Fenerbahçeli İzleyicilerin Merakla Beklediği Anelka: Misunderstood Belgeselinin İncelemesi
anelka misunderstood, nicolas anelka'nın hayatının, futbol kariyerinin ve 2010 fifa dünya kupası'nda yaşadığı olayların anlatıldığı 1 saat 34 dakikalık bir belgeseldir. nicolas anelka'nın dışında didier drogba, patrice evra, william gallas, thierry henry gibi oyuncuları da bu belgeselde görebilmek mümkündür. belgeselin, gün itibarıyla, aldığı imdb oyu 6.6 puandadır. bu yazımda spoiler'lı bir bölüm kullanmayacağım çünkü bu bir otobiyografi belgeseli olduğu için buna gerek olduğunu düşünmüyorum. yine de izlemediği bir belgesel hakkında ne olursa olsun bir şeyler duymak istemeyenler, yazının geri kalanını dikkatli okursa sevinirim.
öncelikle belirtmek isterim ki maalesef kötü bir belgeseldir
aslında iyi, potansiyelli, bir şeyler vadeden bir belgesel olarak başlasa bile; geldiği noktada ve işlediği kısımlarda maalesef çuvallamış, tökezlemiştir. ne doğru düzgün anelka'nın hayatını anlatabilmiş, ne de dünya kupasında yaşanan olaylar hakkında bilgi verebilmiştir. hepsi yarım kalmış, istenen seviyeye çıkamamış bir anlatıma sahiptir.
bu paragrafta yazacaklarım ise belgeselden bağımsız olarak benim şahsi görüşümü anlatmakla birlikte, belgeseldeki verilerle desteklenen ve tasdik edilen görüşlerdir. nicolas anelka'nın, kendi döneminde takım arkadaşı olarak veya rakip olarak oynadığı en üst düzey oyuncuların bir altındaki seviyede kalmış olmasının en büyük nedenlerinden birisini de bu belgesel bize anlatmaktadır. anelka yetenekli, birçok başarı yaşamış, gerçekten üst düzey seviyede futbol oynamış bir oyuncu olmasına rağmen maalesef profesyonellik açısından son derece zayıf bir oyuncudur. kariyerinin bu kadar dalgalı olması, dip noktayı da, zirve noktayı da bu kadar fazla görmüş olması büyük ölçüde bu sebebe bağlıdır. fransa milli takımı'nda yaşananlar, paris saint germain ile yaşadıkları, arsenal'den real madrid'e gidişi ve orada antrenmanlara çıkmaması gibi olaylarla maalesef futbola ve işleyişine çok profesyonel bakamadığını görmekteyiz. tabii ki anelka'nın açısından bu davranışların haklı bir gerekçesi vardır; lâkin neredeyse gittiği kulüplerin büyük çoğunluğunda problem yaşamasından da anlaşılıyor ki, kendisi de sütten çıkmış ak kaşık değil. şu an o büyük oyuncularının önemli bir kısmının "ev" olarak görebileceği kulüpleri var. peki ya anelka için hangi kulüpten bahsedeceğiz? gittiği bir kulüpte maksimum 4 sene oynayabildiğinden mi? arsenal'den mi? yoksa psg'den mi? ha illa bir oyuncu için "evi" olarak görülecek bir takım bulmak zorunlu değil; ya da efsane olan her oyuncunun illaki "ev" olarak görebileceği bir kulübün olması zor değil. ama bir camia tarafından efsane olarak anılabilmek, bir francesco totti, steven gerrard, paolo maldini gibi bir kulüple özdeşleşebilmek bence efsane oyuncu olma kriterlerinden birisidir.
tabi anelka'ya başarısız, kötü bir kariyere sahip bir oyuncu demek kimsenin haddine değildir
yaşadığı başarılar;
1 kez euro cup şampiyonluğu
1 kez premier lig gol krallığı (19 gol ile)
2 kez şampiyonlar ligi şampiyonluğu
2 kez premier lig şampiyonluğu
4 kez fa cup şampiyonluğu
1 kez italya ligi şampiyonluğu
1 kez süper lig şampiyonluğu
4 kez fa community shield şampiyonluğu
1 kez konfederasyon kupası şampiyonluğu
bireysel performansı: 662 maç, 208 gol, 90 asist
ama işte her şey sadece salt olarak başarılardan, kupalardan geçmiyor maalesef
real madrid, arsenal, paris saint germain gibi takımlarda oynayıp gerçekten göz önünde olan bir oyuncudan sonra mumbai city, bolton, west bromwich gibi takımlarda bitmemeliydi böyle bir kariyer. tabii nicolas anelka başlığı altına yazılacak şeyleri buraya yazarak daha fazla yazıyı amacından çıkartmak istemiyorum. o yüzden yine belgesele geçeceğim.
belgeselin genel anlamda bize kattığı bir şey olduğuna inanmıyorum. kronolojik olarak nicolas anelka'nın gittiği takımları, o takımda yaptıklarını ve yaşadıklarını direkt olarak anlatarak bitirilmiş ve özünde herhangi bir yaraya derman olmamış belgeseldir. en sonda, fransa milli takım teknik direktörü'nün konuşmasını görünce biraz heyecanlandım ve "işte biraz işe yarar şeyler veriyorlar" diye düşündüm; ancak daha sonra da bunun önceden yapılmış bir konuşma olduğunu, o olaydan 8 sene sonra verilen bir röportajda anlatılan şeyler olduğunu öğrenince o konu hakkındaki da temenni ve hevesim kaçtı.
yine de boş bir anınızda izlemenizi tavsiye ederim. çok bir şey beklemeden, anelka'nın hayatına şöyle bir göz atmak ve bir zamanlar fenerbahçe'de forma giyen bu oyuncunun aslında ne büyük bir potansiyelde ve büyüklükte olduğunu anlamak isteyenler için fena sayılmayacak bir iş olabilir.
belgeselin fenerbahçe kısmı neden kısa tutuldu?
görüntülerin çok kısa tutulmasının nedeni, yayın hakkı telifi. ancak anelka röportaj kısmında da fenerbahçe döneminden uzun bahsetmemiş çünkü adamın bakış açısı söylediği 2 cümleden belli; “saplantılı derecede taraftarı var ve orada yaşadığım baskı bana madrid'i hatırlattı”. zaten fenerbahçe döneminden kendisi de pek memnun kalmamış.
buna başka bir kanıt da serhat akın'ın youtube’daki anılarında bahsettiği anelka kısmı:
“biz amele gibi hafta içi antrenmanlarda kaleyi oradan oraya taşırdık. anelka'yı ise maçtan maça görürdük. cuma antrenmana çıkar, hafta sonu maç oynar, pazartesi uçağa biner ve perşembe dönmek üzere paris'e giderdi, haftanın yarısında yoktu.”
bu tip dev takımlarda kariyer yapmış futbolcular; türkiye, hindistan, çin, katar, rusya gibi ülkelere sadece para için gelirler. hangi takımlı olursanız olun şunu artık öğrenin. bu ülkelerde oynanan futbolun bu tarz adamlara bir katkısı zaten yoktur. kariyer olarak da başarıya toklardır.