Harf Devrimi ile Bir Gecede Cahil mi Bırakıldık?
harf devrimi, bazı cahillerce halkın 1 gecede cahil bırakıldığı gerekçesiyle eleştirdiği, ülke için büyük taarruzdan bile değerli kültür devrimidir. arap harfleri zor muydu? zordu. ama burada önemli olan zorluk değil, dile uygunsuzluktu. arap harfleri dilimize uyumlu değildi kesinlikle.
1927 yılında erkeklerde %7, kadınlarda %0,4 okuma/yazma oranı var.
harf devrimi ardından, 1935 sayımında %20'lik okur yazarlık oranı çıkıyor.
halkın cahil bırakıldığı yalanına gelelim
evet, bugün 100 yıl öncesinin osmanlıca metinlerini anlayamıyoruz. bu dil devrimi'nin bir suçu değildir. osmanlı eğer biraz türkçeye sahip çıksaydı, diğer dillerin yamasını yemek yerine kendi dilini kollasaydı; bugünün ulus devleti için bir dil devrimine gerek kalmayacak, ülkede de okur yazar oranı genelin %5'inde kalmayacaktı ve 200 yıl öncesinin metinlerini de rahatlıkla okuyabilecektik. harf devrimi yapıldığı sırada zaten halkın geneli, eski metinleri okuyamıyordu. halk zaten osmanlıca bilmiyordu, okusa da anlayamazdı o metinleri. o yüzden geçiniz. osmanlıca içinde türkçe sözcük oranı %20'lerde falandır.
1931 yılında, yapılan çalışmalarla türkçe sözcük oranı %35'e çıkmıştır. daha sonra bu rakam git gide artmış; necati cumalı %81, nurullah ataç %90 türkçe sözcük oranına ulaşmıştır.
dünyanın en sığ yaklaşımı; ruslar, çinliler, japonlar niye yazılarını değiştirmemişmiş.
arap alfabesi zordur, ama türkçe için zordur, çünkü türkçe ile uyumlu değildir. ama bu bahsedilen ulusların kendi dilleri ve kendi harfleridir söz konusu olan. ayrıca bu harfler hiçbir zaman o ulusların cahil kalmasında etkili olmamıştır. ama arap harfleri dilimize uygun olmadığından okur yazarlık oranı her daim düşük kalmıştır bizde, eğitimin önünde çok büyük engeldi bu. zaten harf devrimi ardından %200'lük okur yazarlık oranı artışı yakalanmıştır.
ayrıca ruslar, japonlar dillerine uygun olmayan bir alfabeye hapsedildiler de onlar mı kovmadılar o harfleri?
arap harflerinin türkçe ile asla uyumlu olmadığını belirtelim tekrar. latin harfleri uyumlu mu diyecekler olacaktır şimdi. latin harflerinin kökeninde etrüsk runik harfleri vardır. bu harfler ile göktürk alfabesinde birebir aynı ses sayısı ve şekil olarak aynı olup sesleri farklı olan harflerin sayısı çok büyük çoğunluktadır. yine iskandinav futhark harfleri ile olduğu gibi, bu yazıların akrabalığı vardır. hatta kylaver taşı üzerindeki yazılar bizzar futhark ve göktürk harfleriyle okunabilmektedir.
etrüsk runik harfleri ile göktür runik harflerinin benzerliklerini sinan meydan şöyle anlatıyor
"26 karakterden oluşan etrüsk yazısı, göktürk yazısıyla karşılaştırıldığında 10 karakter hem şekil hem de ses olarak birbirine benzemektedir. 4 karakter ise şekil olarak aynı ses olarak ise farklıdır. yani 26 karakterin 14'ü doğrudan türkçe kökenli bir alfabeyle bire birdir."
arap harfleri, türkçe'nin yapısıyla oldukça uyumsuzdur. bu uyumsuzluğu 17. yüzyılda ilk defa katip çelebi vurgulamıştır. daha 3. selim döneminde de arap harflerini bilmeyen yabancıların latin harfleriyle türkçe yazdığı bilinir, enver ziya karal kitabında yazmıştır bunu.
- 1851 yılında ahmet cevdet paşa, kavaid-i osmaniye adlı kitabında türkçede bulunup arap harfleriyle gösterilemeyen sesler için bir yol bulmak gerektiğinden bahsetmiştir.
