İLGİNÇ 1 Ağustos 2022
126b OKUNMA     813 PAYLAŞIM

Finalinde Kimsenin Borçlu Kalmadığı İlginç Bir Durum: Zengin Müşteri Paradoksu

Bu matematik problemi size paranın ne olduğunu tekrar düşündürecek.
iStock

zengin müşteri paradoksu, yabancı literatürde the rich guest paradox olarak bilinen bir ekonomi paradoksudur.

hikaye herkesin borçlu olduğu bir köyde gerçekleşmektedir

bu köydeki herkes o kadar fakirdir ki, otelcisinden aşçısına, manavından doktoruna herkes borçludur bu köyde. borcu olmayan tek bir kişi bile yoktur. kime sorsanız birine mutlaka borcu vardır.

bir gün bu köye zengin bir müşteri gelir ve kalacak yer bulamadığı için otel bakmaya karar verir. köyün oteline gider ve otelciyle konuşarak oteli turlamak istediğini söyler. otelci odaları gezmek isteyen müşteriden oteli gezdirmek için, eğer bir odada kalmamaya karar verirse çıkarken geri alabilme koşuluyla belirli bir miktar depozito ister.

müşteri otel sahibine depozitoyu verir ve oteli gezmeye başlar

bu sırada otelci aldığı depozitonun tam da geçen ay maaşını ödeyemediği aşçının maaşına denk miktarda para olduğunu görür ve aşçıya maaşını öder. maaşını alan aşçı aldığı paranın tam da geçen ay yaptığı ancak parasını ödeyemediği market alışverişine denk gelen miktarda bir para olduğunu görür ve gidip marketçiye borcunu öder. parayı alan marketçi aldığı paranın tam da geçen ay doktora yaptırdığı ancak parasını ödeyemediği ameliyata denk gelen miktarda olduğunu görür ve doktora maaşını öder. doktor bu paranın yanında çalışan hemşirenin maaşına denk geldiğini görür ve parayı hemşireye verir. hemşire ise köye yeni taşındığı için bir süredir köyün otelinde kalmaktadır ve aldığı paranın tam da otele olan borcuna denk geldiğini görüp parayı otelciye verir. otelci parayı aldıktan sonra bu parayı depozito olarak veren müşteri kalmak istemediğine karar verir ve otelciden parayı alıp gider.

böylelikle otelcinin, marketçinin, doktorun ve hemşirenin hepsinin borçları ödenmiş, ancak kimsenin eline bir para geçmemiş olur. sadece ve sadece müşterinin verdiği para elden ele dolaşmış ve müşteriye geri dönmüştür. ancak kimsenin kimseye bir borcu kalmamıştır.

peki bu durumda, en başından beri ortada borç diye bir şey var mıdır?

silikon vadisi'nin dibindeki san jose state university'de ders veren ekonomi profesörü jeffrey rogers hummel, bu soruya international clearing system denilen bir olgu ile cevap veriyor.

köyü bağımsız bir ekonomi ve zengin müşteriyi bu ekonomiye dışarıdan para sokan bir etken olarak düşünüyoruz.

zengin müşteri köye para soktuğu zaman aslında köydeki toplam para miktarını arttırıyor ve köye %0 faiz ile otelde kalmamaya karar vereceği tarihte geri ödenecek bir kısa vadeli kredi sağlamış oluyor.

bu kısa vadeli kredi sürekli olarak tek bir kişinin elinde bulunduğundan ve daima tek bir seferde harcanacak miktarda olduğundan köy ekonomisinde likidite sağlıyor. yani aslında köye giren bu para sayesinde marketçi anında sattığı ürünleri nakde çevirme imkanı buluyor, marketçinin eline geçen para sayesinde doktor anında emeğini nakde çevirme imkanı buluyor ve bu durum kısa vadeli krediyi veren müşterinin kredi için verdiği süre dolana kadar sürüyor.

böylelikle aslında krediyi veren turist bir clearing house görevi görüyor.

clearing house dediğimiz şey de ekonomik arabuluculuktan ibaret

buna örnek olarak şunu gösterebiliriz:

mesela biz belirli miktar para verip karşılığında bir mal almak istiyoruz. diyelim ki 100 liramız var ve bu parayla uzaktaki birinden "mahmut ekonomi öğreniyor" kitabını alacağız.

bunu yapabilmek için iki tarafın da birbirine güvenmesi gerekir. önce alıcı parayı gönderiyorsa alıcının parayı gönderdikten sonra karşı tarafın malı göndereceğine, önce satıcı malı gönderiyorsa da alıcının malı aldıktan sonra karşı tarafa parayı göndereceğine güven duyması gerekir.

bunun için de iki kişinin arasına ikisinin de güvenebileceği bir aracı girer ve ticaretin doğru işlediğinden emin olunur.

mesela günümüzde online alışveriş sitelerden bir ürün satın aldığımızda parayı önce alışveriş sitesine göndeririz. malı aldığımızdan emin olunduğu takdirde de gönderdiğimiz para alışveriş sitesi tarafından satıcıya yönlendirilir. böylelikle satıcıyla aramız alışveriş sitesi tarafından bulunmuş olur.

köy durumunda da krediyi sağlayan müşteri aslında köye girmiş ve bir clearing house görevi görerek köydeki herkese "bak kardeşim, sen de ona bir şey verdin o da sana bir şey verdi. alacak verecek davanız bitti, ikinizin de borcu kalmadı" deme görevini üstlenmiştir.

bu hikaye aslında bize para dediğimiz kavramın ne olduğunu daha iyi anlamamız açısından da yardımcı oluyor.


şöyle düşünelim

bu köyde birçok insan yaşıyor ve hepsi belirli bir iş yaparak zaman ve enerji harcıyor. ancak köyde çok fazla insan yaşadığı için köydeki bireylerin herkesin ne için zamanını ve enerjisini harcadığını bilmesi mümkün olmuyor. mesela otelci aşçının çalıştığını biliyor ama marketçinin çalıştığını bilmiyor. marketçi de doktorun çalıştığını biliyor ama hemşirenin çalıştığını bilmiyor. kocaman bir iş dağılımı olmasından dolayı bireyler tüm olayı takip edemeseler bile kendi çaplarında iş yapan kişilerin bilgisine sahip olabiliyorlar.

köye giren para otelcinin çalıştığını kanıtlayan bir belge görevi görüyor. otelci bu belgeyi aşçıya vererek aşçıya "bak, ben de senin gibi çalıştım" demiş oluyor. aşçı da aynı şekilde otelciden aldığı bu "ben de senin gibi çalıştım" belgesini götürüp marketçiye veriyor. bu "ben de çalıştım" belgesi elden ele dolaştıktan sonra en sonunda tekrar kaybolup gidiyor ve bu şekilde aslında herkes birbirinin çalıştığını öğrenmiş oluyor. herkes birbirinin çalıştığını gördüğünden de "ben çalışıyorum ama o çalışmıyor, haksızlık var" algısı yok oluyor. böylelikle köyde "borç" olarak bilinen "haksızlık var" algısı giderilmiş oluyor ve sosyal düzen varlığını sürdürebiliyor.

para dediğimiz şey de aslında "bak ben de çalıştım" belgesi olduğu için, bu belgeyi çalışmadan elde eden insanlar sosyal düzeni bozdukları gerekçesiyle toplumun nefretini kazanıp cezalandırılıyorlar.

ileri okuma için:
cevabın basitçe açıklandığı kaynak
clearing house
likidite