MÜZİK 16 Temmuz 2018
21b OKUNMA     769 PAYLAŞIM

Eskilerin Çok Övülen Rock Müziğini Günümüze Taşıyan 21. Yüzyıl Pink Floyd'u: Porcupine Tree

İngilizlerin popüler müziğe armağanlarından Porcupine Tree'nin 1992-2009 arası yayınlanan herbiri mükemmel 10 albümü, kendilerine "21. yüzyıl Pink Floyd'u" dememizi abartısız hâle getiriyor.
Porcupine Tree (porküpayn tıriğ): Kirpi ağacı


porcupine tree'nin son kadrosu şu şekildedir

richard barbieri: keyboard, synthesizer

colin edwin: bass

steven wilson: vokal, gitar, piano, keyboards, dulcimer, bass

gavin harrison: bateri

kadrodan da belli olabileceği gibi ne kadar bir grup olsa da, grubun her şeyi, her enstrümanı çalabilen 5 adama bedel kara murat gibi adam steven wilson'dır.

zaten grup 1987 yılında wilson'ın bir projesi olarak başlar. ilk iki albümü wilson tek başına yazar, çalar, söyler kaydeder. sonradan grup elemanlarını almaya başlar.

Steven Wilson.

grup aslında bir hayli stabildir. sadece bir kere bateristleri değişir. o da 2001 yılında olan bir değişiklik olduğu için grup son halini almış diyebiliriz.

ilk yıllarda delirium diye amatör bir kayıt şirketiyle anlaştıkları için ingiltere dışına seslerini çıkartmaları pek zor olur.

sonradan plak şirketi değiştirerek warner bros destekli lava records ile çalışmaya başlarlar. bu aşamada stupid dream ve lightbulb sun adında iki enfes albüm çıkartarak isimlerini dünya çapında duyururlar.

Porcupine Tree - Lightbulb Sun


bu, gruba eski albümlerini tekrar yayınlamak için güç verir ve signify, up the downstair, the sky moves sideways ve voyage 34'u remaster edip tekrar yayınlarlar. bu grubun geniş müzik yelpazesi ve deneyselliğini göstermek için çok faydalı olur.

delirium yıllarında yaptıkları kayıtlardan seçtikleri şarkıları toplayan grup delirium years adında bir best off'sal çalışmaya girer.

fakat esas patlama gavin harrsion'ın da gruba katılmasıyla yarattıkları in absentia albümüyle gelir.

bu albüm proressive rock çevresinde çok iyi karşılanır ve büyük ilgi görerek porcupine tree'nin en çok satan albümü olur. bu albüm aynı zamanda pt'yi mainstream'e çıkarmış (en azından rock çevrelerinde) ve birçok insan tarafından tanınmalarını sağlamıştır.

misal in absentia'dan sonra pt, dream theater ile amerika ve avrupa turuna çıkmış; steven wilson, mike portnoy, kevin moore ve jim matheos'un un yan projesi osi'a konuk vokalist olarak davet edilmiştir.

aynı zamanda opeth vokalisti mikael akerfeldt birçok ortamda in absentia'nın en sevdiği albüm olduğunu ve müzisyen olarak steven'ı kendisine örnek aldığını dile getirmiştir. sonraları steven opeth'in enfes damnation albümünün de prodüktörlüğünü yaparak, hem mikael'in hem de opeth'in tarzında bazı gelişmeler olmasını sağlamıştır.

Porcupine Tree - In Absentia


tüm bunlar olurken deadwing adında bir albüm ile in absentia ile yakaladıkları çıkışı devam ettirmişler. durum böyle olunca müzik piyasasındaki daha büyük oyuncuların dikkatini çekip, birçok progresif rock devini destekleyen roadrunner records ile anlaşma imzaladılar.

roadrunner ile ilk albümleri fear of a blank planet, limitsiz bir söz yazarı olarak steven'dan, bir davul dahisi olarak gavin'dan neler çıkarabileceğini gösterir niteliktedir. grup bu albüm kayıtlarında öyle üretken bir dönem geçirir ki albümün uyumunu bozduğunu düşündükleri için son anda albüme koymaktan vazgeçtikleri 4 şarkıyı bulunduran nil recurring ep'sini çıkarırlar.

porcupine tree yer yer kompleks, yer yer duygusal, her zaman büyüleyici sözleri olan, yer yer metal riffleri bulunduran müziğiyle progressive rock dinleyicilerine kaliteli müziğin nasıl bir şey olduğunu göstermiş durumda.

not: grup 2009'daki the incident albümünden beri bir stüdyo albümü yayınlamamış olsa da grubun beyni steven wilson solo albüm ve turneler yapmaya devam ediyor.

Porcupine Tree - And the Swallows Dance Above the Sun

Bir hayran yorumunu da şuraya bırakalım

porcupine tree benim için son iki yıldır yürüdüğüm her yolun, karşıma çıkan her dönemecin, her sokağın beynimde farklı bir şarkıyla kodlanması demek. metro beklerken way out of here, ankara ayazında, karanlık caddenin kaldırımlarında milli kütüphaneden güvenpark'a yürürken arriving somewhere but not here, şehirler arası yolculukta gökyüzüne bakarak stars die dinlemek; üzgün olduğumda lazarus eşliğinde başımı steven'ın omuzuna koyduğumu ve onun bana "don't you worry, this cold world is not for you" deyişini hayal etmek demek.

mutlulukta hüzün, hüzünde huzur, huzurda mutluluk döngüsü; in absentia, fear of a blank planet, steven'ın televizyon takıntısı, imha edilmesi gereken ipod'lar, shesmovedon ve solosu, anesthetize dinlerken uyuşmak, trains dinlerken trenin altında kalıp ölen hayran ve onun için yazılmış o 8 dakikalık ölümcül şarkı, "i'm trying to forget you and i know that i will, in a thousand years or maybe a week", yağmur sesiyle başlayan ve 'keşke' dedirten "it will rain for a million years", sentimental'a göre çok daha güzel olduğu halde nil recurring ep'sine atılmış zavallı normal, "the pills i'm taking", bipolar bozukluk, huzur veren mutsuzluk, içimi açan kasvet, mellotronun yalnız hissetmemi engelleyen "uzaklarda, britanya topraklarında senin gibi hisseden birileri var" tınısı.

Porcupine Tree - Trains


söylediklerim steven'ın diğer projeleri için geçerli olsa da, porcupine tree'nin yeri ayrıdır, hep öyle olacak. son albüm the incident hayal kırıklığı olsa da, grup elemanları şimdilik kendi hallerinde takılıyor olsa da, türkiye sınırları içinde konser verme ihtimalleri epey düşük olsa da ben en sevdiğim grubun konserinde dünyanın en güzel şarkısı olan, yaz mevsiminden nefret eden bana her seferinde bağırarak "always the summers are slipping away, find me a way for making it stay" dedirtmeyi başaran trains'e eşlik ettiğimi hayal etmeye devam edeceğim.

iyi ki varsın kirpi ağacı. dikenlerini hayatımın sonuna dek böyle güzel güzel, tatlı tatlı batırman dileğiyle.

Fırçasını Seslere Batırıp Melodilerle Bir Kainat Tablosu Resmeden Efsanevi Müzisyen: Kitaro


Yeniden Yorumladığı Şarkılarla Dinledikçe Hipnotize Eden Gizemli Müzisyen: Lin Pesto


2000'lerin En Önemli Rock Grubu Olabilecekken Aşk Meşk Uğruna Harcanmış Grup: Evanescence


Popüler Şarkıları Vintage Bir Tarzla Cover'layan Enfes Grup: Scott Bradlee & Postmodern Jukebox