış, bir ara önce amerika komitesi'nde yer almış.

oğlu edsel 1943'te ölünce şirketi tekrar eline almış ama yaşlılık zor şey. kararlar başkalarının eline geçmiş. şirketi torunu henry ford ii'ye devretmiş. 1947'de hayatını kaybetmiş, servetinin büyük kısmını ford vakfı'na bırakmış. aile de şirketin kontrolünü elden bırakmamış zaten.

bonus bilgi: ilk arabasını "quadricycle" ismiyle 1896'da yapmış. edison'la da kanka olmuş bu süreçte. ilk şirketi 1901'de batmış ama yılmamış. adamı arabası geçsin diye herkes yolda durmuş, o da tarih olmuş.


henry ford’un erken yılları

henry dayı'nın motor sevdası daha cep saatiyle başladı. 12 yaşındayken babası ona saat hediye etti, bizimki saatleri söküp takmaktan mühendis oldu resmen. saatçiliği bırak, 15 yaşında mahallede “henry abiye götür, o yapar” moduna geçmişti bile.

1863’te michigan'da çiftlikte doğuyor, annesi belçikalı göçmen, babası irlandalı. tam amerikan rüyası ama çiftlik hayatından nefret ediyor çünkü o toprağı değil, çarkları seviyor. "çiftlikte sevdiğim tek şey annemdi" diyecek kadar da net.

1876’da annesi ölünce yıkılıyor. babası "şimdi bu çiftliği sana bırakırız oğlum" diye düşünedursun, henry 1879’da “ben kaçtım” diyerek detroit'e gidiyor. önce makinistlik, sonra motorculuk derken, eline tornavidayı alan henry, 1882’de buhar motorunu çözüyor. westinghouse’a girip “usta ben oldum” diyor ama buharla da işi olmuyor. “hafif araçta buhar olmaz, kazan patlar, dert olur” kafasında. elektrik desen pahalı, akü desen yok. “hadi ben kendim yapayım” diyor, önce otto motorunu onarıyor, sonra küçük bir dört zamanlı motor yapıyor. 1890’da iki silindire geçiyor, 1892’de ilk arabasını bitiriyor.

arabayı nasıl mı yapmış? iki silindir, dört beygir, zincirle arka tekerleğe bağlı. gaz kolu var, debriyaj kolu var, lastik teker var. yani günümüz arabalarının atası.

1893’te "eh çalışıyor ama geliştiririm" diyor, arabayı yollarda test ediyor. 1896’ya gelinceye kadar üç tane araba yapmış oluyor. kendi atölyesinde, kendi kafasına göre çünkü vizyonu net: “araba elitin oyuncağı olmamalı, herkesin bineceği bir şey olmalı.”


evliliği ve ailesi

1888’de clara jane bryant’la nikah masasına oturuyor henry reis. motorlar kadar sağlam tek bağ belki de o evlilikti. karısı clara, hem destekçisi hem de zaman zaman fren pedalına basan kişi. “her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” klişesinin gerçek hayattaki örneklerinden.

evlendikten sonra çiftçilik yapıyor, bir yandan da kereste fabrikası işletiyor. yani motorlara gelene kadar "ekmek nerede" sorusunun peşinde.

1893’te edsel ford doğuyor. yani ford imparatorluğunun prensi. ileride şirketin başına geçip kendi dönemi için önemli işlere imza atacak ama genç yaşta, 1943’te hayata veda edecek.

henry ford’un kariyeri

henry ford’un kariyeri tam bir “kendi garajında başlayıp dünya imparatorluğuna ulaşan adam” klasiği ama motorlu versiyonu.

1891’de edison’un şirketine mühendis olarak giriyor, iki yıl içinde başmühendis oluyor. o noktadan sonra da “benzinli motor mu dediniz? onu bi kurcalayalım bakalım” diyerek işe abanıyor. 1896’da quadricycle adını verdiği dört tekerli kendi kendine giden aletiyle ilk test sürüşüne çıkıyor. bir de gidip edison’a gösteriyor. edison da beğenince gazı alıyor, ikinci aracını yapıyor.

1899’da ilk şirketi olan detroit automobile company’i kuruyor ama bu şirket “hem pahalı hem dandik araba yapıyoruz” çizgisinden çıkamayınca 1901’de batıyor. bir sonraki girişimi 1901’de kurulan henry ford company ama orada da iş ortaklarıyla takışıyor. bu şirketin adı sonra cadillac olacak.

