OTOMOTİV 31 Ağustos 2023
88,5b OKUNMA     425 PAYLAŞIM

Fiat Egea Cross'un Urban Paketiyle 3000 Km Yapan Birinden Aracın Artı ve Eksileri

Fiat Egea Cross'un Urban paketiyle 3000 km yol yapan bir Ekşi Sözlük yazarı, bu otomobili satın almayı düşünenler için muazzam detaylı bir yazı yazmış. İşte Fiat Egea Cross'un özellikleri, artıları, eksileri.
Fotoğraf: buycareasy.com

3000 km'dir sahibi olduğum ve almadan önce büyük ön yargı ile yaklaştığım urban donanım sınıfındaki otomobilimdir fiat egea cross. uzun yıllar çeşitli dergi ve internet mecralarında otomobillere dair bir şeyler çiziktirmiş biri olarak bazı görüşlerimi aktarmak isterim.

neden egea?

sıfır otomobili paranız olsa da alamadığınız şu günlerde çabuk sıra gelmesinden dolayı egea'ya yazıldım. amacım kapının önünde eli yüzü düzgün ve bana masraf açmayacak yeni bir araç olmasıydı. fiyatından dolayı önce sedan almayı düşünüyordum ama sedan ve cross'u kullanmış görüşlerine güvendiğim farklı arkadaşlarım kesinlikle farkını verip cross almamı söylediklerinden cross'a niyetlendim. bu sırada egea ile ilgili tek tecrübem arada sırada taksiye bindiğim zamanlar olduğundan sürücü koltuğuna hiç oturmamış hatta cross'un içini bile görmemiştim. aracı ilk aldığımda beklentim sedan modelin sağ arka koltuğunda olan tecrübelerimden kaynaklı sıfırın altındaydı. hatta biraz binip şu araç bulunamama problemi bittiğinde satıp icon clio 5 alma niyetindeydim ama sürdükten sonra bu niyetten vazgeçtim.

öncelikle sedan ile hatchback-cross arasında bilhassa iç mekan ve konforda çok fark var. koltuklarda kullanılan kumaşlar ve süngerler bile çok farklı. sedan tamamen filoya fiyat amaçlı oynamak için üretilmiş. zaten aralarında kilo farkı da var. özellikle yalıtım kısmında bu farkı hissediyorsunuz. fabrikada çalışan arkadaşımın arkadaşının iddiasına göre iki model arasındaki kaynak puntosu sayıları bile farklı. yani hatchback ve cross yurtdışında satılacak olan modeller olarak görüldüğü için üzerine daha fazla düşülüyormuş. şimdi bunu bir cebimize atalım.


1.4 fire dökümü bilmem nesiyle tamamen ülkemizde üretildiği için diğer motor seçeneklerine göre hem araç daha çabuk bulunuyor hem de çok daha uygun fiyata çıkıyor. ben aldığımda 1.0 turbo benzinli motoru urban donanımda yoktu. en yakın motor seçeneği olan 1.3 multijet ile arada 90 bin tl vardı. 1.3 multijet çok başarılı bir motor olmasına rağmen sadece motor için 90 bin tl fark ödemek pek mantıklı gelmedi. 1.4 fire için o kadar gitmiyor denmişti ki gerçekten aracı hiç çekemediğini ve 1.0 sce clio gibi beni kanser edeceğini düşünmüştüm. ancak iş biraz atmosferik araç kullanma mantığına alışkın olmak ve bu aracın hangi devirleri sevdiğini bilmekte yatıyor. 1.0 sce clio'ya allah düşürmesin o ayrı...

