EKONOMİ 24 Mayıs 2018
20b OKUNMA     812 PAYLAŞIM

Gelir Dağılımı Adaletsizliği Nasıl Oluyor da Ekonomik Bir Krize Dönüşüyor?

Türk Lirasının Amerikan Doları ve Euro başta olmak üzere dünya çapındaki diğer para birimleri karşısında bir düşüşe geçtiği malumunuz. Peki bu, gelir adaletsizliğiyle birleşerek halkı nasıl etkiliyor ve ekonomik kriz denilen şeye dönüşüyor?
iStock


ekonomiyi tüketim üzerine kurmuş ülke bunu bile beceremiyor. neden? hemen basitçe izah edeyim.

şimdi mantığı zaten para harcansın "ekonomi dönsün" üzerine kurmuşlar. harcayın diyorlar. tamam iyi güzel harcayalım da cüzdan boşken neyi harcayacağız? geliri o kadar adaletsiz ve dengesiz dağıttılar ki insan harcayacak para bulamıyor. yahu akıllı adam diyelim çok akıllıca yönetti şirketini zengin oldu eyvallah. biz ekmek bulamıyorken adam som altın bugatti'ye biniyor. eyvallah. herifin teki sırf yandaş olduğu için haksız yere milyonlarca insanın hakkına giriyor. kasayı parayla dolduruyor. burada zaten işler bir kere karışıyor, devlet adalet kavramını öldürüyor. işin ekonomik boyutu bu noktada başlıyor zaten. bir adamın kasasında 110 milyon doları var. 100 bin kişinin cebi boş. halbuki o yandaş bir adamın 10 milyon doları, 100 bin kişinin de 1000'er doları olmalıydı cepte.

bu noktada piyasa devreye giriyor

benden kalem al
benden gofret al
benden ev al
benden araba al
benden sucuk al
benden telefon al
benden gömlek al
benden prezervatif al
benden klozet al
benden yemek ye
benden uçak bileti al
benden meyve al

başlıyorlar reklam yapmaya. üretimlerini yapmışlar ve müşteri bekliyorlar. ama ortada müşteri yok. neden yok? çünkü insanlarda para yok. şimdi diyeceksiniz ki o 110 milyon doları olan adama reklam yapsınlar. para onda sonuçta. iyi de bizim telefon satan şirketimiz bir adama kaç telefon satabilir? 1? 2? 3? hadi adam manyak olsun 100 telefon alsın. sonra? 100 bin telefon üreten telefoncumuz kalan 99.900 telefonu ne yapacak? kalanları alacak adam yok? adam var da alacak parası yok. aynı şekilde uçak şirketimiz. reklam yapıyor gelin bana gelin bana. 110 milyon doları olan bir adam gidip bir bilet alıyor. hadi manyak diyelim. uçağın tamamını alıyor. peki diğer uçaklar? onları nasıl havalandıracak? o parasız 100 bin kişinin de uçağa ihtiyacı vardı. 100 bin koltuk yerine bir koltuk satıldı.

tırnak içinde ''haksız kazançla zengin olup milletin cebinden parayı çalanlar'' toplumun tamamına yayılacak satışların önünde bir engeldir. 100 bin kişinin parasını çalıp bir kişilik satın alma yapan adamdır o şirketleri batıran. herkesin bir ay içinde ihtiyaç duyduğu yüzlerce şey vardır. ancak ülkenin %80'i, bunların ancak yarısını belki çeyreğini alıyor. bu da atıyorum ayda 100 bin çift ayakkabı satılması gerekirken 25 satılıyor. çünkü insanlar alacak parayı bulamıyor. sonra deli gibi reklam yapılıyor. reklam maliyeti eklenince iyice fiyat artıyor. özellikle konutlar. cebinde alacak parası olmayan vatandaşa 2+1 500 bin diyorsun. baktın satılmıyor çünkü millette para yok amk. 500 binlik reklam yapıyorsun. sonra 1 milyon diyorsun.

tüketim ile olmayan parayı döndürmeye çalışıyorsun. zaten alım gücü çok düşük. bir de garibanın cebinden parayı alıyorsun. o 100 bin garibanın ihtiyacı olan 100 bin kalem satın alınamıyor. bu sefer kalemi üreten, satan, aracılık eden, tedarikçilik edenler de batmaya başlıyor. bir adamı zengin ediyorsun ama o 100 bin kalem değil 100 kalem alıyor. sorun toplumun tamamına hitap edecek ürünlerin bile satılamaması. herkes lamborgini alsın demiyorum ama en azından bir toyota, opel, peugeot almalı. herkes nusrette yemesin ama mahalle kasabından bir şeyler alabilmeli. o haksız yere zengin olan ayda 100 ton et yiyemez ama cebinden parası çalınan binlerce insan yiyebilir. böylece ekonomide para dönme şansı bulur.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir