MÜZİK 28 Ağustos 2025
3,8b OKUNMA     125 PAYLAŞIM

Grup Üyelerinin Sözler Aracılığıyla Birbirine Saydırdığı Efsane Şarkı: The Chain

Fleetwood Mac'in 4 Şubat 1977'de yayınlanan kült albümü Rumours'ın en sevilen parçalarından birinin hikayesi.

Fleetwood Mac - The Chain 

dinle. iyi çocuk olursan, ya da sesi yeterince yükseltirsen, şarkının hemen başında grup elemanlarından birinin sessizce "fuck" diye ünlediğini ve ardından derin bir nefes alındığını duyabilirsin. son anda bir şey yanlış gitmiş anlaşılan. sırf bu bile şarkıyı kendime yakın bulmama yeterli olurdu belki de. çünkü bu ünlem, türkçe ya da ingilizce, bu yaşıma kadar ağzıma yapışan tek küfür.

ama onunla kalmıyor. anlatayım.

bu bir fleetwood mac eseri. ortaya çıktığında (1976-7) grup, lindsey buckingham (vokal ve gitar), mick fleetwood (davul ve perküsyon), christine mcvıe (vokal ve klavye), john mcvıe (baş gitar) ve stevie nicks'ten (vokal) oluşuyor.

bu insanlar bu tarihte, sarsıcı ilişkiler yumağının içerisindeler. grup üyeleri garip bağlarla birbirine bağlı ya da aynı bağlar ile birbirlerine mesafeli. fleetwood, çok kısa zaman önce, en yakın arkadaşıyla aldatıldığını öğrenip çocuklarının annesinden boşanmış. christine ve john, hala aynı soyadı taşısalar da, yine kısa bir süre önce boşanmışlar. ve christine şimdi grubun idari işlerinden sorumlu biri ile birlikte. nick ve buckingham da sancılı/uzatmalı bir birliktelikten geliyorlar.


şarkı da tam da bununla alakalı zaten: bağ!

penceresiz, ahşap bir stüdyoda albüm için çalışmaya başlıyorlar. stüdyonun sahibi, stüdyo dışında birbirleri ile görüşmeyen grup üyelerinin geceyarısından hemen önce stüdyoya geldiklerini, uyuşturucu alıp kendilerince eğlendiklerini, albüm/iş dışında hiçbir konuda iletişim kurmadıklarını, geceyarısından sonra, uyuşturucu ve eğlenceden yorgun düşünce, kaydetmeye başladıklarını söylüyor. ve ortaya müthiş bir albüm çıkıyor: rumours! grup elemanlarını birbirlerine bağlayan ama bir yandan da birbirlerine mesafeli durmalarına neden olan o garip bağ, şarkılara da yansıyor. çoğu şarkı, normalde birbirleriyle konuşmayan grup elemanlarının birbirlerine yazdıkları bir nevi nazire. yine de, grubun tüm elemanlarının katkısıyla oluşan tek bir şarkı var albümde: the chain.

the chain, albümün öne çıkarılan şarkıları arasında değil aslında, albümün dört şarkısının "single" olmasına rağmen. yine de bana, sadece kendi içinde sözleri ve müziğiyle değil, bahsettiğim çerçevede düşünüldüğünde de, albümün tepe noktası gibi geliyor.

gözümü kapatıyorum. kendimi, 1976'da, ahşap ve penceresiz bir stüdyoda hayal ediyorum. geceyarısından sonra, los ve dumanaltı bir oda, "damn the dark, damn the light". aralarında garip bir gerilim olan beş kişilik bir grup var benimle aynı odada. yorgunlar, sessiz ve gerginler, "break the silence". konsante olup tam çalmaya başlayacakken buckingham elindeki penayı düşürüyor ve sessizce bir "fuck" duyuluyor. derin bir nefes...

ve başlıyor. yok, duruyor. çalmaya başlıyorlar ama hayat duruyor.

birbirleriyle konuşmuyorlar. birbirlerine kırgınlar. birbirlerinden nefret ediyorlar: "damn your love, damn your lies". eş zamanlı çalmaya ve söylemeye başlamaları bile bir mucize. işte, aralarındaki o garip bağ, başka bir deyişle, the chain, o mucizenin hem kaynağı hem de sonucu.

tüm bunlar çok etkiledi beni.

ama tabii bir de şarkının kendisi var, çok sevdiğim, pek çok kendimle özdeşleştirdiğim, çok çok sık dinlediğim bir şarkı bu.

şarkı yalnız (listen to the wind blow, watch the sun rise / listen to the wind blow, down comes the night) ve sessiz (break the silence) bir hayat süren, geçmiş(t/l)e yaşayan (i can still hear you saying), hayalkırıklığına boğulmuş (you would never break the chain), karamsar (you will never love me again) ve tüm bu sebeplerle hırçın (damn your love, damn your lies / damn the dark, damn the light) biri hakkında.

ve onun için "the chain" sevdiği insanın geçmişte tanımladığı bağdan daha farklı. ona göre "the chain", bahsedildiği gibi ölene kadar birlikte olmak ya da evlenmek değil. zaten bu mümkün de değil. kendisine zamanında söz verilse de (i can still hear you saying, you would never break the chain) herşey farklı gelişmiş. ömür boyu birliktelikten ve evlilikten söz eden insanlar yok şimdi. şimdi hayatındaki tek hareketlilik esen rüzgar, yükselen güneş ve çöken gece.

onun inandığı "the chain" (keeps us together), aşk. kimseyle hayat boyu süren, evlilikle resmileştirilen birliktelikler kuramayacak, ama, hayat boyu birlikteliklere inanan insanlar, ondan sonra bir düzine birliktelik yaşasa bile o, sevdiklerine "the chain" ile bağlı olmaya davam edecek.

tüm bunların ardından tını üzerine sadece şunu söyleyeyim: kaliteli bir müzik çalardan dinle bu şarkıyı. gözlerini kapat, o stüdyoda hayal et kendini, davula, gitara, vokale ve tabii o ortadaki baş gitara bırak.

dinle.

Şarkının sinemada muhteşem bir kullanımı

guardians of the galaxy vol. 2, herkesin şarkı kullanımına bayıldığı bir film. ilk filmde de durum buydu ama kimse sanırım şu müthiş inceliğe dikkat çekmemiş bu notu düşmezsem içimde kalır.


şu küçücük sahnede belki de tarihin en iyi şarkılarından biri olan the chain sadece müthiş bi şarkı olduğu için kullanılmamış. fleetwood mac hayranları bilir ki bahsi geçen şarkının kaydı grubun paramparça olduğu dönemlere denk gelir. fleetwood da guardians gibi aslında bir ailedir, çok yakın dostlardır ama bu dönemde aralarındaki ilişkiler iyice çatallanmış ve hepsi birbirinden nefret etme noktasına gelmiştir. şarkı çok özel bir şarkıdır ve bu sahnenin karakter dinamiklerini kanımca bir o kadar özel hale getirmiştir.