SİNEMA 16 Şubat 2021
17,5b OKUNMA     399 PAYLAŞIM

Fantastik Canavarlar: Grindelwald'un Suçları'nda Serinin Geri Kalanıyla Gelişen Noktalar

2018'de vizyona giren ve haklı olarak gömüldükçe gömülen filmin, Büyücülük Evreni'nin geri kalanıyla çeliştiği bazı mantık hataları yenilir yutulur cinsten değil.

fantastik canavarlar: grindelwald'un suçları, içinde bir adet sarışın ve burunlu voldemort içeren ve arkasında en çok soru işareti bırakan bir harry potter filmi.

sanırım en büyük problem rowling'in kafasındaki kötü karakter ve olay örgüsüne dair kalıpları aşamaması. rowling 2005'ten bu yana verdiği röportajlarda grindelwald'u daha olgun, daha akıllı bir karakter olarak anlatmıştı. oysa bu filmde ortaya çıktı ki grindelwald da voldemort gibi sadece "safkan" büyücülerin peşinde koşan biriymiş (ki öncesinde grindelwald'un sadece büyücü ve muggle ayrımı yaptığı belirtilmişti, bu sebeple voldemort'tan çok daha fazla destekçisi vardı). tıpkı voldemort gibi bebek öldüren grindelwald'un daha karmaşık bir karakter olması gerekiyordu/bekleniyordu.

grindelwald ile ilgili diğer hata birçok harry potter forumunda da belirtildiği gibi mürver asa sorunu

hatırlarsanız ilk filmde grindelwald tutuklanmıştı, bu esnada da tina elinden asasını almıştı.

bu durumda mürver asanın tina'ya itaat etmesi ve grindelwald'un elinde düzgün çalışmaması gerekir. şu akıllara gelebilir: grindelwald'un kaybettiği asa mürver asa değildi. harry potter ve ölüm yadigarları'nda harry'nin draco malfoy'dan mürver asanın sahipliğini nasıl aldığını hatırlıyor musunuz? draco'nun elinde annesinin asası olmasına rağmen ona boyun eğdirmesi yetmişti. işte bu sebeple tina'nın da asayı alması yeterli olmalı. bu konuyla ilgili "belki grindelwald asayı new york'ta yakalandıktan sonra ele geçirdi" denilebilir ama bu sefer de ölüm yadigarları'ndaki anlatılanla çelişir. orada grindelwald'un gençken asayı ele geçirdiği gösterilmişti. nereden bakarsanız bakın, elinizde kalıyor.


rowling'in ağır batırdığı başka bir konu ise mcgonagall meselesi

pottermore'da kendi eliyle yazdığı bilgiye göre 1935/36 doğumlu olması gereken minerva mcgonagall 1910'larda boy gösterdi. burada sadece "mcgonagall" dedikleri için tesadüfün iğne deliğini zorlayıp hogwarts'ta öğretmenlik yapmış başka bir mcgonagall diyerek yırtabilirler gerçi.

newt'in bir tüyü takip ederek tina'yı bulması bir başka problem

madem böyle bir büyü vardı, neden azkaban tutsağı'nda sihir bakanlığı aynı büyüyü kullanıp sirius'u bulamadı? eminim ki on iki yıl hücrede kalmış adamın tüyü, saçı, kılı vs bir şeyi bulunabilirdi.

filmdeki fanstastik canavarlar sadece filmin adı "fantastik canavarlar" olduğu için kullanılmıştı. "bari şunları da eklemiş olalım" mantığıyla zorla dahil edilmişti.

bir diğer mesele leta lestrange ve hikayesi

newt'in geçmişindeki bir aşk acısı olması beklenen karakter neden credence'a bağlandı? her şey bir yana bu karakter neden girdi ve neden çıktı? üstelik filme göre kardeşi öldüğü için kendisi lestrange ailesinin son üyesi. 1950'lerde karşımıza çıkan rodolphus ve rabastan lestrange nasıl açıklanabilir peki? bu durumda okyanusta boğulduğu söylenen çocuğun kurtulmuş olması gerek. sanırım rowling'in bu noktadaki en büyük hatası lestrange ismini seçmesi. bence leta'yı büyük safkan ailelerden birinin üyesi yapacağına sıradan bir isim seçmeliydi. her halükarda olay örgüsüne pek katkısı olmayan bir yan karakter ne de olsa.

