SUÇ 30 Temmuz 2018
59,2b OKUNMA     712 PAYLAŞIM

Genç Kızları, Kanlarında Banyo Yapabilmek İçin Öldüren Seri Katil: Elizabeth Bathory

1560-1614 yılları arasında yaşayan Macar asıllı seri katil Elizabeth Báthory, nam-ı diğer Kanlı Kontes, dünya tarihinin gördüğü en korkunç seri katillerden biri.

elizabeth bathory, nam-i diger kanlı kontes, macaristan’ın en zengin ve köklü ailelerinden birinde doğmuştur. elizabeth doğduğu sıralar, ailesi macaristan’ın en soylu ve zengin ailelerinden biriydi. kuzeni macaristan başbakanıydı. amcası stephan ise daha sonra polonya kralı olmuştur. bathory ailesi zengin ve soylu olmasının dışında, çok güçlü ilişkilere ve tanıdıklara sahipti. elizabeth bathory daha 4-5 yaşındayken sara nöbetlerine katlanmak zorunda kalıyordu ve sorunlu bir çocuk olarak yetişti. sorunlu ve çekingen yapısına rağmen genel olarak entelektüel, becerikli ve akıllı bir kadındı. 1575 sonbaharında 15 yaşındayken, 25 yaşındaki kont ferencz nasdasdy ile evlendi ve kendi soyadını devam ettirmek için soyadını ona verdi. evlilikten sonra csetjhe kalesi’ne yerleştiler. kale macaristan’ın kuzeybatısında, şehre yukarıdan bakan bir tepede yer alıyordu. evlilik, aslında nasdasdy ailesinin bir sınıf atlama çabasıydı. çünkü daha güçlü olan bathory ailesi onlardan daha üst bir statüde bulunuyordu. ileriki yıllarda birkaç çocuk dünyaya getirdiler. kont ferencz zamanının büyük bir kısmını evinden uzakta, savaşarak geçiriyordu. savaş alanında cesur ve güçlü bir askerdi ve hayatının son döneminde macaristan’ın “kara kahramanı” olarak anıldı. evli oldukları 25 yıl içerisinde, kocası savaşa gittiği için yalnız kalan elizabeth’in hayatı gittikçe sıkıcı bir hal alıyordu. zaman öldürmek için saatlerce ayna karşısında güzelliğine bakıyordu ve genç erkeklerle birlikte oluyordu. bir seferinde bir erkekle birlikteyken kocası tarafından yakalandı, fakat kocası bu durumu affetti. 20’li yaşlarında kölelere işkence yapmaya başladı. bu işkence gün geçtikçe elizabeth’e büyük bir zevk vermeye başladı. çocukluğunda yaşadığı travmalardan mı bilinmez ama elizabeth günden güne daha sadist bir yapıya bürünmeye başladı.

elizabeth bathory’e kanlı kontes denilmesinin nedeni aşağıda anlatacağım olaylardan sonra başlıyor aslında. bir gün, genç bir hizmetçi kız, elizabeth’in saçını tararken yanlışlıkla canını acıtır, ardından canı yanan elizabeth’ten çok sert bir tokat yer. burnu kanayan genç kızdan akan kan elizabeth’in eline gelir ve elizabeth bu kan ile kızın güzelliğini aldığını düşünür. ardından erkek uşağı johannes ujvary’e kızı soymasını söyler ve kızın kollarını bir fıçının üzerinde tutarken atar damarlarını kestirtir. genç kız öldükten sonra elizabeth bu kanla banyo yapar. daha önce söylediğimiz gibi şizofren olan elizabeth artık genç kalmanın yolunu bulduğunu düşünür. bundan sonraki 10 yıl içerisinde elizabeth bathory’nin yardımcıları ona birçok güzel kız getirdiler. elizabeth, bir süre sonra büyücülüğe de merak salar ve dorotha szentes(darko) adlı gerçek bir büyücüden büyü ile ilgili bilgiler almaya başlar. bunun üzerine darko elizabeth’in sağ kolu olur. bunun dışında eski hemşiresi iloona joo, erkek uşağı johannes ujvary ve anna darvula adlı hizmetçi kız da ona yardım etmektedir onların da yardımı ile cetjhe kalesi tüm kötülüklerin merkezi olmaya başlamıştır. elizabeth’in yaşlanma ile ilgili takıntısı olduğu için daha çok seçiyordu.

