BİLİM 30 Haziran 2016
52,9b OKUNMA     1071 PAYLAŞIM

Geleceğe Doğru Yolculuk Yapmak Teorik Olarak Mümkün mü?

Back to the Future filminde gördüğümüz şey meğer bize o kadar da uzak değilmiş fakat teknolojik olarak biraz zormuş.

geçmişe yolculuğun önünde teknolojik değil teorik engeller söz konusu. daha doğrusu paradokslar diyelim. bunun en yaygın örneği, kişinin geçmişe gidip kendi annesi ile babasını daha tanışmadan öldürmesi olarak verilir. ebeveynleri ölen kişi hiç doğamayacağı için o cinayeti de hiç işleyemeyecektir. peki o halde ebeveynleri kim öldürdü? işte bu gibi paradokslar evrenin en temel kurallarından birini ihlal eder: nedenler sonuçlardan önce meydana gelir.

Geçmişe yolculukla ilgili yazarın bahsettiği paradoks.

dr emmett l. brown bu tip durumlar için şöyle buyurur, bu paradokslar uzay zaman düzleminin devamlılığını bozup zincirleme bir reaksiyon yaratarak tüm evrenin yok olmasına sebep olabilir.

geleceğe yolculukta ise tek yapmamız gereken zamanın göreliliğini kullanmak. einstein bize zamanın her yerde aynı olmadığını, kişiye göre farklı olduğunu göstermiştir. bu demek oluyor ki tek yapmamız gereken kendi zamanımızın dünya'nın geri kalanının zamanından daha yavaş akmasını sağlamak. bunun için de kullanabileceğimiz 2 parametre çıkmakta karşımıza: hız ve kütle çekimi.

bir cismin kütlesi ne kadar büyükse, uzay-zaman dokusunu o kadar fazla bükerek zamanın o kadar yavaş akmasına neden olur. bu yavaşlama dünya'nın kütle çekimi düşünüldüğünde kaydadeğer ölçülerde olmuyor elbet fakat milyonlarca güneş kütleli bir karadelik düşünüldüğünde, onu doğanın bize sunduğu bir zaman makinesi haline getiriyor. üstelik içine girmemize gerek de yok, ona yakın bir yörüngede bir süre dolanmak yeterli. örneğin bir uzay gemisi samanyolunun merkezindeki karadelik etrafında 10 dakika turladığında dünya'da 20 dakika geçmiş olur. yani uzay gemisindeki zaman, dünya'daki gözlemciye göre yarı yarıya yavaşlar. uzay gemisiyle 1 sene karadelik etrafında dolanan mürettebat dünyaya döndüğünde 2 sene geçmiş olduğunu görür.

kütleçekiminin etkileri yeterli gelmediyse diğer parametremiz olan hızı kullanabiliriz. zaman, hızı olan her cisim için, durağan cisimlere göre daha yavaş akar. bu, uçak yolculuğu yapan insanlar için saniyenin milyonda biri kadar bi değişiklik sağlarken, hızlar ışık hızına yaklaştıkça etkiler de büyür. peki hız arttıkça zaman neden yavaşlar? bunun nedeni evrende ışık hızının kozmik hız limiti olması. yani hiçbir şey ışıktan hızlı gidemez. diyelim ki ışık hızının %99,99'u kadar bir hızla giden bir uzay gemisindeyiz. eğer bu geminin içindeki biri ileri doğru koşarsa, hızı geminin hızına ekleneceğinden, bu kişi dışarıdaki bir gözlemciye göre ışık hızını aşabilir. işte evren bu hızın aşılmasını, geminin içindekiler için zamanı yavaşlatarak önler. geminin içindekiler için zaman, hız limitini korumak için yavaşlar. hızın zaman üzerindeki etkileri ise kütle çekiminden çok daha büyük. eğer uzay gemimizle ışık hızına çok yakın hızlarda 1 yıl yolculuk edersek, dünya'ya döndüğümüzde tam 70 yıl geçmiş olduğunu görürüz.

sonuç olarak uygulamada eğer kendisine minimum 6 yıl yetecek yakıtı taşıyabilecek bir uzay gemisi yapmayı başarırsak onu ışık hızına yakın hızlara kadar hızlandırabiliriz. başlangıçta o kadar da hızlı olmayan bu devasa gemi ilk 2 yılın sonunda ışık hızının yarısına kadar, 4 yılın sonunda ışık hızının %90'ına kadar hızlanmış olur. bu şekilde yol almaya devam ederse 6 yılın sonunda ışık hızının %99'u kadar hızlanan gemi dünyaya döndüğünde pek güzel sürprizlerle karşılaşır.

ya da bunları boşverin, kafanızı kaldırıp yıldızlara bakın ne bileyim: