Hamam Böcekleri Yüzünden Evi Yakacak Kıvama Gelen Birinin Gerilim Filmi Tadında Hikayesi
... bizim mutfağı işgal etti bunlar. evde tekim o zamanlar. aile dağılmış sağa sola. aylar geçti, mutfak da bunların oldu. abartmıyorum. bunların oldu. oradan çıkmıyorlar. sen de girmiyorsun zaten saygıdan.
bu canlılar ışığa aşırı duyarlı. gece git, ışığı aç 3 saniye içinde hepsi deliklerine geri kaçar. abi öyle bir raddeye geldi ki olay. ışıktan kaçmaz oldular. ışık yanınca hepsi bir an duruyordu, antenlerini sağa sola hareket ettiriyorlardı, anlıyorlardı ki benim, bu kamilden zarar gelmiyor, yollarına devam ediyorlardı.
kıçlarından yarısına kadar yumurtalar çıkmış halde dolanan "hamile" böcekler vardı sağda solda. birini öldürsen diğerleri üzerine saldırıyordu. çekmecelerde, dolaplarda, buzdolabının içinde, tüpün altında, abilerim ablalarım aklınıza neresi gelirse oradalardı.
ama allahı var kerataların mutfaktan neredeyse hiç çıkmadılar. bir kere bir tanesi benimle okula kadar gelmişti sırt çantamın içinde o kadar. çantayı açtım, defter kitap çıkarttım, bi baktım fermuarın oradan çıkmış çantanın altına doğru yürüyor... badem kadardı orospu çocuğu. bi fiskeyle duvara çakmıştım!
mutfağın kapısını hep kapalı tutuyordum. zehirli tablet alıp yerleştirmeye korkuyordum. üzerlerine bi şeyler sıkmaya falan korkuyordum. abi her yerdeler diyorum her yerdeler. tavandan düşüyorlardı yaa. bak ensem ürperdi amk!
bi gece paldır küldür bi şeyler düştü de o sese uyandım. noluyo lan anlamadım! biraz sonra bi daha bi şeyler düştü... mutfaktan sesler... ulan dedim mutfağı yemeye başladı bunlar. kapının önüne kadar gittim. ses yok. gerçi ne duyacaksam. abi ben açtım kapıyı. ışığı açsam da aynı açmasam da aynı. açtım abi ışığı: ananı avradını s*keyim! arı kovanı gibi! o kadar çoklar ki yemin ediyorum bi an nefesim kesildi, gözüm acıdı... ayak seslerini duyuyordum hepsinin. pıtptıptıptıptıptptıt.... yürüyolar.... o kadar kalabalık ki! benim şalterin attığı an işte o andır!
saat sabahın 3'ü. evde benzinle çalışan bi soba var. onu yaktım. gaz kokusu hala burnumdadır. oturdum sobanın karşısına. kulağımda ptıptırpıptıppttı sesler... gözümde hamamböcekleri. mutfağın hali. annem, babam. şu halim. başıma gelenler. sinirlerim bozuldu... yavaş yavaş kızışan sobaya bakarken buldum lan çareyi! yakıcam orospu çocuklarını. benzin döküp yakıcam amk! yeter lan!
benzinci sabaha kadar açık, adam bana bidonla gaz veriyordu. benzin istasyonu değildi de hem benzin hem su pompası vardı. o zamanlar böyle damacana sular yoktu, bazı muhitlerde su pompacıları da olurdu. giderdin bidonunla alırdın suyunu, gazını...
ben aldım bidonu çıktım evden. analarını s*kicem. evi yakıcam! benzinciye doğru gidiyorum. 10 dakikalık mesafe. o sıra düşünüyorum: tüpü dışarı çıkartırım. çıkartırım da içeri nasıl girerim. abimin eskiden kalma çivili kramponları var, onları giyerim. havlu, bornoz, mont falan bi şeyler sarınırım, astronot gibi girerim. girerim tabii amk! tüpü çıkartırım. dökerim bi bidon benzini at kibriti gitsin!
aldım benzini geri dönüyorum. ulan dedim nasıl söndürücem! nasıl söndürücem?! nasıl söndürücemi var mı?! nasıl yaktıysan öyle söndürücen. yangın söndürücüyle söndürücem. apartmanda var allahtan. her katta bi tane. 5 tane yeter herhalde. olmasa sabahı bekler gider alırım bi yerden. kafaya koydum aga! yakıcam orospu çocuklarını. ateşe vericem evi!