ben aracı ilk aldığımda turbo araçlara alışık olduğumdan yüksek viteste seyrederken hızlanmam gerektiğinde gazı biraz açıp bekliyordum. uzunca bir süredir turboşarjlı araçların hayatımızda kapladığı yerden dolayı atmosferik araç kullanmayı ne yazık ki unutmuşuz. gitmiyor denmesinin en büyük sebebi bu. bu aracı doğru devrinde kullanmak gerekiyor ve hızlandığınız zaman o hızı da korumanız gerek zira ara hızlanmalar kötü. 1.4 fire'da 2200 devrin altında açıkçası kimse yok. biraz yürütmek isterseniz de 3000 devrin üstünde gitmeniz lazım.

istanbul'dan afyon'a iki kişi ve bagajda eşyalar dolu şekilde bu araçla ilk defa uzun yola çıkacaktım. 6. viteste 110-120 yürüdüğüm zaman yokuşa geldiğimde gazı full dayasam dahi araç tepki vermiyordu ve hız 80-90lara düştüğünden aracı düşük vitese de alsanız momentum kaybolması sebebiyle hızlanması biraz sürüyordu. afyon yolu sayesinde aracın huyunu suyunu çözmüş oldum. dönüş yolunda yokuşun başlangıcında 5. vitese düşürdüğümde aynı hızı koruyarak ve tam gaz yapmaya gerek olmadan yokuşu çıkabiliyordum. hatta yokuş aşağı olan kısımlarda gazı yine yarım vererek 160-170 gibi hızlara çıkıp bir sonraki yokuşu vites düşmeden 140 gibi bitirebilirsiniz. bu arada yüksek hızda viraj performansı beklediğimden iyi çıktı. hızı koruyacağım diye keskin diyebileceğimiz dönüşlere 110 gibi girip doğru gaz beslemesi ile düzgün bir çizgiyle çıkabiliyorsunuz. dediğim gibi araba hızlı değil, ara hızlanmaları da kötü ancak hızı korursanız ve devri iyi kullanırsanız sorun yaşamazsınız. yeni izmir-ıstanbul otoyolunda da 160-170 civarlarında yine sorunsuz seyrettim. tüm bu yolculuklarda klimam açıktı ve sürüş ortalamamda tüketimim 7.5lt/100km oldu. sakin sürdüğümde de aracı uzun yolda 6.6lt/100km'ye indirebildim. 5 civarı yaktığını iddia eden arkadaşlar var. belki daha inerdi ama kasmadım. bu arada motor çok sessiz ve titreşimsiz. kedi gibi mırlayarak çalışıyor desek yeridir.

yine ıstanbul-edirne yaptığım yolda şunu fark ettim; yol açık diye 80-90 arası bir hızda 6. viteste gitmek istediğimde yokuşa geldiğinizde araç biraz bayılıyor ve vites istiyor çünkü o devirde doğru gücü üretemiyor. fakat 110 ile gittiğimde araç doğru devri yakaladığından cruise controle alıp yokuşta da hız düşmesi problemi yaşamadan ilerleyebilirsiniz. "ben bu amk arabasını onun keyfine göre mi kullanacağım" derseniz haklısınız ama ben minimum efor maksimum verim düsturu ile hareket ederek yakıt tüketiminin de uçmadığı en mantıklı hızı 110-120 gibi buldum.

debriyaj yumuşacık. vites geçişleri gerçekten iyi. dirseğim bütün gün kol dayamada duruyor ve bilek hareketiyle tüm vitesler arası geçebiliyorum. kamyon vitesi atar gibi hareketler yapmama gerek kalmıyor. çok dur kalk trafiğine girdim sol bacağımın ağrıdığı bir durum henüz olmadı. 6 vites olması güzel. 1 ve 2. vitesler biraz kısa. tümseklerden genellikle 3. viteste geçiyorum. şehir içinde de 30 gibi yavaş hızlarda yine 3. viteste seyrediyorum. yol biraz eğimli ise 2. viteste kalkabilirsiniz sorun olmaz.

