SİYASET 25 Mart 2020
20,6b OKUNMA     635 PAYLAŞIM

Gücün, Uluslararası İlişkilerde En Önemli Faktör Olduğunu Söyleyen Görüş: Neo-Realizm

Günümüz siyasetinde oldukça etkili olan bu görüşü inceleyelim.
iStock


Nedir, ne değildir?

1980 sonrası realist araştırma programını ifade etmek için kullanılan kavramdır. 1979 yılında kenneth waltz'un yayımladığı 'theory of international politics' kitabı ile morgenthau, e.h. carr, arnold wolfers ve henry kissinger'ın temsil ettiği klasik realizmden bir kopuş yaşanmıştır. neorealizm, uluslararası sistemdeki anarşiye ve belirsizliğe vurgu yapar. ancak bunun insan doğasından kaynaklandığını ya da sisteme içkin olduğunu söylemez. neorealizmin varsayımı şudur: uluslararası sistem -ki bu sistem anarşiktir ve maddi güç, sistemi oluşturan devletler arasında göreceli olarak dağılmıştır- çıktıları ve her bir devletin izleyeceği dış politikayı belirleyici özelliğe sahiptir. neo-realizm içerisinde dört adet alt çalışma programı bulunmaktadır:

1. defansif realizm
2. ofansif realizm
3. neoklasik realizm
4. hegemonik realizm

Temeli nedir?

uluslararası ilişkilerde kaotik bir düzensizlik değil anarşist bir düzen öngörür bu akım. egemen devletlerin üstünde bir erk bulunmayan anarşist yapıdaki düzeni yaratan şey güç dengesidir ve kimi zaman aşırı güçlenen tarafın; zayıflatılmasıyla, diğer bir zayıf devletin güçlendirilmesiyle, diğerlerinin birlik olup dengelemesiyle veya ufak devletlerin büyüklere eklemlenmesiyle (bandwagon) oluşabilir.


Uluslararası politika hakkındaki görüşü

şimdi realizme göre, devlet uluslararası ilişkilerde tek aktördür. devletin diğer ülkelerle ilişkilerinde ulusal çıkar arayışı ön plandadır. bu arayış temelde çatışmaya dayanır ve bu politikanın esas aracı güce başvurmaktır. dünya savaşlarına götüren konjonktürleri yarattığı bilinen bu yaklaşım günümüzde biraz daha sulandırılarak, neo-realizm oldu.

neo-realizmde, esas yine devlet olmakla beraber uluslararası kuruluşlara daha fazla rol tanıyor, siyasetin üstünlüğünün yanında ekonomik ve teknolojik işbirliğinin etkilerini de yadsımıyor. ama sonuçta neo-realistler de gücün hakimiyetini ve çatışmanın kaçınılmazlığını teorilerinin merkezine oturtuyor.


hans j morgenthau uluslararası politikanın insanın doğasında bulunan rekabet faktörü ile yönetilebileceğini savunur. sonuçta, modern uluslararası sistemin çatışmacı ve anarşik karakterli, bu sistemin devamını sağlayacak, devletlerin kuşatıcı üst kimliği olabilecek unsur olarak da güç dengesinin kabul edildiği bir yaklaşım tarzıdır.

uluslararası ilişkilerin bir bilim olarak ortaya çıkışından sonra realizmde edward hallett carr, hans j morgenthau ve kenneth n waltz'den şekillenen uluslararası ilişkiler teorileri çıkış noktası alınmıştır.

Toplumlarda Adeta Bir Truman Show Etkisi Yaratan Düşünce Akımı Konformizm Nedir?