hah! leta demişken newt'in fransa sihir bakanlığı'nda saklanan kutuyu bilmesine ne demeli?

kendisi bakanlık çalışanı değil, britanya'daki bakanlıkta çalışan abisiyle pek görüşmüyor ama fransa'nın sihir bakanlığı'ndaki kutudan haberdar. burada göklerden gelen bir bilgi var. çok ciddiyim.

credence barebone'un nasıl kurtulduğu bir kenara, dumbledore'a karşı ne tür avantaj sağlayacağı merak konusu

seherbazın onu bulduğu sahnede bu çocuk ona saldırıp öldürmeyi denemedi mi? ve seherbaz bir kalkan büyüsüyle bu çocuktan kurtulmadı mı? dumbdore'a karşı silah olarak kullanılacağı söylenen karakterin en azından inandırıcılık açısından orada o seherbazı haklaması gerekiyordu. ayrıca rowling "silah" ile zümrüdüanka yoldaşlığı'na selam çakmış oldu.

bir de kehanet meselesi çıktı

rowling yine bir şeyleri kehanet üzerinden yürütüyor. işte bu sebeple fantastik canavarlar harry potter'ın 1920'li versiyonlarına dönüşüyor. rowling'in kafasında bir kalıp var ve onu 1920'lere uyarlamış gibi duruyor.

gerçi bir farklılık var, onu da belirtmek gerekir: kıyafetler

harry potter döneminde kendilerine has kıyafetleri olan ve pelerinlerle dolaşan büyücü toplumu görünen o ki 1920'lerde muggle'ların modasını yakından takip ediyormuş. aradan geçen yıllarda ne olduysa artık harry potter dönemine gelene kadar bu moda algılarını kaybetmişler.

filmin en cringe sahnesi queene'nin fransa sokaklarında yere çöküp kulaklarını kapaması ve grindelwald'a katılmasıydı

2010'ların başında rowling ve stephenie meyer'ın fanları kavga ederken, rowling fanları bu twilight hayranlarıyla "zihin okuma" konusunda dalga geçerlerdi. zira rowling beşinci kitapta snape'in ağzından bu konuyla ilgili "duygulara ve hatıralara ulaşmak" olduğunu, zihin okumak demek olmadığını söylemişti. ona göre zihin kitap gibi okunmaz, imgeler toplanarak doğru yorumlanırdı. oysa queene, edward cullen'ın dişi versiyonu gibi istemsiz olarak bütün sesleri kafasında duymaktan muzdarip. hadi bu neyse, queene'nin muggle'a aşık bir büyücü olarak grindelwald'a katılması en etkileyici kısımlardan biriydi bence.

grindelwald ve dumbledore arasındaki kan sözü bir diğer saçmalık

ölüm yadigarları'nda ariana'yı kimin öldürdüğü bilgisinden kaçtığı için grindelwald'la yüzleşmek istemeyen dumbledore'un önünde "büyüsel engel" varmış demek ki. bu tür bir saçmalığı eklemek çok kolay bir çıkış yolu. daha karmaşık bir hikayesi olan konuyu bu kadar basite indirgemek. rowling bu mu yani?

bir diğer soru: hogwarts ve arazisinde nasıl cisimlendiler?

hermione'nin rowling'e de hogwarts bir tarih'i anlatması gerekiyor sanırım. yine aynı şekilde dumbledore'un biçim değiştirme hocası olduğu rowling tarafından söylenen bir şeydi, karanlık sanatlara karşı savunma nereden çıktı?

dumbledore'un kelid ayna sahnesi, mcgonaganall ve nicolas flamel sahneleri olay örgüsüne hiçbir fayda sağlamayan, sadece "fanların hoşuna gitsin" diye eklenmiş boş sahnelerdi. özellikle kelid ayna sahnesi.

umarım nagini de boş laf olsun diye girmemiştir ve sonraki filmlerde "gerçekten" fonksiyonu vardır.

sonuç olarak

senaryo konusunda çok ciddi problemleri olan ve rowling'in geçmişte anlattıklarıyla çelişen bir filmdi. yine de bu tür ayrıntılara takmayacak fanlar filmi tatmin edici bulmuş.

film rotten tomatoes'da %40 civarında. bu en basit tabirle harry potter film serisinin, tarihinde ilk defa golden raspberry adaylığı alabileceği anlamına geliyor.