KÜLTÜR 29 Mart 2017
146b OKUNMA     1015 PAYLAŞIM

Günlük Hayatta Sıkça Kullandığımız "Sezar'ın Hakkı Sezar'a" Deyimi Nereden Geliyor?

Bir haksızlık söz konusu olunca başvurmaktan çekinmediğimiz bu deyimin tartışmalara yol açan bir geçmişi var.


olay soyle gelismis. isa'yi zor duruma dusurmek isteyen kisiler roma'nin vergileri konusundaki tutumunu sorunca, o da demis ki "bana onlarin istedigi parayi verin". verdikleri parayi gorunce de "bunun uzerinde sezar'in resmi var. o zaman sezar'in hakkini sezar'a verin." demis.

burada adi gecen sezar, hepimizin bildigi, babasi gibi sevdigi favori diktatorumuz gaius julius ceasar degildir. bazilarimizin bildigi, julius ceasar'in vasiyetiyle evlat edindigi ve ondan da tassakli olan, dunya tarihine en az benim kadar yon vermis ilk gercek roma imparatoru augustus (gaius julius caesar augustus) da degildir. burada adi gece sezar aslinda sezar falan da degildir cunku bir kere julian degildi; claudia ailesinden tiberius isimli bir kardesimizdir. evlilikle augustus'un uvey oglu olunca ve onun tarafindan resmen evlat edinilince bir julian olmus ve tiberius julius caesar augustus adini almis, ikinci roma imparatoru olarak da julia-claudian hanedanini baslatmis. bunlar hepimizin biyoloji dersinde ogrendigi seyler.


isa'ya gelince: oyle ne sis yansin ne kebap bir cevap vermis ki kendini tuzaga dusurmek isteyenlere, yuzyillar boyunca vergi vermek istemeyen anarsistten, daha cok vergi toplamak isteyen baskici iktidara, laiklerden asiri dincilere kadar, skalanin her noktasindaki gruplar bu hikayeyi kullanmislar amaclari dogrultusunda.

acaba ses tonlamasi, mimikleri nasildi, kasgoz isareti yapti mi sezar'a da verin derken, eki eki diye guldu mu, akabinde ironiden anlamayan yahudiye asina degilim bakinizi verdi mi yanindakilere? bu sorular cevapsiz kalacak, zavalli tiberius'un da adi valisi pontius pilate kadar dahi gecmediginden brutus'un sisledigi sezar'la karistirilmaya devam edilecek.

"sezar'ın hakkı sezar'a, isa'nın hakkı isa'ya" diye de bilinir.

bazı hristiyan akımları bu cümlenin isa tarafından "paranın üzerinde adı var, vergi onun hakkıdır. yiğidi öldürün hakkını yemeyin" amacıyla değil aslında "imparatora ve bu dünyaya ait olanı ona verin. tanrinin parayla işi olmaz" maksadı ile söylendiğini savunur.

yine aynı şekilde "hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. siz hem tanrı'ya, hem de paraya kulluk edemezsiniz." (matta 6:24) ve "hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez. ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. siz hem tanrı'ya, hem paraya kulluk edemezsiniz." (luka 16:13) kısımlarına dayanarak parayı tamamen reddederler ve şeytani olduğuna inanırlar.

farklı hristiyanlık yorumları için:

(bkz: tolstoy)
(bkz: quaker)

bu lafın, "yiğidi öldür hakkını yeme" ile yakından uzaktan alakası yoktur.

hristiyan incilindeki en ilginç ve tartışmalı pasajlardan biridir bu. esasen, hristiyanların devlet otoritesine karşı almaları gereken tavra dair tartışmalarda kullanılmıştır. yani hristiyanlar, isa'nın yolunu izlemeyen hükumdarlara ve onların devletlerine karşı nasıl tutum geliştirmelidirler? isyan kabul edilebilir bir yol mudur?

yüzyıllarca muhafazakar din adamları ve yönetici sınıf mensupları bu sözü, hristiyanları tam bir itaate zorlamak, sömürü düzenini sorgulamalarını engellemek için kullanmışlardır. örneğin, 1524-1525'de almanya köylü isyanlarıyla çalkalanırken asi köylüleri şeytan ilan eden ve alman prenslerine onları boğazlamalarını tavsiye den martin luther'in teolojik dayanaklarından biri de bu söz olmuştur.

kimi teologara göre laikliğe kaynak olan cümledir; fakat niyazi öktem'e* göre hz. isa laikliğe zemin oluşturabilecek herhangi bir anlam yüklemeden kurmuştur bu cümleyi. cümleye laik anlam sonradan klise doğmatizmine karşı akılcılığı savunan hristiyan teologlar yüklemiştir. öktem'e göre isa burada sadece dünya devletine değer vermediğini, dünya devletini küçümsediğini göstermek istemiştir.

aynı sözü muhammed kutub ise şöyle yorumluyor:

"bizler şu anda kayzer’e karşı savaşmakta emrolunmuş değiliz. bu yüzden size cizye vermeye emredecek olursa- sizler bugün üzerinizdeki baskısını kaldırma imkanına sahip olmadığınızdan- bu cizyeyi kayzer’e allah‘ın şeriatına boyun eğdirmek için onunla savaşmak üzere izin verileceği güne kadar ödeyiniz.”**

*niyazi ökem,"dinler ve laiklik" cogito. .s.1. ss:21-47
**muhammed kutub, çağdaş fikir akımları – 1 demokrasi, işaret yayınları, istanbul, 1986, s.21.