SANAT 29 Eylül 2025
9,2b OKUNMA     86 PAYLAŞIM

Edvard Munch’un Tartışmalı Başyapıtı Çığlık ve Gizli Notunun Hikayesi

Bir ressamın korkuları, eleştiriler ve gizli bir not… Çığlık, sadece bir tablo değil, Edvard Munch’un hayatının özeti gibi.

edvard munch’un ikonik “çığlık” tablosunu hepiniz bilirsiniz. bu tablonun kenarında zor fark edilen, kurşun kalemle yazılmış bir cümle vardır: 

“yalnızca bir deli tarafından yapılmış olabilir.”

tablo 1893’te yapılmış ama bu yazı 1904’te bir danimarkalı sanat eleştirmeni tarafından fark edilmişti. bu cümleyi yazan ressamın ta kendisiymiş! norveç ulusal müzesi’nde yapılan araştırmalarda (karbon testi vb.) 117 yıl sonra yazının ressama ait olduğu kanıtlanmış.

ressam bu resmi yapma fikrinin nasıl doğduğunu şöyle anlatmıştı: “güneş battığında iki arkadaşımla yolda yürüyordum; aniden gökyüzü kan gibi kırmızıya döndü. kendimi tükenmiş hissederek, durakladım ve parmaklıklara yasladım, koyu mavi fiyordun ve şehrin üzerinde kan ve dil şeklinde alevler vardı, arkadaşlarım yürümeye devam ettiler ve ben korku içinde tir tir titreyerek kalakaldım. sonra doğanın muazzam sonsuz çığlığını duydum.”


tablo ilk kez sergilendiğinde hem sanat camiasından hem de tıp dünyasından çok ağır eleştiriler geldi. ressamın sorunlu bir beyne sahip olduğu ve hastaneye kapatılması gerektiği söylendi. bu eleştiriler munch’un içinde bir yara olarak kaldı. hatta on yıllar sonra bile mektuplarında ve günlüklerinde buna sık sık değindi. belki de onu tablonun üzerine bu notu yazmaya iten şey de buydu. munch bu eleştiriler karşısında dehşete düştü çünkü hayatı boyunca ailesindeki diğer bireyler gibi akıl hastalığına kapılmaktan korkmuştu. hem babası hem de dedesi depresyon geçirmişti, kız kardeşi ise bir psikiyatri hastanesine yatırılmıştı. korkunun ecele faydası olmayacaktı ve munch’un kendisi de 1908’de bir sinir krizi sonrası (alkolizmin de etkisiyle) danimarka’da bir akıl sağlığı kliniğine yatırılacaktı. 

zamanında o kadar eleştirilen çığlık tablosunun pastel bir versiyonu -dört versiyondan üçü norveç ulusal müzesi’nde bulunuyor- 2012’de açık artırmada 120 milyon dolara satıldı.
ressam bilinen ruhsal sorunlarının yanı sıra ressam başka zorluklarla da karşı karşıya kaldı: 1937’de eserleri hitler’in hükümeti tarafından el konularak “yoz sanat” damgası yedi. munch’ın çekeceği varmış adamın dertleri bitmedi, 1919’da, 56 yaşındayken munch, avrupa’yı kasıp kavuran ispanyol gribine yakalandı. 

asıl adamcağız belasını nişanlısı ile buldu, azıcık onu da anlatayım size. munch kadınlarla ilişkileri hep sorunlu olmuştu ve pek çok tablosunda bu kadınlardan izler bulunmaktaydı.
tulla larsen (varlıklı bir şarap tüccarının kızıydı ), 29 yaşındayken 35 yaşındaki edvard munch ile tanıştı. edvard munch kadınlardan çekiniyor, hatta onlardan korkuyordu. kadınların erkeklerin yaratıcı enerjilerini ellerinden aldıklarına, adeta vampir gibi yaşamlarını emdiklerine inanıyordu. ona göre erkek için dokunaklı bir aşk ilişkisinden daha yıkıcı bir şey yoktu. sanatçının evinin bugün müze olan arşivindeki mektupları inceleyen araştırmacılar, munch’un tulla’ya bilerek ilgisiz, kaba ve bazen de saldırgan davrandığını düşünüyorlar. bunu da tulla’yı kendinden uzaklaştırmak, ondan bir hayır gelmeyeceğini göstermek için yapıyordu. ama inatçı tulla pes etmiyordu. hatta munch bir mektubunda ona “sen de gravür yapabilirsin, sana kitaplar alırım, ruhunu geliştirmelisin çünkü hiç gelişmemiş” diye yazmıştı (tulla grafik - sanat eğitimi almıştı.) 

edvard ne kadar itici davransa da tulla saplantılı şekilde onunla olmaya kararlıydı. ikili sık sık farklı şehirlerde bulunuyordu ama buna rağmen ilişkileri dört yıl sürdü. 23 ağustos 1902’de munch, bir arkadaşından tulla’nın intihara kalkıştığını öğrenen bir mektup aldı. doktorlar yatağının yanında iki boş morfin şişesi bulmuştu. neyse efendim uzatmayalım, birkaç ay sonra tulla munch’ın evine gitti ve çıkan tartışma sırasında tabanca patladı (ne oldu kimse tam bilmiyor.) munch elinden yaralandı, olaydan sonra ikili ayrıldı ve bir daha asla bir araya gelmedi (much’ın sol elindeki yaralı parmağı hep biraz kısa kalacaktı.) 

munch ikisini birlikte resmettiği tabloyu ortadan ikiye kesti (british museum, edvard munch’un nişanlısından intikam almak için ikiye kestiği portreyi yeniden bir araya getirdi ve şu an sergiliyor.)

efendim adamcağız öldüğünde de yakasını kurtaramadığı naziler bu seferde cenazesini alıp propaganda çalışmalarında kullandılar ama benim içime fenalık geldi bu dertli hayatı yazarken yoruldum.

ressamın bir sözüyle ben kaçarım, hoşça kalın.

“yaşam korkum bana lazım… acılarım, benliğimin ve sanatımın bir parçası.”