İLİŞKİLER 17 Mayıs 2017
192b OKUNMA     983 PAYLAŞIM

Eşcinsel Evliliklerdeki ''Karı-Koca'' Sorunsalı Konusunda Merakınızı Giderebilecek Bir Yazı

Genellikle eşcinselliği, heteroseksüel ilişki normlarıyla değerlendirdiğimiz için evlilik denince ilk olarak aklımıza karı ve koca kavramı geliyor. İşte tam da bu konuda Sözlük yazarı ''vardevela'', aydınlatıcı bir yazı yazmış.
iStock.com


eğer iki erkeğin beraber yaşamasından bahsediyorsak, ortada iki büllük olduğu ve kuku olmadığı için ilk akla gelen kim kimi düzüyordur.

aktif gay, pasif gay 

aktif gay ve pasif gay uydurma kavramlardır. bir insan mutlak aktif veya mutlak pasif olmaz. ayrıca her ilişkinin de kendine ait dinamiği vardır. yağni bir adam ilk sevgilisinde sürekli aktif olurken, bir sonraki sevgilisinde sürekli olarak pasif olabilir.

peki aktifin canı can da pasifin ki patlıcan mı?

bağzı çiftlerde rol dağılımının tek taraflı olması, tatmin edici bir cinsel hayat sürmeye engel değildir. mutlu mesut devam ederler. bağzı çiftler birbirimize yetmeliyiz diye düşünürler ve ilişkideki her iki taraf da hem aktif hem pasif olur. bağzı çiftler ise, ilişkilerini üç kişilik yaşarlar. dışardan aktif veya pasif ithal ederler. dediğim gibi her ilişkinin kendine ait dinamiği vardır.


bana üçlü ilişki çok zor geliyor. kadın erkek ilişkisi boka sarmış iken, iki erkeğin birlikte yaşaması çok zor iken, üç erkeğin uzun süreli bir ilişki kurması çok çok zor bir ihtimalmiş gibi duruyor. bunu yüzüne gözüne bulaştırmadan yürütebilecek entelektüel birikime, ahlağa ve empatiye toplumsal olarak sahip olduğumuzu düşünmüyorum.

insanların sınır karakollarında, madenlerde bozuk para gibi harcandığı; sayıştay raporlarının fellik fellik kaçırıldığı, şeffaflığın yerine riyanın hakim olduğu; asgari ücret 891 lira iken, tanesi bin liraya bardak alınmasını, 10 bin liraya klozet alınmasını hoşgörüyle yaklaşan açgözlü bir toplumda, üç erkeğin hakkaniyet içeren bir ilişki yürütmelerini beklemek biraz saflık oluyor.


sosyal roller

kadınlık ve erkeklik, sadece yatakta düzme ve düzülme ile ilgili değildir. aynı zamanda sosyal hayatta da rollerin paylaşımı vardır. ve bu roller öğrenilir. misal eskiden hindistan'da ölen kocaları ile beraber yakılacak olan kadınlara, yanmaktan korkmamayı öğretmek için pilavı pişerken serçe parmakları ile karıştırtmaları gibi. canice ve saçma gelebilir. ancak karı ve kocanın görevleri diye tanımladığımız şeyler de çok mantıklı değildir. misal iş yerinde elektronik kaynak makinesini kullanan adam, eve geldiğinde hepi topu iki düğmesi olan ve çalıştırması gayet basit olan bulaşık makinesinin karşısında mala bağlar. kabiliyeti olmadığından değil, mala bağlaması gerektiğini öğrendiği için böyle yapar. eşcinsel ilişkide kafa karıştıran hususlardan biri budur. sosyal rollerdeki paylaşımın, yataktaki rollerle çakışmasını beklemek. ancak bu çakışma, iki galaksinin birbirinin içerisinden geçerken, birbirlerine çarpma olasılığı kadardır.


iktidarın paylaşımı

iktidar tek başına kötü değildir. can sıkıcı olan iktidarın değişmezliğidir. iktidar kavramı ile oynamak, eşcinsel alt kültürün en sevdiği konulardan biridir. iktidar kavramının içini boşaltır, yeniden kurgular, kurguladığını ters yüz eder ve sonra altını oyar.

adamın teki, gayet dominant bir eda ile diğer adama ayaklarını yıkamasını buyurabilir, diğeri de elinde leğen ile koşarak ayaklarını yıkayabilir. bu kadınlık veya erkeklik hali değil, daha ziyade bir oyundur. oyun kılan şey ise, elinde leğen koşan adamın her zaman için "kalkarsam yerimden senin ağzını burnunu kırarım" deme hakkını saklı tutmasıdır.

dikkatinizi çekmek istediğim nokta, leğen elinde koşan adamın, ağız burun kırma hakkını saklı tutması fiziksel gücünden değil, böyle bir hakkın varlığını biliyor olmasından kaynaklanır. halbuki vajinası olanlar, "kocandır döver de sever de" cümlesiyle ve kocalarına itaat etmeleri gerektiği bilgisi ile yetiştirilir. keza her zaman için kocasının "hafifçe dövme hakkı(!)" vardır ve bu tartışılmazdır.


ancak evet, bazen öyle bir an gelir ki eşcinsel ilişkide de taraflardan biri iktidarı paylaşmaya razı olmaz. atıf yılmaz'ın düş gezginleri filmi buna örnektir. iki kadın arasındaki lezbiyen ilişki anlatılmaktadır. ortada iki kuku, sıfır büllük vardır.

ancak kadınlardan biri doktordur, diğeri ise genelevde çalışmaktadır. doktor olanın hayat kadınını genelevden çıkarmasıyla, ilişkinin erkeği doktor olan olur. çünkü o eve ekmek getiriyordur ve toplumsal olarak kabul edilen bir iş yapıyordur. diğeri ise para kazanmıyordur ve geçmişte toplumsal olarak kabul edilmeyen bir iş yapmıştır. bu denklem içerisinde bir yarrak olmasa bile, doktor olan hayat kadınının üzerinde tahakküm kurar. iktidar, dönüştürülemez, çevrilemez, değiştirelemez, paylaşılamaz bir hale gelir.