MÜZİK 23 Mayıs 2019
37b OKUNMA     761 PAYLAŞIM

Eminem'in Baştan Aşağı Diss'lerden Oluşan Son Albümü Kamikaze'nin Hikayesi

Eminem'in, önceden herhangi bir duyuru yapılmadan yayınlanan 10. stüdyo albümü Kamikaze, rap'çinin sevenlerini beğenenler ve beğenmeyenler olmak üzere ikiye ayırmıştı. Albümün detaylı bir incelemesini aktarıyoruz sizlere.


eminem, tartışmasız bir şekilde 2000’lerin en önemli rapçisi

sivri dili ve provokatör kişiliği, kaliteli beatlerle birleşince ve bu karışıma siyahların içinde bir beyaz olması eklenince, eminem manşetlere oturmuştu. ancak her şey onun istediği gibi gitmedi ve özel hayatındaki problemlerin de etkisiyle yaptığı işler eskisi gibi pozitif eleştiriler almadı. müziğe verdiği ara sonrası recovery ile daha ciddi ve sinirli bir kimliğe bürünen eminem'in bu ikinci dönemi takdir topladı. yeni yetme rapçiler arasında, deneyimi ile daha ayrı bir statü de kazanmıştı ancak bir önceki albümü revival (bence haklı bir biçimde) olumsuz eleştiriler alınca eminem bu eleştirileri hak etmediğini düşünerek ve belki bir kez daha müzikal anlamda zor bir dönem geçirmemek adına sürpriz bir albüm ile hem eleştirmenlere hem de hiphop'ın güncel durumuna kamikaze gibi sert ve kontrolsüz bir biçimde daldı.

ben bu albümün varlık nedeni ile ilgili eminem'in menajeri paul rosenberg gibi düşünüyorum. paul adlı skitte dinlediğimiz üzere kendisi neredeyse tamamen dissten oluşan bir albümü gereksiz bulduğunu söylüyor ve ekliyor: “bu albüm de tutmazsa kamikazeyi beğenmeyenlere salladığın bir kamikaze 2 mi çıkaracaksın?”. em calls paul adli skitte ise eminem "yok ya öyle bir şey yapmayacağım ama..." diye başlayıp onu eleştiren bir eleştirmeni dövmeye gittiğini anlatıyor. bu da albümün mentalitesini çok güzel anlatıyor. eminem, sağduyunun sesi yerine kendi burnunun dikine gidiyor (hatırlayalım - guilty conscience).

Eminem, 2017 tarihli albümü Revival ile pek de iyi eleştiriler almadı.

bir sanatçının motive olması normalde bir albüm için iyi bir işaretken her şeyin aşırısı zarar tabi

maalesef bu albümde eminem biraz fazla gaza gelmiş. bunun yarattığı iki sıkıntı var:

1) yazdığı üstüne pek düşünmediği için bazı sözleri ya saçma ya da haksız.

2) aynı konular dönmüş dönmüş durmuş.

dikkatimi çekti - birkaç şarkı biter gibi yapıp bitmiyor çünkü eminem soktuğu lafların yetmediğini düşünüp bir, iki kıta daha patlatıyor. bu da o heyecanın göstergesi. diğer yandan aşırı motive olmanın getirdiği çok önemli bir artı var, o da eminem'in oldukça hızlı rap yapması. bazı noktalarda şarkının ne anlattığını bırakıp eminem'e hayran olmak dışında bir şey yapamıyorsun.

albümün genel olarak giydirdiği iki kesim var

eleştirmenler (özellikle revival'ı begenmeyenler) ve de mumble rap/trap rap'çiler. ilk gruba eminem hep laf sokmuştur zaten çünkü eminem her zaman tartışma yaratan bir figürdü. ama bu sefer özellikle youtube'da iyi izlenme oranları yakalayan influencerlar isim verilerek eleştiriliyor. diğer yandan, eminem her zaman popüler müziği eleştirmişti. ancak bir müzik türüne odaklanmak yerine moby, mariah carey, limp bizkit, britney spears gibi farklı tarzlara sahip ama dönemin en büyükleri olan isimleri eğlenceli bir şekilde ti'ye almıştı. bu sefer ise her tarafı dövmeli, kısa şarkılar yazan, anlaşılması zor bir şekilde şarkı söyleyen, farklı bir kafiye düzeni kullanan soundcloud rapçileri hedefte ama o eski eğlenceli tarzın yerine çok sert bir dalaşma dinliyoruz.

albümün çoğu gerçekten de bir kamikaze pilotunun düşmanlarına dalmasını anlatsa da ciddi bir kısmı ise çok matah bulamadığım "ilişki şarkıları"ndan oluşuyor. d12 ve venom filmi için yazılan şarkılar da albümün diğer çalışmaları. albüm kapağına bakıp müzikte bir beastie boys etkisi beklemek yanlışmış. beatleri genel olarak iyi bulsam da akla kazındıklarını düşünmüyorum. aynı şey albüme vokalleri ile katkıda bulunan isimler için de geçerli.