şehir içinde de makas atayım, araya gireyim, şurada boşluk var kafayı sokayım gibi bir harekete giremiyorsunuz. ama yine de trafiğin gerisinde kalmıyorsunuz. aracı akıcı sürdüğünüz takdirde sizi üzmüyor. şehir içinde 10 litreden aşağı inemiyorum diyen arkadaşlar dizel gibi gazlamaya çalışanlar olabilir. benim ortalamam 7lt/100km. trafik açılırsa bundan daha aşağı iniyor. trafik çok dur kalklı ilerlerse ve dikkat etmezsem 8lt gibi gezebiliyorum. günün sonunda 90 bin fark verip dizel almaya değecek bir performans farkı yok. aradaki fark 20-30 bin olsa kesinlikle dizelini alırdım. lounge donanım alsam 1.0 turbo almayı düşünebilirdim. lounge donanımda 1.4 fire ve 1.0 turbo benzinli arasında 40 bin tl var.


araç yerden yüksek olduğu için tümsekler ve bozukluklardan az etkileniyor ve içeriye de pek hissettirmiyor. türkiye'de spor otomobil de spor motosiklet de çok kullandım ve her seferinde şu çukur bu bilmemne derken aslında sürüşüm bu çukur ve tümseklerden kaçmaya çalışmak şeklinde tezahür ediyordu. dacia duster'ı böyle dertlerimi sıfıra indirmesi sebebiyle çok seviyordum. bu araç da duster kadar olmasa da bu dertlerimi oldukça azalttı.

süspansiyon yapısı ve sürüş tepkisi fiat 500x'e çok benziyor. zaten ikisi de fiat small wide platform üzerine kurulmuş araçlar. belki süspansiyonları aynı bile olabilir net değilim. tatlı sert bir süspansiyon yapısı var. yoldaki bozukluklarla iyi baş ediyor içeriye dangır dungur sesler vermiyor. tatlı sert olması sayesinde de viraja girdiğinizde gereksiz yatmıyor. jelibon gibi otomobillerden oldum olası nefret ederim. kiminde michelin kiminde de falken marka lastiklerle geliyor. bende falken azenis fk510a lastikler vardı. lastiğe de bağlı olarak limitler çok yüksek değil ancak stabil bir yol tutuşu var. aracı bozmayı denediğimde kafadan veya arkadan kaymıyor 4 teker kayma eğiliminde.

urban donanım orijinal led farlar ile geliyor. aydınlatması gerçekten iyi. selektör attığınızda yolu açıyorlar. niyeyse bizim millet halojen farı siklemiyor. motosiklette de bu böyle. led ile şak şuk selektörü attığınızda önünüz açılıyor. sisler halojendi onları da photon marka ledler ile değiştirdim. gece yoldan gelenler selektör atıyor yani sisleri açıp gezmeyin fakat karanlık yollarda kimse gelmiyorken led takılmış sisler yol kenarları dahil çok iyi biçimde aydınlatıyor. photon markasını burada önebilirim. iç mekanda da sarı renk halojen lambalar vardı. sarı renkli ışığı çok severim evimde de onu kullanırım ama bunun aydınlatma anlamında kendine pek hayrı yoktu yine photon marka dipsiz ledler ile değiştirdim. sarıdan beyaza döndü ne yazık ki ama çok ciddi fark etti. özellikle bagaj aydınlatması çok iyileşti.

ön göğüs kısmı yumuşak malzemeden gerisi ise sert plastik. ön kapı üst trimlerinin sert plastik olması kötü. araç ilk çıktığından beri aynı plastikler duruyor. 2021 makyajında bunların en azından biraz yumuşak malzeme ile değişmesini beklerdim. ancak egea inanılmaz bir fiyat/performans baskısı yediğinden bunun sert olmasını normal karşılıyorum. en azından her dokunduğum yerden gacır gucur trim sesi gelmiyor. bindiğim 3-4 yaşındaki egea'larda da trim sesi problemi duymadım. tofaş ar-ge ekibi türkiye şartlarını iyi bildiklerinden bizim bol ondülasyon ve çukurlu yollarımıza göre üretim sağlamışlar diye düşünüyorum. bir de ne yalan söyleyeyim bu fiyat bandında aldığım bir otomobilde üst kapı trimlerinin sert plastik olması gerçekten pek umrumda değil.