kızları bağlayıp, ayak parmaklarının arasına yağlanmış kâğıtlar koyup önlerinde ateş yakıyordu. önce ayakları alev alan kızların sonra tüm vücutları yanmaya başlıyordu. elizabeth bunu büyük bir zevkle izlerken gençleşme ile ilgili bir büyü ayini miydi yoksa sadece sadist bir duygu ile gerçekleştirdiği bir işkence miydi bilmiyoruz. bilinen bir başka işkence yöntemi ise, kızların ağızlarını, çeneleri birbirinden ayrılana kadar çekmesi idi. huyu iyi olduğu günlerinde kızları soyarak erkek misafirlerin önüne çıkartıyordu. 20'li yaşların sonuna doğru iki kızından ve bir oğlundan sıkılan elizabeth, onları evlatlıktan reddetti ama onları bu işkence ortamının içine sokmadı. yıllar geçtikçe masum kızların kanına olan ihtiyacı gittikçe artıyordu. yeni işkence yöntemleri geliştirmişti. mesela kızları tamamen bal ile kaplayıp onları böceklerin ve arıların önüne atıyordu.

bir başka işkence yöntemi ise esir aldığı kızları çıplak olarak 0 derecenin altında soğukta, buz gibi suyla, donarak ölene kadar yıkıyordu. kocasının ölümünden sonra, kendisiyle ve güzelliğiyle daha fazla ilgilenmeye başladı. ardından onu gençleştirdiğini düşündüğü kan banyoları başladı. kaleye getirilen kızların kanlarını emiyor, açılan yaralarındaki etleri yiyordu. kontes, alman saatçilerinden ve demircilerinden işkence aleti sipariş ediyordu. bir süre sonra csetjhe kalesi tamamıyla bir işkence merkezi haline gelmişti. çivili kafeslerde kızları öldürüyor, onun için özel yapılmış bu kafeslerin altına girip, kanın akması için yapılan delikten banyo yapıyordu. elizabeth bazen iç güzelliği için onların kanlarını da içiyordu.

bir süre sonra artık bu basit köle kızların kanlarının bir işe yaramadığını düşünen kontes, daha asil ailelerden köleler almaya başladı. elizabeth’in terörü uzun yıllar devam etti. kurban listesi gün geçtikçe artıyordu. kontes kurbanların isimlerini çalışma masasındaki defterine yazıyordu. cesetler kalenin koridorları altında yakılıyor veya ormana atılıyordu. genç kızlar eğitim veya çalıştırma adı altında kandırılarak kaleye getiriliyorlardı. 40 yaşına yaklaşmıştı ve yavaş yavaş yaşlandığının belirtileri ortaya çıkıyordu. ne yaparsa yapsın bunları ortadan kaldıramıyor ve güzelliğini kaybetmeye başlıyordu. bununla beraber elizabeth’in namı çevre köylerde konuşulmaya başlanmıştı. elizabeth ve csetjhe kalesi hakkındaki dedikodular macaristan imparatoruna kadar ulaşmıştı. bunun üzerine imparator tarafından, elizabeth’in başbakan olan kuzeni kont cuyorgy thurzo’ya kaleye baskın düzenleme görevi verildi. 30 aralık 1610'da elizabeth’in kuzeni tarafından yönetilen bir grup asker csetjhe kalesi’ni gece bastılar. hepsi kaledeki korkunç görüntüden şaşkına döndü. kalenin altında yaklaşık 50 ölü kızın cesedi bulundu. kale basıldıktan sonra elizabeth’in yardımcıları da cezalandırıldı. parmakları kesilerek ateşe atıldılar ve kazığa bağlanarak yakıldılar.

elizabeth cezasını da ağır bir şekilde çekti. hayatı boyunca kendi kalesinde neredeyse tamamı duvarlarla çevrili bir odada kalacaktı. odada sadece bir delik açılmıştı, o da yemek vermek ve hava almasını sağlamak içindi. bir gün yemek vermeye gelen görevlilerden biri elizabeth’e verdiği yemeğin hala aynı yerde olduğunu ve dokunulmamış olduğunu fark etti. 21 ağustos 1614'de, 54 yaşındaki elizabeth bathory ölü olarak bulundu. elizabeth bathory’nin kapatıldığı kule şu anki slovakya’da bulunmaktadır. tüm yaptıkları ve suçları da macaristan devlet arşivinde yer almaktadır. elizabeth bathory’nin ölümünün ardından kale boşaldı ve terk edildi. kontes bathory ailesinin mezarlığına yerleştirildi.