PSİKOLOJİ 17 Eylül 2025
3b OKUNMA     69 PAYLAŞIM

Freud'un Ödipal Kompleks veya Bilinçdışı Haricinde Fazla Bilinmeyen Kritik Teorileri

Freud denince akla genelde cinsellik, rüya yorumları veya en iyi ihtimalle ödipal kompleks geliyor ancak kendisine ait olan daha çarpıcı teoriler de var.

freud sadece ödipal kompleksin babası değildir; ölüm itkisi ve kolektif suçluluk gibi kavramlarla uygarlığın karanlık yüzünü açığa çıkarmıştır.

freud denince akla hep aynı klişeler gelir; (bkz: ödipal kompleks), (bkz: bilinçdışı), (bkz: rüya yorumu)… oysa bu büyük düşünürün külliyatında popülerleşmemiş ama en az onlar kadar sarsıcı, hatta belki daha derinlikli fikirler vardır. çoğu kez satır aralarında saklı kalan bu kavramlar, hem bireyin ruhunu hem de toplumların yazgısını anlamak için eşsiz ipuçları sunar.

bunlardan ilki (bkz: ölüm itkisi) yani freud'un deyimiyle thanatos

freud, insanın yalnızca haz ve yaşam dürtüsüyle (bkz: eros) yönlendirilmediğini, aynı zamanda yok oluşa, çözülmeye, huzurlu bir hiçliğe doğru çekildiğini öne sürer. bu fikir, o dönem için neredeyse skandala varan bir cesaretti. savaşların, yıkımların, bireyin kendi kendine açtığı yaraların ardında bu itkiden izler bulmak mümkündür. (bkz: melanie klein) bu kavramı çocukluk fantezilerine taşıdı, (bkz: lacan) ise dilin sınırlarında parçalanan arzuyla ilişkilendirdi. heidegger'in “insan ölüme-doğru-varlıktır” cümlesi, bu itkide yankısını bulur. bugün depresyon, bağımlılık ve kendini sabote eden davranışların psikanalitik açıklamalarında hâlâ bu kavramın izleri vardır.

ikinci çarpıcı ve az bilinen nokta ise (bkz: kolektif suçluluk) fikridir

freud'un moses and monotheism'de işlediği bu düşünceye göre toplumlar sadece arzuları değil, suçlarını da bilinçdışına gömer. bir uygarlık kuruluş anında işlediği günahı unutmaz, onu kuşaktan kuşağa taşır. bu yüzden bazı toplumlar sürekli aynı hataları tekrarlar, adeta görünmez bir kefaret zinciriyle aynı trajedilere sürüklenir. tıpkı sophokles'in antigone'sinde olduğu gibi, yasalar ve suçlar bir kez işlendi mi kuşakların kaderini belirler. (bkz: slavoj zizek) bu kavramı ideolojilerin işleyişini açıklamak için kullanır; çünkü bastırılmış suçluluk duygusu ideolojik düzenin en güçlü besinidir.

tarih boyunca yaşanan toplu travmalar, savaşların ardından gelen kuşaklarda görülen sessiz acılar ya da soykırımların gölgesinde doğanların hissettiği açıklanamaz suçluluk… tüm bunları freud'un bu “unutulmuş” kavramlarıyla okumak, bize hâlâ çarpıcı bir berraklık sunar. (bkz: jean laplanche) bilinçdışının hep başkasının sözleriyle kurulduğunu söylerken aslında bu kolektif suçluluk fikrine de kapı aralar. (bkz: julia kristeva) ise ölüm itkisini dilin imkansızlığı ve varoluşun boşluğu üzerinden yeniden düşünür.

özetle

freud'un az bilinen bu fikirleri, yalnızca psikoloji tarihi için değil, kendimizi, toplumumuzu ve uygarlığımızı anlamak için de derin bir kaynaktır. popüler freud portresinin ardında insanlığın çıplak gerçeğine ışık tutan bu düşünceler vardır.