lansman zamanı urban donanımda krom kapı kolları, önde çift usb çıkış, halı paspaslar, karartılmış arka camlar gibi şeyler standart olarak bulunuyormuş. zamanla maliyet baskısı ile bu donanımları çıkartmak durumunda kalmışlar. öndeki usb çıkışları teke düşmüş. 12v çıkışı hala duruyor. yandaki yolcunun telefonunu şarj edecek bir çözüm hala var. o sebeple sorun yok. krom kapı kolları için üstüne yapıştırılan krom kaplama tarzı bir şey bulamadım sanırım kapı kollarının tamamen değişmesi lazım o sebeple onu yapamadım. ancak halı paspasları 350tl'ye hallettim. kauçuk paspaslar çok dandik duruyor açıkçası. araç içinde halı paspası daha çok seviyorum. daha güzel duruyor ve premium bir hava veriyor.

daha güzel yapmak demişken araca bazı opsiyonlar da ekledim. yine fiyat baskısı sebebi ile kaputun ön kısmındaki bakalit, conta ve torpido kısmındaki izolatör bu araçtan çıkartılmış. internette bulabilirsiniz 700-800 tl gibi fiyatlara satılıyor. bu yaptıklarımla motor sesi ciddi oranda kesildi.

yüksek hızda (170 civarı) aynalardan biraz ses gelse de araç genel olarak çok sessiz. hem yol hem de rüzgar sesini çok az geçiriyor. bu gerçekten beklemediğim bir şeydi. daha önce sedan ile istanbul havalimanına giderken kafam ağrımıştı. cross ile sedan arasındaki en büyük konfor farkı kesinlikle yalıtımda yatıyor.

dört cam otomatik. sürücü camı tek dokunuşla açılıp kapanabiliyor. yolcu camları aynı şekilde tek dokunuşla açılıp kapanamıyor. sinyal koluna uygulamanız gereken tork selektör atmak için çok iyi ama sinyal vermek için kötü. gerçekten çok sert bir geçişi var. hatta sinyal vereceğim derken uyguladığım kuvvet sebebiyle selektör attığım çok oldu.

park etmesi biraz zor. kör noktaları mevcut. aracın götü başı neresi öğrenmeniz gerekiyor. park sensörleri olsa da urban'da geri görüş kamerası yok. opsiyon olarak alıyorsunuz. şu an park yapmaya alıştım ama almanızı öneririm. sonradan orijinal şekilde takılabiliyormuş ben o şekilde bir ara yaptıracağım.

koltuk süngerleri sert ama konforlu. yumuşak demek konforlu demek değildir. bu araçta kullanılan süngerler sizi askıda bırakıyor dolayısıyla ne kan dolaşımınızı kesen ve bir yerlerinizi uyuşturan yumuşaklıkta ne de "kartona mı oturduk amk" dedirten bir sertlikte. uzun yolda baldırlarım ağrımadı veya kalflarımın şişmesine sebep olmadı. sedanın koltukları bu konuda gerçekten çok kötüydü. 480 km'lik afyon-ıstanbul yolunu molasız 4 saatte geldim. acelem yoktu ama mola ihtiyacı hissetmedim.


klima güzel soğutuyor. bu donanımda özellikle de bu fiyat bandında dijital klima almak büyük bir nimet. arabayı aldığım gün 23.5 dereceye sabitledim ve auto modda kullanıyorum. bu sayede yolda ay çok soğuk oldu ay çok sıcak oldu diye sürekli dj gibi sıcaklık ayarlamak durumunda kalmıyorum. ısıyı kesmesi için yan ve arka camlara 2 numara film yaptırdım. ön cama da yine uv ışını kesici şeffaf film yapıldı. araç içi serinliğinde çok ciddi fark yarattı. bir de klima soğutsa dahi elim kolum güneşten yanıyordu şu an böyle bir problemim yok.

