TARİH 7 Haziran 2022
18b OKUNMA     453 PAYLAŞIM

Hedonist Bir Ayyaş Olduğu İddia Edilen Roma İmparatoru: Aleksandros

Ayasofya'da bir mozaiği bulunan, 10. yüzyıl Roma İmparatoru Aleksandros'un az bilinen hayatı.
Fotoğraf: Dumbarton Oaks

aleksandros; pek bilinmeyen, onuncu asır doğu roma imparatoru. ayasofya'da bulunan aleksandros mozaiği ile tanıyıp bildiğimiz bu imparator, aslında makedon hanedanı'nın kurucusu olan birinci basileios'un üçüncü oğlu olup normal şartlarda pek de tahta çıkması beklenecek bir isim değildir. lâkin; babası birinci basileios tarafından 879 senesinde müşterek imparator olarak ilân edilmiş olması kendisini farklı bir noktaya taşımıştır.

babasının 886 senesinde hayatını kaybetmesinin ardından büyük ağabeyi leon, isminin altıncısı olarak taç giymiş ve kendisi müşterek imparator titrini muhafaza etmeyi sürdürmüştür. altıncı leon'un hayatını kaybettiği 10 mayıs 912 tarihine dek müşterek imparator aleksandros ne yapmıştır diye soracak olursanız, dönemin önemli kişiliklerinden kaisareiapiskoposu ve tarihçi arethas'a bakmak gerekecektir.

platon ve lukianos gibi antik dönem düşünürlerinin eserlerinin günümüze ulaşmasında kıymetli bir rolü olan arethas, imparator aleksandros'a ise hiç cömert davranmamış, imparatorun senelerce pagan ritüellerini canlandırmaya çalışan ve kendisini hedonizmin kollarına atmış bir ayyaş olduğunu iddia etmiştir.

bu iddiaların ne ölçüde doğru olduğu tartışmaya açıktır, zirâ; bilhassa lactantius ve eusebios gibi tarihçilerin başını çekmekte olduğu erken dönem hristiyanlık yazarlarında sıkça gördüğümüz karalama taktiklerini arethas'ta da gözlemliyor olabiliriz. bunun sebebi ise, aleksandros'un tahta çıkar çıkmaz ağabeyi altıncı leon'un dul eşi zoi'yi manastıra kapattırması, ağabeyi tarafından atanan konstantinopolis patriği euthymios'u görevden azledip yerine kendi arkadaşı olan eski patrik nikolaos mistikos'u getirmesi ve trabluslu leon'u durduran amiral olarak bilinen himerios'u emekli olmaya zorlaması gibi eylemleridir. imparatorluk genelinde popüler olan isimlere bu şekilde davranmış olması, kuvvetle muhtemel dönemin en güçlü kalemleri olan din adamlarının da tepkisini çekmesine yol açmış olabilir.

öte yandan, steven runciman'ın "birinci bulgar krallığı tarihi" isimli eserinde imparator aleksandros'un tahta çıkışının ardından konstantinopolis hipodromu'nda yirmi bin kişinin gözleri önünde bir yaban domuzu kurban edecek kadar sıkı bir pagan olduğuna dair iddialar da kaleme alınmıştır. ayrıca, aleksandros'un sadece eski patrik euthymios'u görevden azletmekle de kalmadığı ve imparatorun bilhassa kendisinin ağabeyi leon ile zoi'nin evliliğine onay vermiş olmasından ötürü din adamına büyük bir öfke duyduğu ve bu sebeple de euthymios'un görevden azledildikten sonra konstantinopolis sokaklarında sürüklendiği, dövüldüğü ve hatta sakallarının yolunduğu da iddia edilmiştir.

daha evvel tahta çıkan doğu roma imparatorlarının bulgar hanlarına göndermeyi taahhüt ettiği haracı da göndermeyi reddeden aleksandros'un bu fevrî kararı da imparatorluğun uzun seneler başına çorap örecek bir hamleye dönüşecektir. bulgar kralı simeon, aleksandros'tan gelen elçileri öldürtüp derhal savaş hazırlıklarına girişmiş ve aşağı yukarı on dört sene sürecek olan yeni bir roma-bulgar savaşının fitili de böylece ateşlenmiştir.