1903’te ford motor company’yi kuruyor ve burada film başlıyor. ilk büyük başarısını 1908’de çıkardığı model-t ile yakalıyor. araba o kadar ucuz, o kadar sağlam, o kadar kullanışlı ki amerika “otomobil denen şeyi” bu modelle öğreniyor. herkesin ulaşabileceği ilk araba. tabii fiyatı düşürmek için üretimi deli gibi verimli hale getirmesi gerekiyor. 1913’te montaj hattını devreye sokuyor - “aynı anda hem sanayi devrimi, hem mühendislik pornosu” kıvamında bir hamle.

1914’te günlük 5 dolar maaş vererek iş gücünü çılgınca güçlendiriyor. o zaman için devrim gibi bir şey bu. insanlar sıraya giriyor, en iyi ustalar akın ediyor. 5 günlük çalışma haftasını da 1926’da getiriyor, bu da o dönem için büyük olay. hem üretimi arttırıyor hem insanlara zaman kazandırıyor.

bir de "999" diye canavar gibi bir yarış arabası yapıyor, barney oldfield diye bir arkadaşla pisti inletiyorlar. bu işten ciddi tanıtım kazanıyor.

model-t’nin ömrü 1927’ye kadar sürüyor, sonra yerini model-a alıyor ama ford’un “eski kafalı kral” tavrı bu dönemde şirketin biraz geride kalmasına sebep oluyor. rakip general motors stil, çeşitlilik ve taksitli satışla öne çıkarken ford hala “herkes siyah araba alsın” diyordu. ar-ge, pazarlama, finans gibi konularda zaman zaman çağın gerisinde kaldı ama bir şekilde her seferinde işi toparladı.

şirketi resmen oğlu edsel’e bırakıyor ama arka planda kontrol hâlâ onda. edsel bir şey yapmak istiyor, henry veto atıyor. öyle bir baba-oğul ilişkisi.

Henry ve Edsel Ford, 1921.

edsel’in önerisiyle lüks pazar için lincoln’u alıyorlar, sonra orta sınıf pazar için mercury’yi çıkarıyorlar ama henry lüks arabalara hiç ısınamıyor.

teknolojide de biraz inatçıydı. hidrolik frenlere, metal tavanlara, v8 motoruna falan hep geç ikna oluyor ama o v8; işte o başka bir efsane. hot-rod camiasında “kutsal motor” gibi saygı görüyor hâlâ.

fabrikada sendika mı? yok öyle bir şey. sendikalaşmayı önlemek için harry bennett diye mafyatik bir elemanı işe alıyor. zorbalıkla sendika kırıyorlar ama 1941’de united auto workers dayatınca kabul etmek zorunda kalıyorlar ve tabii işçi refahı; gözetim departmanları, evine içki sokan işçiye kâr payı yok gibi uygulamalar. dışarıdan “paternalist” gibi görünse de adamın amacı “mutlu işçiverimli üretim” formülünü hayata geçirmekti.

hayatı boyunca muhasebeciye güvenmedi, şirketi tartıyla yönetmeye çalıştı. dünyanın en büyük otomotiv şirketlerinden birini, muhasebe bölümü olmadan kurmuş bir adamdan bahsediyoruz.

son olarak, beynelmilel yahudi kitabıyla karanlık bir sayfa açıyor. antisemitizm konusundaki görüşleri ciddi tepki topluyor ve hâlâ tartışma konusu.

1947’de aramızdan ayrılıyor. arka planda adı geçen bir ton adam vardı ama sahnenin önünde hep o duruyordu. modern otomotivin şekillenmesinde, işçi haklarında ve seri üretim devriminde adı altın harflerle yazılı.

“halk için araba” fikrini gerçeğe dönüştüren adam. hem sevilen, hem nefret edilen; tam bir endüstri çağı karakteri.

Sonuç: Nasıl yaptı Ford?

Herkes için araba fikrini hayata geçirdi: Model-T ile otomobili elit sınıfın oyuncağı olmaktan çıkarıp orta sınıfın ulaşabileceği bir ihtiyaç haline getirdi.

Montaj hattını mükemmelleştirdi: Seri üretimi öyle optimize etti ki hem maliyet düştü hem üretim patladı; sanayi tarihine “fordizm” olarak geçti.

İş gücüne yatırım yaptı: 5 dolarlık günlük ücret, 5 günlük haftalık mesai gibi adımlarla dönemin en iyi işçilerini topladı, üretim verimliliğini katladı.

Tanıtım, vizyon ve ısrar: Yarış arabalarından Edison’la dostluğa, şirket batırıp yeniden kurmaya kadar birçok alanda cesur adımlar attı; tutkusu ve inadıyla sektörü dönüştürdü.