sanırım yıllardır motosikleti ana taşıt olarak kullandığım için dikkat ettiğim şeyler biraz daha başka oluyor. sürüş deneyimine ve o deneyime etki edecek etmenler bir motosiklet sürücüsü için daha önemli. araca binen tüm motosiklet kullanıcısı dostlarım otomobil kullanan arkadaşlarımın takıldığı hiçbir şeye takılmadılar. mesela cam tavan veya sunroof olmamasına her gün otomobil kullanan arkadaşlarım takılsa da ben takılmadım. bana göre extra ses yapan bir şeyden fazlası değil. hayatımda sunroof açıp gezdiğimi hatırlamıyorum. geceleri aracın içini biraz daha aydınlık yapıyor o manada güzel. ancak onsuz da yapabilirim no problem. işte ne bileyim katlanır ayna sik sok şeyler yok açıkçası umrumda da değil. ancak araç bolluğu döneminde olsak sipariş verip bekleyebileceğim ve beklediğim için ekonomik yönden zarar etmeyeceğim bir dönemde olsam plus paket alıp koltuk ısıtmalarına da sahip olmak isterdim. bence sunroof ıvır zıvırdan daha önemli bir opsiyon. lounge donanımda anahtarsız giriş ve çalıştırma var. belki bir de o konfor babında iyi olabilirdi. şerit takip sisteminin olduğu güvenlik pakete de çok yükseliyordum ama şerit takip sisteminin rafineliği ne yazık ki bir civic kalitesinde değil. civic'de neredeyse bırakıyordunuz ve kendi gidiyordu. egea'nınki ise şeridi ortalayıp seyir yapmaktan biraz uzakta. sağa sola çıkmanızı engelliyor diyebiliriz. en azından izlediğim videolarda o şekildeydi.

ben paprika turuncu renginden istiyordum ama sıradan bize kurşun gri rengi geldi. bu tip araçlarda beyaz çok filo işi duruyor ondan beyaz hariç her renk olur demiştim. kurşun gri özellikle cilala parlat işlemlerinden sonra beklediğimden iyi durdu. gri rengi siyah plastik parçalar ile yakışıklı bir görünüme sahip. ağır başlı duruyor. açıkçası kendinden daha pahalı araçların yanına çektiğinizde en azından sırıtmıyor. yani param bu kadardı bunu alabildim gibi değil bunu tercih ettim duruşu var.

aldığım araçtan mutluyum. aldıktan sonra onun yerine 2.elde bunu alsaydın şunu alsaydın diyen çok arkadaşım oldu ama 5 yıl garantili, sıfır km, huyunu suyunu her şeyini bildiğim bir araç almak benim için daha dertsiz bir opsiyondu. 3-4 yaşında açıkçası bundan da farklı pek bir şey yapmayacak bir araca sırf biraz daha iyi gidiyor diye aynı parayı hatta daha fazlasını vermek istemedim. bir de dirençle kandırılmış şu bu mevzusu çıkar diye kafamı ağrıtmak istemiyorum. kaldı ki ilanda ip gibi duran arabaların yanına gittiğinde turşu çıkması gibi durumlar da var. o araca bakayım bu araca bakayım derken hem para harcıyorsunuz, hem tüm arabalara o sırada zam geliyor hem de otobüslerde ve sanayi sitelerindeki expertizlerde sürünüyorsunuz. motosikletlerimle yeterince sanayisi servisi uğraşıyorum bir de araba için uğraşmak istemedim. o yüzden bana şunu alırdık bunu alırdık diye anlatmayın kardeşim.

