seküler peygamber... neredeyse tanım gerektirmeyecek kadar kendisini çok iyi anlatan bir sıfat tamlaması. günümüzün yeni alışkanlığı. işin komik tarafı, çağımızın insanları, kendilerini önceki nesillerden çok fazla daha iyi olduğunu çünkü din gibi şeylere inanmamakla övünürken, seküler peygamberlerin peşinden koşmayı da paradoksal şekilde uyanık olmak ve açık fikirli olmak ile özdeşleştiriyorlar. aynı önceden olanın aynısının tekrarından da başka bir şey değil bu.

kimdir bu seküler peygamberler? bu bir twitch yayıncısı da olabilir, sosyal medya fenomeni de olabilir. bir siyasi olabilir, hesapta aykırı olan. mesela bugün türkiye iç siyasetinin temel figürleri buna uyar. özgür demirtaş mesela bir seküler peygamberdir. sanılmasın ki bu son 5-10 senede ortaya çıktı. mesea karl marx bir seküler peygamberdir. sjw, woke kültürü kitlesi de potansiyel mürittir. bunların uygulamada devreye aldıkları aksiyon cancel culture, tutumları ise political correctness olarak karşımıza çıkar.

bir dinin ayetleri vardır. bunlar da bugün karşımıza sık sık kullanılan laflar olarak karşımıza çıkıyor. mesela ok boomer. derdini çok iyi anlatıyor, fakat bu laf her kullananı zeki yapmaz. bu lafı üreten kimse onu zeki yapar. biz bunları daha önce "orantısız zeka" söylemiyle yaşamıştık. her şeyle dalga geçe geçe bugün türkiye'nin geldiği durum ortada. çoğu genç işsiz. cebinde parası yok. sosyal hayatı yok. geriye bir tek sığınacakları dinleri kalıyor. bu da o dinin temsilcilerinin önünü açıyor. seküler peygamberleri yani. türkiye gibi gelir ve eğitim seviyesi düşük ülkelerde bu tür saçmalıklara riayet yüksek düzeydedir. örnek olarak hindistan, adamlar ineğe tapıyor mesela. daha da ekstrem bir örneği (bkz: sati geleneği). insan her türlü saçmalığa tutunur, yokluk içerisinde yaşarsa. her türlü saçmalığa, zırvaya inanır.

Sati ritüeli: Dul kalan kadınların kocasıyla birlikte yakıldığı bir Hint geleneğidir.

önceki nefret dolu nesil ikinci dünya savaşına sebep olan siyasi ortamı yarattı. bugün de bu neslin ileride nasıl bir siyasi ortam yaratacağını beraber göreceğiz. açıkçası ben bilginin getirdiği cehaletin nasıl bertaraf edileceğini bilmiyorum. sıradan cahillik ile uğraşmak kolaydı. okuma yazma bilmeyene okuma yazma öğretiyordun geçiyordun. çağımızın cahillerinin unlearn yapamayan insanlar olduğunu düşünürsek ve unlearn etmeleri gereken şeyin de bir tür din olduğunu düşünürsek, bu iş hiç o kadar da kolay değil. öte yandan ben kişisel olarak olana, yani olacak olana hazırlık yapmayı şiar edinmiş biriyim. olan bitenin iyi ya da kötü olması benim kişisel olarak hayatımı etkilemiyor. sonuçta bir fırsat haline dönüyor. necip okuyucuya da benzerini öneririm. fakat bu tür tespitlerin yapılması önemlidir. en azından "üzerime düşeni yapıyorum" hissi gelişiyor.

seküler peygamberlere dikkat edelim.

"Mistik Guru" Osho'ya Bir Daha Kulak Vermemenize Sebep Olacak Acı Gerçekler