1. the ringer

albümün açılışı albümün en agresif eseri the ringer ile yapılıyor. daha ilk şarkıdan, eminem aklına geleni söyleyeceğini ve tüm dünyanın suratına bir yumruk çakmak istediğini belirtiyor. nakaratsız ve nispeten uzun bu şarkı gerçekten de eminem'in herkese saydırdığı bir eser. güzel kısımları var. birincisi, birçok farklı flow'un kullandığı şarkıda bunların hepsi iyi. özellikle ortalarda vitesi sona aldığı bir bölüm var ki muazzam. hatta gucci gang flow'una iki kez yapılan gönderme oldukça komik. ikincisi "i am not done" sözünü takip eden beat çok iyi. üçüncüsü de şarkının dolu dolu olması. ancak eminem'in bakış açısına katılmıyorum. şarkıcı "revival'i beğenmediniz çünkü hepiniz mumble rapçisiniz, auto tune olsa beğenirdiniz di mi?"ye getiriyor konuyu ancak bu sadece kısmen doğru. genç dinleyici için belki geçerli olabilir ama eminem'in de şarkıda belirttiği gibi eski hayranları hala the marshall mathers lp gibi eserler beklediği için hayal kırıklığı içinde, autotune duymak isteyen bir eminem hayranı olacağını sanmıyorum. müzik kritikleri de eminem'e autotune'dan vurmadılar. daha çok bu şarkıdaki "benim etim daha sulu, gazeteciler ağız dolusu bir et yiyebilirler ve evet, penis yemekten bahsediyorum" gibi çok da yaratıcı olmayan sözlerden yakındılar. eminem, eski hayranları dahil olmak üzere herkese giriştiği şarkıyla bence kendisine yapılan eleştirileri haklı çıkarıyor. dönemin hiphop'ına eleştirileri ise daha tutarlı.

2. greatest

greatest ilk şarkının vermek istediği mesajı daha derli toplu ve daha az isim seslendirdiği bir diss içeren şekilde vermekte. bu şarkının da flow'u çok iyi. eminem'in nakaratta en iyi olduğunu iddia etmesinde hicbir gariplik yok. bu konuda eminem'i eleştirmek mümkün değil. "revival didn't go viral" şimdiden ikonik bir mısra haline geldi. bunun dışında çok akılda kalıcı bir eser degil bence. die antwoord ile ilgili kısım pek gereksiz olmuş. eminem bir önceki albümde grubun adındaki "die" kelimesini olması gerektiği gibi felemenkçe değil, ingilizce okumuştu. bu da hem grup tarafından hem de eleştirmenler tarafından eleştirilmişti. ama eminem bu haklı eleştiriye karşı halen laf söylemeye devam edip, gruba çakmaya çalışıyor. bu da gerçekten çok çocukça bir hareket. hele die antwoord gibi yarı şaka, yarı ciddi bir ekip ile münakaşaya girmek bile konunun yıllarca uzaması demek.

3. lucky you

albümün en iyi şarkısı bence lucky you. daha önce joyner lucas dinlememiştim ama adam canavar gibi rap yapmış. hatta eminem kendi kıtasında kendisi gibi değil de lucas gibi söylemiş. bu da albüme taze bir hava getirmiş. şarkının iki bölümünün birbirinin simetriği olması çok güzel olmuş. konularda ise tamamen iki farklı ucu dinliyoruz. lucas hiçbir ödül alamamak ve takdir görememekten yakınırken bir yandan da albüm satışlarının her şey olmadığını söylüyor. eminem ise ne kadar ödül alsa da yeni dönemde zorlandığını ve son albümünün tutmamasının onu ne kadar üzdüğünü anlatmış. bu anlatım ise ilk iki şarkıdaki gibi üste çıkma tarzında değil. bana oldukça içten geldi. belki de piyano destekli beatten dolayı öyle hissettim. burada nokta atışı yapılmış: eminem'in vitesi yine sona aldığı bölüm belki de şarkının zirvesi.

