Fenerbahçe'de Forma Giyen Unutulmaz Yabancı Futbolculardan Biri: Uche
1993 yılında fenerbahçe'nin teknik direktörü holger osieckken, danimarka'nın brondby kulübünden brian nielsen'le beraber fenerbahçe'ye etmiştir uche okechukwu'yu. geldiği ilk yıllarda defansta beraber oynadığı müjdat, kemalettin ve wagenhaus gibi kazmalar arasında kendini rahatlıkla gösterebilmiş, fenerbahçe'nin yıllardır şanssız bir şekilde hep son dakika golleriyle yenilerek şampiyonluklar kaybettiği beşiktaş karşısında unutulmaz bir son dakika golü atarak taraftarların kalbinde taht kurmuştur.
fakat sene başı ve ortasında izinli olarak ülkesine her gittiğinde geri dönüşündeki rötarlar yüzünden kulüple ipleri kopma noktasına getirecek kadar sorunlar yaşamıştır. ama her nasıl oluyorsa fenerbahçe spor kulübü'nde sağduyu üstün gelerek bu adam daha çok iş yapar denilerekten kulüpte oynamaya devam etmiştir.
1996 yılında ali şen başkanken, carlos alberto parreira teknik direktörken yeni transfer jes högh ve kaleci rüştü reçber'le beraber oluşturdukları mükemmel defans kurgusuyla fenerabahçe'nin defans sıkıntısına çare olmanın üstünde bir başarı sergilemişlerdir. vatandaşı jay jay okocha'nın da takıma katıldığı ertesi sene ali şen'in performanslarından çok memnun kaldığı bu 2 futbolcuya türk pasaportu çıkarttırmasıyla beraber deniz uygar adını almış ve kovulan lazaroni'nin yerine gelen rıdvan dilmen-todor veselinoviç ikilisinin takımın başına geçtiği aynı sene fenerbahçe'nin türkiye 1.ligindeki 2000. golünün de içinde bulunduğu birçok gole imza atarak gol krallığı sırasındaki yerini üst sıralara taşıyabilmiş, defalarca hat-trick şansını yakalamış ama değerlendirememiş ve taraftarın kalplerindeki yerini perçinlemiştir.
1998 yılında yine beşiktaş'la oynanan bir lig maçında vatandaşı daniel amokachi'nin pres yaparak paniklettiği şu sıralar elazığspor'un kalecisi olan murat şahinin topa dangalakça müdahale etmesiyle beraber kendi takım arkadaşı tarafından ayağının kırılması gibi ilginç bir unvan kazanmıştır. kırık yerinden sallanan ayağı tv başında izleyenlerin bile bakamadığı bir durumdayken soğukkanlılığını koruyarak sakızını çiğnemeye devam etmesi hafızalardan hala silinmemiştir. bu şanssız sakatlıktan sonra çok iyi uyum sağladığı takım arkadaşı jes högh'ün de chelsea'ye transfer olmasıyla beraber bir daha eski istikrarını yakalayamamasına rağmen türk pasaportunun yüzü suyu hürmetine takımda kalabilmiş ama görev verildiğinde gösterdiği süper performası ve attığı kritik gollerle kulübe hizmetini en iyi şekilde devam ettirmiştir.
fenerbahçenin 2001 yılında gaziantepspor karşısında 3-0 yenilgiden 4-3'lük galibiyete ulaştığı ve bu yolla aynı forma altında 2.şampiyonluğa ulaştığı unutulmaz maçta attığı güzel kafa golüyle tarihteki yerini bir kez daha almıştır. bu sene takdir edilen bir tavırla yaş haddinden emekli olmayı kabul etmeyerek 2002-03 yılından itibaren teknik direktörlüğünü eski takım arkadaşı aykut kocaman'ın yaptığı istanbulspor'un formasını giymeyi kabul etmiştir.
ülkesi nijerya'nın milli formasıyla 2 dünya kupası finali oynamış, ve o forma altında kaptanlığa kadar yükselmiştir. yıllardır türkiyede olmasına rağmen türkçe konuştuğunu duyamadığımız bu oyuncu türk medyasında yaptığı domuz avları, taş hatunlarla ilişkileri, penis boyu dedikoduları, klip oyunculuğu, naneli sakız reklamları ile de boy göstermiş, ama bunlar her zaman sergilediği sempatik ve canayakın tavırlarıyla kendisine duyulan sevgide bi azalmaya (ebru gündeş midesizliği dışında) sebep olmamıştır.
alex'ten sonra fenerbahçe formasını en uzun süre giyen yabancı oyuncu unvanını elinde bulunduran, onu sahaya atlayıp ona sarılacak kadar seven fanatikler kazanan, gerektiğinde kodumu oturtan, gerektiğinde yaptığı estetik hareketlerle seyirciyi gaza getiren, fenerbahçe'deki kariyeri boyunca tek eksiğinin gs'ye gol atmak olan, bana kendisini arkasından methiyeler dizdirerek cep numarasını bulup da ona gittiğine çok üzüldüğümü arayıp bizzat söyletecek kadar çok sevdiren nijeryalı defans oyuncusu uche.