sonuçta 446.900tl ödeyerek konforlu ve gerçekten içime sinen mis gibi sıfır bir araç sahibi oldum. ödediğiniz paranın hakkını kesinlikle veriyor hatta bana kalırsa fazlası bile var. bunda da 1.4 fire'ın tamamen türkiye'de üretiliyor olmasının payı büyük. hızlı giden motosikletim ve bir de şehir içinde kullanabileceğim scooterım zaten var. arabam da çok hızlı gitmeyiversin. beklentilerimi fazlasıyla karşıladı. başka beklenti ve ihtiyaçlarım olursa başka araç alırım. aynı aracı vw üretmiş olsaydı sanırım +250-300 bin tl daha yazmak gerekirdi. yükseltilmiş polo olan her yeri semsert plastik vw taigo'nun fiyatlarına bakarsanız ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. ha iç mekanı daha iyidir, tasarımı güzeldir otomatiktir ıvırdır zıvırdır o başka. ama ulaşılabilirlik bambaşka. o sebeple fıat candır. daha iyi giden, daha teknolojik ne bileyim daha sik sok araçlar var mı? evet. ancak bu fiyata bundan daha iyisi yok. 1.4 fire'a yeterince alıştığım için bu arabanın hayvan gibi giden 1.6 dizeli hariç değiştirmeyi düşünmüyorum. belki daha sonra 1.6 dizel lounge ve tüm opsiyonların alınmış olduğu cross wagon olabilir. station wagon seven biri olarak gözüm bu araçta.


günün sonunda, urban donanım için konuşmak gerekirse aracın artıları

+ çok az motor sesi alması (1.4 fire)
+ lpg uyumlu motor ve serviste garantiyi bozmadan lpg takılabilmesi
+ az yol sesi alması
+ apple car play ve android auto'ya sahip, dokunmatik hisleri güzel olan ve direksiyondan kontrol edilebilen bir ekran
+ kaliteli denebilecek tiz veya bassları extra patlatmayan ortayolcu ses sistemi
+ yoldaki çukurlarda vb dip vurmayan konforlu ve tatlı sert yapıda bir süspansiyon
+ limite geldiğinizde size sürpriz yapmayan, stabil bir yol tutuş. bıraktığında ise dört tekerden birden kayma eğilimli olduğundan toparlamaya vakit kalıyor.
+ cruise control
+ 6 hava yastığı
+ geniş diz mesafesi
+ geniş bagaj
+ otomatik klima
+ orijinal led farlar.
+ döküm (sanayi ağzıyla çelik) jantlar (bir alt donanım olan street versiyonda kapaklı)
+ ucuz yedek parça (ön sağ çamurluktaki plastik dodiği sürttüm 100tl'ye yenisini taktım. çalmaya kalksam daha pahalıya gelirdi sanırım)
+ düşük bakım maliyeti
+ güzel şekil şemal.

eksileri

- dikkat edilmezse aşırı tükettirip hiç gidemeyeceğiniz bir motor

- sert plastikler

- arka koltuktakiler için usb çıkışının olmaması (lounge donanımda var)

- arka koltuktakiler için kol dayama olmaması (lounge donanımda var)

- taş ve kuş pisliğine vb çok dayanamayan ince boya. mutlaka ama mutlaka ön kaputa ve kaputun önüne taşlar için ppf kaplama yapın. kuş pislediyse de çok bekletmeden hemen orayı temizleyin. mümkünse kostikli yıkama köpükleriyle yıkamayın.

- park ederken kör noktaların yarattığı bilinmezlik

güncelleme: başka bir araç almak için 6100 km kullandıktan sonra ilanı açtığım 2. gün sattım. keşke biraz bekleseydim, piyasa ben sattıktan sonra hızlı şekilde yükseldi ama olsun. tek bir sorun sıkıntım olmadı. canım egeam. o paraya alınabilecek en iyi araba.