4. normal

normal ile albümün atarlı tonuna bir virgül koyuyoruz ve slim shady'nin siddetle yoğrulmuş bir aşk/nefret hikayelerinden birini dinliyoruz. konu olarak klasik eminem'e yaklaşsak da eminem'in şarkı söyleme tarzı bana daha farklı geldi ama bu negatif bir eleştiri değil. eminem şarkının sonunda yine kendini tutamamış ve şarkıda anlatılan ilişkideki problemleri "revival'ı yaptıkları gibi görmezden gelelim" demiş. dedim ya adam takıntılı. sonuç olarak kötü olmayan ama akılda kalıcı da olmayan bir "filler" eser.

5. stepping stone

stepping stone benim için albümün en ilginç şarkısı çünkü eminem, zamanında piyasaları sallayan eski grubu d12 ile ilgili içinden gelenleri söylemiş. "take you to the river" diye başlayan şarkıyı ilk duyduğumda bir an "aa river'dan kendi sample'ını mı kullanmış" dedim ama alakası yok. sadece o şarkı gibi bir nehir metaforu kullanmış. eminem'in söylediği nakaratta da bir özür dileme, bir temizlenme hissiyatı var. özellikle eminem kariyerinde düşüşe geçtiğini hissederken zamanında yeteri kadar destekleyemediği d12'in başına gelenlerin kendi başına da gelebileceğini hissetmiş. bana bu özür samimi geliyor. gerçekten de eminem d12'in suskunluğa geçtiği o dönem kendi kariyerini kurtarmak için çabalıyordu ve gruba vakit ayıramaması bence normal. proof'un öldürülmesi sonrası grubun toparlayamaması da şarkıda sıkça değinilen bir başka neden. şarkının en kötü yanı, son kıtada "i guess there just are none for this" ile başlayan vokallerin birden bire çoğaldığı, kötü bir flow'a sahip olmasına rağmen uzunca bir süre devam eden bölüm. prozodi diye bir şey kalmayınca dinlemesi zorlaşıyor. yine de albümün duygusal ve tarihsel önemi olan bir eseri çünkü eminem açık açık "d12 bitti" diyor. bu da aslında ilginç çünkü diğer üyelere yükselme şansı veremediğini söyleyen eminem, grubun bitişini de kendi başına kendi albümünde, d12'ten bağımsız söylüyor ve bence diğer üyeler yine yabana atılıyor. neyse, halen bir gün "my salsa" ile d12'in geri döneceğini umuyorum.

6. not alike

albümün en akılda kalıcı nakaratlarından birine sahip olan eser not alike ile devam ediyoruz. nasıl the ringer, gucci gang'e gönderme yaptıysa bu şarkıda da bad and boujee göndermesi var ama daha sonra "seninle ortak noktamız ancak bu kadar" nakaratını dinliyoruz. bence güzel bir fikir. royce da 5'99''in bölümleri bazen ritmi yakalayamıyor gibi ve sanki biraz da stüdyo dokunuşu var. eminem'in kısmı ise daha derli toplu. bu kısımda mumble rapçilere yine bir giydirme var. machine gun kelly'ye doğrudan giydirdiği bölüm ise muhteşem. beat birdenbire daha sertleşirken, eminem de neden en iyi rapçi olduğunu kanıtlarcasına bir performans sergilemiş. böylece ortalama seyreden bir şarkıyı çok iyi bir yere getirmiş.

7. kamikaze

albüme adını veren kamikaze, slim shady'nin başını uzattığı anlardan biri. eminem'in daha eğlenceli yüzü, bu şarkının üslubu ve beatinde ortaya çıkmış. aslında şarkının anlattıkları diğerlerinden çok farklı değil. yine "benim tıklanmam senden fazla", "sen önce kendi sözlerini yaz" gibi laflar atılmış. ama bunlar, kamikaze metaforu ile daha eğlenceli bir şekilde sunulmuş. ama şarkıda maalesef o eski eğlenceli eminem şarkılarındaki vuruculuk eksik. outro da şarkının diğer bölümlerine göre biraz alakasız kaçıyor.