gittim geldim derken saat oldu dört. ev giriş kattaydı, ben sessiz sessiz 5 kata da indim çıktım, bütün yangın söndürme tüplerini aşağı indirdim. kan ter içindeyim. ama hani bazı motivasyonlar vardır da sana top mermisi taşıtır ya işte o haldeyim abi. yangın söndürücüleri mutfağın girişine, koridorun oraya sıralardım. hepsini hazır hale getirdim, pimlerini çıkarttım, hortumlarını bağlarından çözdüm, kılavuzlarını okudum, birini yalandan kullandım falan tamam işte hazırım. evde tek başına!
abimin kramponları buldum. çivili adidaslar tamam. gittim tuvalete. leş gibi olmuş 3 tane bornoz mornoz bi şeyler asılı kapını arkasına. onların ikisini giydim abi üst üste. akıllıyız ya, bi de ıslattım onları üzerimdeyken. ceset gibi oldular. yakıcam olum evi. kimse döndüremez beni davamdan. ok yaydan çıktı!
bi an aklıma geldi. bidondan bir yere gaz boşaltmak çok zordur. çok sarsak, dengesiz akar o yamuk ağızlı bidonlardan. bidonu savurarak benzini her yere dökemeyebilirim. evet haklıyım. tavan, duvarlar, dolap içleri falan oraya nasıl giricem?! daha pratik bir şey lazım.
bidondaki benzini çamaşır kovasına boşalttım. maşrapayla savurucam benzini orospuçocuklarının üzerine. evet! bornozları biraz daha ıslattım. tamamım! anasını skicem onların!
ya allah!
tereddüt etmedim abilerim ablalarım. krampon da var ya! bi koydum tekmeyi kapıya.
açılmadı.
elimle açtım, sonra bastım tekmeyi. yaktım ışığı. her yerdeler abii! aldım yerden kovayı maşrapayı. daldım içeri. zerre düşünmedim! doldurdum bi maşrapa savurdum duvara. tahminimden fazla yayıldı. oh iyi. döndüm öbür duvara, bi maşrapa daha savurdum, kapattım kapıyı, kapının arkasına doğru biraz daha. döndüm dolaplara. açtım. ananızı sikeyim! savurdum bi maşrapa daha. ağzım yüzüm benzin oldu. bir iki atımlık kaldı kovada. biraz daha doldurdum yere doğru savurdum. vıcık vıcık oldu her yer. böcekler panik. ben gaz! son bi tane daha. bi dolap daha var. açtım dolabı! ananı skeyim! beynimden vurulmuşa döndüm!
tüp...
tüpü unutmuşum... abi resmen hamam böceklerinin kahkalaları kulağımda çınladı. hemen bi çare düşünmeye çalıştım. çıkartayım. nasıl çıkartayım. sökmem lazım. tornavida? nerde?! hay kafamı skeyim! hortumu kessem?! lan olum çabuk benzin uçuyor. tüpü dövücem sinirimden! benzin kokusundan gözüm yanıyor. burnuma benzin kaçmış. yutmuşum gırtlağım yanıyor... ben tüpü sallıyorum. yakasından tutmuş birini silkeler gibi... yaksam ne olur ki?! yakıp 2 dakika sonra söndürsem? tüp ne zaman sıcağa tepki verip patlar ki?! patlar mı ki?! patlamaz ki?! hamamböcekleri mi kazanacak? buraya kadar geldim... hadi oğlum yak şurayı...
biraz daha benzin varmış kovanın dibinde onu da kovayla savurdum sinirle... kova bi tarafa, benzin bi tarafa paldır küldür... etrafıma bakındım; ama bilincimin kaymaya başladığını anladım... nefes almakta güçlük çekiyordum. hamam böceklerinin kimisi ters dönmüş, kimisi hala yürüyor, kimisi de sanki olayın şokuyla öylece donmuş olanları izliyordu. azalmışlar mı çoğalmışlar mı anlayamıyordum...