912 senesinin mayıs ayıyla 913 senesinin haziran ayı arasında bir seneden birkaç hafta daha uzun bir süre doğu roma tahtında oturmuş olan aleksandros'un hayatını kaybediş hikayesi de bir hayli enteresandır. öncelikle, tahta çıktığı ilk günlerde gökte bir kuyruklu yıldız görülmüş ve bu da konstantinopolis'in bilgeleri tarafından hayra yorulmamıştır. ölümünden bir süre evvel ayasofya'da saldırıya uğrayan ve bu saldırıyı şans eseri atlatan altıncı leon ise saldırıyı tertip edenin biraderi aleksandros olduğunu iddia etmiş ve kendisine "benden sonra tahta çıktığında en fazla bir sene hüküm süreceksin" minvalinde bir beddua etmiştir.

işte bu bedduadan mı yoksa kayan yıldızın hikmetinden midir bilinmez; imparator aleksandros gerçekten de bir seneden biraz daha uzun süre tahtta kalmış ve çok sevip çocukluğundan beri oynadığı çavgan ya da polo benzeri bir oyun olan ve makedon hanedanı'na mensup imparatorların büyük ölçüde favori aktivitelerinden birisi olarak tasvir edebileceğimiz zykanon adlı oyun kendisini hayatından ve tahtından etmiştir.

bu oyunu saatlerce ve adeta yorgunluktan bitap düşene kadar oynadığı 6 haziran 913 akşamı saraya geçip yemeğini yiyen ve ardından da odasına çekilen imparatorun, biraz sonra odasından iki büklüm ve ağzından kanlar fışkırarak çıktığı ve kısa süre sonra da hayatını kaybettiği rivayet edilmektedir. kuvvetle muhtemel bir alkol zehirlenmesi geçirmiş ve bu sebepten hayatını kaybetmiştir; lâkin ölüm nedeni tarihi kaynaklara ekseriyetle zykanon sebebiyle aşırı yorgunluk ve bitkinlik olarak girmiştir.

kendisinin hayatını kaybetmesinin ardından doğu roma tahtı, tam manasıyla bizans oyunları olarak özetlenebilecek bir dizi iç mücadele, bulgar krallığı ile hezimete dönüşen bir savaş* ve askerî aristokrasinin ciddi manada güç kazanması gibi süreçlerin sonucunda 919 senesinde ünlü ermeni amiral romanos lakapenos'a geçmiştir.

son bir not olarak da kendisinin kaçıncı aleksandros olduğu meselesi de hâlen üzerinde bir karara varılamamış bir husustur. m.s. 222 ilâ 235 seneleri arasında hüküm sürmüş roma imparatoru severus alexander, tarihçilerce "birinci alexander" olarak adlandırılmadığı için bazı kaynaklar doğu roma imparatoru aleksandros'a "i. aleksandros" olarak hitap ederler. öte yandan, severus'u isminin birincisi olarak görüp aleksandros'a "ii. aleksandros" diye hitap edenlerin de sayısı hiç az değildir. ne var ki bir de 308 ilâ 311 seneleri arasında kendisini augustus ilân etmiş bir de domitius alexander vardır. çoğu kaynak kendisini batı roma imparatoru maxentius'a karşı isyan eden bir gaspçı olarak görse de kendisine ii. alexander diyen tarihçi ve araştırmacılar da bulunmaktadır. bu sebepten, bizim 912 yazından 913 yazına dek hüküm süren aleksandros'a isminin üçüncüsü diyenler de az da olsa mevcuttur.

kısacası; roma imparatorluğu'nun kaçıncı aleksandros'u olduğu hususunda hakkında tam olarak bir fikir birliği olmamasından kelli kendisine aleksandros diyerek konuyu kapatıp bu ilginç imparatora dair yazdıklarımı da burada bitireyim.