8. fall

nakaratını justin vernon'in söylediği fall albümün çıkış şarkısı oldu. sıkı bir beat üstüne kaydedilmiş şarkı ilk dinleyişte beni sarmasa da daha sonra nispeten sevdiğim bir şarkı oldu. yine de eminem'i dediği gibi "alın size slim shady"lik bir durum yok. hala şarkıda adı geçen isimler ve onlara eminem'in söylediği sözler çok da umrumda değil ve bir noktadan sonra bu laf sokmalar oldukça sıkıcı hale geliyor. şarkıda eminem dayanamayıp grammy'lere de laf sokuyor ve the marshall mathers lp ile yılın albümü ödülünü alamamasına da değiniyor. ama işte eminem'in bu olayı yıllarca unutmaması ve kin tutması da bir garip. "beni eleştirmeniz için benden daha iyi olmanız gerekiyor" argümanı da hiçbir zaman doğruluğuna inanmadığım bir iddia ve bu şarkıda kendine yer buluyor. revival albümü şarkıda ismen geçmese de klipte eminem'in revival cd'sinin üstüne basması şarkının havasına uymuş. şarkının yarattığı küçük bir tartışma da nakaratı seslendiren vernon'un şarkıda geçen "ibne" lafından dolayı eminem'i eleştirmesi. eğer eminem kamikaze 2 çıkarırsa vernon da nasibini alacak gibi duruyor.

9&10. nice guy - good guy

nice guy ve good guy ikili bir eser diyebiliriz. nice guy'in girişinde jessie reyes'in söylediği nakarat o kadar sinir bozucu ki, o kadar güzel. dönüp dönüp "allah kahretmesin kulağımın içine edildi" diyip "ya nasıl bu kadar kötü olabilir" diyerek yeniden dinliyorum. hemen ardından gelen "suck my dick" kısmı ise o kadar ergence ki gülmekten kendimi alamıyorum. eminem de normal şarkısındaki rolünü tekrar etmiş gibi. aşkta neden başarısız olduğundan bahsediyor. good guy daha az sinir bozucu olsa da pek bir numarası yok. eminem, aldatılmış bir adamın hislerini anlatırken, reyes ise eminem'in doğru söylemediğini iddia etmekte. iki şarkı da kolay unutulacak eserler.

11. venom

albümün kapanışını venom filmi için yazılan ve filmle aynı adı taşıyan şarkı yapıyor. belki de film için yazıldığından dolayı daha bir özen gösterilmiş gibi. beat'i oldukça iyi. eminem'in performansı da çok iyi. sözler çok şey anlatmasa da (ve filmle ilgili olmasa da) flow'u ve ritmi çok muhteşem. özellikle "w-w-when", "my-my-myself", "l-l-like" gibi ses oyunları çok hoşuma gidiyor. ama o nakarat cidden çok ama çok kötü. eğer elinin altında şarkının sözleri yoksa ne dendiğini anlamak imkansız ve flow'u çok sinir bozucu. dinlediyseniz demek istediğimi anlamışsınızdır.

"eminem bitti" gibi eleştiriler görüyorum bu albümle ilgili

buna asla katılmıyorum. iki üç kötü albüm yaptı diye eminem bitmez. bu adam vanilla ice gibi bir one hit wonder değil. the slim shady lp'den bu yana tokat gibi şarkılar yapmış, kötü eleştiriler almış revival'dan bile river gibi iyi satış ve izlenme rakamları bir şarkı çıkarmış bir adamdan bahsediyoruz. ama kamikaze açıkçası gereksiz bir sinir patlaması. çoğu şarkı konu olarak birbirinin kopyası diss'ler, diğerleri ise ortalama kadın/erkek ilişkisi şarkıları. aslında çoğu beat güzel ve eminem'in rap performansı genel olarak çok sağlam ama 11 şarkı içinde beni heyecanlandıran anlar biraz kısıtlı. diğer kısımlar kötü değil elbet (özellikle değindiğim yerler dışında). ama albümün yapılış nedeni akılda kalıcı iken şarkılar pek öyle değil. saçma bir örnek gibi gelebilir ama sagopa kajmer'in disstortion ep'si çıktığı zaman underground'i sallamıştı ama bugün herkes o dönemlerde çıkan bpg'yi, kits'i, romantizma'yi hatırlıyor. yani kimse "kamikaze de ne albümdü" demeyecek. umarım yıllar sonra bugüne bakıldığında şöyle denir:

"eminem nasıl da bir hışımla kamikaze'yi yayınlamıştı, hatırlıyor musunuz? neyse ki öfkesini kontrol almayı bildi ve bir sonraki albümündeki şarkılarla neden en iyi olduğunu bütün yeni yetmelere bildirdi".

2,5/5 verdim gitti.

albümü en iyi anlatan şarkılar: the ringer, lucky you, nice guy

Kadın Milli Futbol Takımımızın 10 Numarası Melike Pekel'in İlham Verici Hayat Hikayesi

Kadın Futbolunun Yasakları Aşarak Ses Getirir Hale Gelişinin Öyküsü