kapıya döndüm. kapalıydı. 3 adımlık yol 30 metre gibi geldi. kulaklarım gümbürdüyordu. camlar sallanıyodu sanki. olanlar bütün gücüyle üzerime yüklenmiş gibi yorgun hissettim kendimi; ama ateşe gitmeliydim. kibrit yangın söndürücülerin yanındaydı. ha gayret aslanım. yak şu dünyayı! yakmalı... yakmalı...
zar zor kapıyı açtım. açmamla yüzüme vuran "temiz" hava beni gerçek aleme geri getirdi. kulaklarımdaki zonklamalar arttı; ama az sonra onların aslında zonklama değil delicesine yumruklanan sokak kapısı olduğunu anladım. apartman ya sese ya kokuya ya da işte bir şeylere uyanmış olmalıydı... ortalık leş gibi benzin kokuyordu. gözlerim, ellerim, saç diplerim, ağzım, gırtlağım yanıyordu. kapı zangır zangır titriyor, apartmandan sesler geliyordu. biri itfaiye, biri ambulans diyordu... az sonra kapıyı açtım...
keşke size o insanların yüzlerini tarif edebilsem. katkat bornozlu, üstüm başım sırılsıklam, gözlerim kan çanağı, saçım başım dağılmış, ayağımda çivili kramponlar, paçaları çoraba sokmuşum... ve elinde maşrapa! onu bırakmamışım. olum ne oluyor falan gibi bi şeyler dediler... birileri hemen beni ittirerek içeri girdi... ne diyeceğimi ben nereden bileyim... ben.... mutfağı yakacaktım... yakamadım mı diyecektim... içerden sesler... ahlar vahlar... kim bilir ne halde ortalık!?
biri beni evden çıkarttı, apartman merdivenlerine oturttu. su verdiler. bi şeyler soruyorlar ama ben anlayamıyorum bile... aklım tüpte kalmıştı. onu çok net hatırlıyorum. onu çıkartmayı nasıl unuturum?! mınakodumun tüpü!
ne kadar süre geçti hiç bilmiyorum. 5 dakika da geçmiş olabilir 45 dakika da. yönetici amca yanımda oturuyordu. mehmet amca. sesler azalmıştı. evin kapısı hala açıktı, biri yangın tüplerini evden çıkartıyordu. havadaki benzin kokusu azalmıştı; ama üzerimden hala yükseliyordu. içim yanıyordu. aklım boşlukta gibiydi. ayaklarımın dibinde yarısı içilmiş bir ayran kutusu, ağzımda da tadı vardı... resmen bir çılgınlık nöbetinden dönüyordum. gerçek hayata tutunamıyordum. ölmemişler miydi? yakamamıştım...orospu çocukları... ara ara aklımdan hala bunlar geçiyordu. içimde bir ağlama titremesi vardı; ama ağlayamıyordum.
merdivenlerden çıktığımı hatırlıyorum az sonra. başka bir yastığa doğru uzandığımı... sonra da uyandığımı...
yönetici amcanın evindeymişim. saat 11. öğlen... üzerimde yeni bi tişört var. yeni bir alt. benzin kokuyorum hala. amca sesi kısık televizyona bakıyor. duvarda rahmetli meryem teyzenin fotoğrafı. doğrulduğumu görünce. iyi misin diyor. iyiyim diyorum utanarak; ama bilmiyorum nasılım. aklıma tüp geliyor yine... içim yanıyor. yerinden kalkıp masadaki sürahiye uzanan mehmet amca "hepsi ölmüş" diyor. .. önce anlayamıyorum... az sonra jeton düşüyor! ölmüş mü!? nasıl ölmüş?! bir bardağa su doldurup uzatıyor bana. nasıl dolmuşsam artık... taşıp ağlamaya başlıyorum... ölmüş orospu çocukları...
....
açıklama:
~ olay, anlatım abartılarıyla süslenmiş olsa da gerçektir.
~ 5 katlı apartmanın 10 litrelik bir bidon benzinle alt kattaki mutfaktan başlayarak alev almasını engelleyen tek şey ise şanstır!
~ orospuçocukları da benzinden zehirlenip ölmüşler.
~ hayat da bir daha karşıma hamamböceği çıkartmadı! ömrüm boyunca karşıma çıkabilecek bütün hamamböceklerini, izbe bir mutfakta, 15 yaşımdayken öldürdüm çünkü!