- münif efendi, 1862'de verdiği bir konferansta, arap harflerine yeni bir şekil vererek yazılış ve okunuları kolaylaştırmak gerektiğini söylemiştir. ardından latin harflerine vurgu yapmıştır: "avrupalıların yazılarında bu zorluklar olmadığı gibi eğitimde altı-yedi yaşındaki çocuklar pekala okuyup yazmak öğrenmekte, erkek ve kadından, amele güruhuna varıncaya kadar amacını ifadeye yetecek derecede kitabet öğrenirler.".
- azerbaycanlı ahundzade feth ali, sadrazam fuat paşa'ya 1863'te arap harflerinin ıslahını, sonralarında ise latin harflerinin kabulünü teklif etmiştir.
- mustafa celalettin paşa, 1869'da hem latin harflerine geçişi talep etmiş, hem de mektuplarını latin harfleriyle yazmıştır.
bu sözler de celal nuri'nin 1912'de tarih-i istikbal kitabından
"mesela şu sami ve lisanımızın ruhuna uymayan arap harflerini terk edelim. üniversal olan latin harflerini alalım. arap harfleri, arap ve ibrani gibi sami diller içindir... halbuki türkçemiz... turani özelliğini kaybetmemiştir. sami dillerinden çok avrupa dillerine benzer bize latin harfleri gibi ayrı yazılan harfler lazımdır. ilerlemek istiyorsak bir dakika kaybetmeden latin harflerini incelemeliyiz... bir harfi bırakıp da diğerini kabul eden yalnız biz olmayacağız. bu gibi milletlerin nasıl harflerini değiştirdiklerini mukadderat-ı tarihiye adlı kitabımda belirttim."
hüseyin kazım kadri, 1911'de içtihat dergisinde yazıyor bunları
"kendi lisanımızın malı olmayan harflerle ne kadar sıkıntı çektiğimizi ve çocuklarımızın başka bir lisana ait harflerle yazılarımızı okumak için ne derecede zorluk çektiklerini herkes bilir..."
yani harf devrimi, bir anda türetilmiş bir şey değil; tarihten gelen ihtiyaçlara cevap veren bir devrimdir. dönelim sinan meydan'a yine
1) türkçe, yapısı itibariyle sesli harflerin bolca kullanıldığı bir dildir, ancak arapçada 3 adet sesli harf vardır.
2) arapça ve farsçadan türkçeye giren sözcüklerde sesli harflerin kullanılmaması okumayı zorlaştırmaktadır. kef ve lam harfleriyle yazılan bir sözcüğün kel mi, kil mi, gel mi, gül mü okunacağını anlamak çok zordur. bu sözcüğü doğru okumak için cümlenin gidişine bakmak gerekmektedir.
3) türkçe sondan eklemeli, arapça ise çekimli bir dildir.
4) arapçada sessiz harflerin okunuşu kuralsızdır. "gayn" ve "kaf" sessizleri, sözcüğe göre g veya k olarak da okunurdu. "h" sessizi için de üç ayrı harf vardı: "ha, hı, he"...
5) arap harflerinin bitişik yazılması okumayı oldukça zorlaştırmaktaydı.
6) rık'a, nesih, talik, sülüs, matbu gibi birçok çeşidi olan arap yazısının bütün bu çeşitlerini okumak uzmanlık gerektiren bir işti, dolayısıyla arap harflerini bilen biri, önüne gelen tüm metinleri yine de okuyamayabilirdi.
7) arap harfleri başta, ortada, sonda farklı yazılmaktadır. dolayısıyla alfabedeki 33 harf, 99 harf halini alıyor ki bu da harflerin zorluğunu anlamanıza yeter umarım.
bir de anıyı anlatalım
atatürk tekirdağlılara yeni yazıyı anlatmaya gider. bir ara köşede oturan bir hocayı yanına davet eder. atatürk, tin suresinden üç ayet okuyarak, hocadan bu ayetleri arap harfleriyle kağıda yazmasını ister. daha sonra bu yazıyı orada bulunanlara okutan atatürk, herkesin farklı biçimde okuduğunu görür.
bunun üzerine ayetleri latin harfleriyle kağıda yazar ve yeni harfleri bilen birkaç kişiye okutur sureyi. yeni harflerle okuyan herkes aynı okumuştur. bunun ardından atatürk, hocaya "sizden yeni türk yazısını öğrenmenizi isterim" diyerek oradan ayrılır.
daha çok uzatılabilir. harf devriminin bu ülkeye getirdiği yararları göremeyenler, açıkça söylüyorum kördür!